Kirli Duvarlarım

9 0 0
                                    

Yırtılıyor afakın tüm duvarları bir bir, yine kasvet kapladı gönlümün dört bir yanını, ümidini kaybetmek ne kadar da kötü bir şeymiş meğer. Gün gelir, gün tükenir elbet, insan da an be an ölüyormuş meğer. Azar azar kayboluyoruz dualarda, hayallerimiz birer birer gidiyor, insan bir anda ölmezmiş meğer, her geceye yadından bir parça bırakırmış hala ölmedi ise eğer. Bu gecede sen varsın al fredo, olmayışın var hissiyatın en tepe noktalarında; iki bardak çayımız vardı içilecek nerdesin ey al fredo. Mekanı tasvir et bana, vazgeç delicesine esmekten. Şu gönlümün, şu başımın şu hayallerimin bittiği bir noktaya da sen kurul. Delicesine kaçmak istiyorum hayattan tüm gördüğüm suretlerden sıkılıyorum, zamanın kıskacı altında inim inim inliyorum. Olmaması gereken bir yerde, olmaması gereken bir zamanda yaşıyormuşum gibi. Ya da güzel insan sizler yoksunuz yanımda, olması gereken herkes çok uzaklarda kaldı belki de. Kim bilir dersin, beklersin, ufkun azalmaz, azmin kırılmaz da şu kara gökyüzü olmasa, şu ağaran saçlar olmasa, şu kararan kalbim olmasa, ne çok şeye razı olurdum bir bilsen. Günün uzayan, kısalan, aydın veya karanlık herhangi bir anında yine buluşacağız al fredo. Mekanın efendisi İstanbul’da yine göz göze geleceğiz. Yaşlı bir kitapçıda oturup o eksik kalmış iki bardak çayı içeceğiz. Yüklenmişsin yine on binlerce hayali, gözlerin umut dolu seni özlüyorum al fredo. Kırmızıya boyanıyor gökyüzünde ne kadar bulut varsa, aşk ile acı arasında gidip geliyor tüm duygulanmalar. Kimi kalp, yangın yeri; kimisi huzurlu liman. Ben ise perişan olmuşum gönlüm, hayallerim, hanümanım, kan.

           Küçük Arkadaşım (26)

Uyumayan bir insana darılabilir misin ya da kırılabilir misin, gelmedi diye üzülür müsün gece, gitmedi diye senden habersiz sever misin onu yine de, gelmiyorsa yıllar kadar uzaktan bir haber yine de bekler misin. Konçerto, küçük arkadaşım sen söyle, kırılsa oyuncağın, yine onu sever onunla oynar mısın, kırılan kalbi yine ve yeniden sevebilir misin, gökyüzüne çizdiğin o mavi bulutları ve yusyuvarlak güneşi, hayallerinden istesen de çıkarabilir misin. Afakına çizdiğin tüm cümleleri unut, bir kasım akşamı sev, bir eylül yağmuruna aşık ol ve asla ekimde terk etme. En uzun aydır ekim, geçmez hiçbir ayrılığın acısı. Hem sen daha iyi bilirsin; babanın geç geldiği günlerde evdeki göçgün yüzleri, sıkkın halleri. Hiçbir zaman hiçbir şey yapmak istememek, ben nereden düştüm dersin bu deryanın içine, dönüp arkana bakarsın beni bu büyük maratona kim iteledi diye, hür olmak istersin, denizler kadar mavi ve gökyüzü kadar uzak. Söyle hangi şehirde kaybolursan bulursun çıkmaz sokakları, ne zaman keşfeder insan unuttuğu, acı çektiği, yalvardığı anları. Bu kadar saygı sende büyük duruyor Konçerto ve ne kadar safsın ne kadar temiz. Yürüdüğün yolların çoğu yalnız ve bir başına biliyorum, senden ibaret öğle arası mısraları. Herkes uzak, her şey tuzak gibi geliyor gözyaşlarına, ağlama bilirsin ben ağlayamam Konçerto. Hangi çağın insanısın sen, kirlenecek elin, yüzün korkuyorum, büyüyeceksin belki de seçilmiş en uzun evrende ve kaybedeceksin otuz farklı ihtimalde. Gün ağaracak, saçların daha bir gür olacak biliyorum ve her defasında sende kendimi görüyorum.

         Kül Şehir (27)

Ah saçlarına gönlümü düşürdüğüm filora, sana iltifat etmeyeyim de, yollarımı yakayım ya da tüm bir şehri sana varmak için kül mü edeyim.

Hayalet Şehrin EfsanesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin