BÖLÜM 7 YALNIZLIK🥀

150 97 27
                                    

Karanlığın insanı delirten bir ihtişamı vardır

Yıldızlar aydınlık fikirler gibi havada salkım salkım

Bu gece dağ başları kadar yalnızım

Çiçekler damlıyor gecenin parmaklarından

Dudaklarımda eski bir mektep türküsü

Karanlıkta sana doğru uzanmış ellerim

Gözlerim gözlerini arıyor durmadan

Nerdesin?

ATİLLA İLHAN

****

Eski bir defterde saklanmış kır çiçeği gibi korumuştu çocukluğunu en güzel anılarıyla.Kutuya özenle yerleştirdi eski fotoğrafları ve annesinin hatıra defterini.Bir de çocukluk elbisesini.O zaman geçim sıkıntısı çekiyorlardı.Annesi geceleri çok güzel bir elbise dikip arife gecesi yatağının kenarına bırakmıştı.

Mor menekşe desenli kolları ve fırfırlı eteği,etek uçları fistolu elbisesi.Bir de siyah parlak ayakkabıları.Bayram öncesinden alınıp dolaba saklanmıştı.Her sabah uyanıp dolaba bakar seyreder yüreği hızla çarpardı.O yaşadığı heyecanı tüm kalbinde hissetti."Ne güzel duygulardı "dedi.

Yakınlarda bir ev kiralamıştı.Zemin kat.Ben yükseğe hiç çıkamayacağım diye düşündü.Bugüne kadar oturduğu tüm evler zemin kat idi.Rutubet kokusu tüm ciğerine işlemişti.Şöyle ufak bir balkonu olsaydı bir kaç çiçek koyardı.Ne güzel olurdu.Alaycı bir gülümseme ile kendine güldü.Önceki kirasından daha az bir fiyattı.Tek oda ve mutfak.Şimdilik işini görürdü.Hayatta tek başına mücadele etmek gerçekten zordu.Berna erkek arkadaşı ile yardıma gelmişti.Hızlıca yerleşti.Zaten pek de bir şeyi yoktu.Bir kaç kap kacak,bir divan,kıçı kırık iki sandalye ve giysiler...

Kapı çaldı gelen Ali Amca idi."Hoş geldin baba çok sevindim geldiğine " Yüzünde parlayan nur,sevimli bir gülümseme ile "hoş bulduk. Kızım taşınacak ve ben gelmeyecek miyim?Hem acıkmışsınızdır size yemek de getirdim" Asya mutluluğu ses tonuna yansıyarak "Ne zahmet ettin Allah razı olsun " dedi."Hadi bakayım soğutmadan yiyin"diyerek ikram etti getirdiklerini.

Gençler yere serdikleri eski bir gazete kağıdı üzerinde ihtiyarın getirdiklerini yemeğe başladılar.İhtiyarda iki elini beline destekleyerek kalktı sandalyeden etrafa bakındı,evi gezindi.Evin hali oldukça haraptı.Başını göğe yükselterek"Rabbim dedi sen bu kızcağızı ferahlara çıkar aydınlık bir yola ilet Fettah ismi şerifinle hayırlı kapılar aç,El Mâni ismi şerifin ile geçmişteki yanlışlarının tekrarına engel ol,El Gâffar isminle onu bağışla ve tertemiz bir yola ilet...

"Baba gidiyor musun" dedi ağzında lokma bir eliyle ağzını kapatarak."siz yiyin kızım ben yine gelirim."Tamam baba merak etme yarın işe erkenden geleceğim işimin başındayım" Gülümsedi ihtiyar onun gülümsemesi sıcacıktı "Kızım acele etme işini bitir o zaman gel.Hadi Allah a emanet olun"dedi.

Yemekten sonra bir kaç eşya da yerleştirdikten sonra arkadaşlarını da yolcu etti.Mutfağa yöneldi kahve cezvesini aldı "Her şeyim artık tastamam biraz da kendime ihtiyacım var" kahveyi pişirip fincana döktü."Yine yalnız kaldık Asya hanım" Aslında bu duyguya pek yabancı değildi.Bu onun yaşamının olgusu,kaçınılmaz gerçeği idi.

Eskiden evlerine çok gelen giden olurdu,komşular,akrabalar...Ailesini kaybedince bir süre daha uğradılar.Sonra herkes kayboldu.Arada gitti akrabalarına bir iki gün sonra surat yaptılar.Herkese fazlalık olmaya başlamıştı.Hayat ona çok şey öğretti.Bu hayatta güçlü isen ayakta isen insanlarda yanında hele bir düşmeye gör sokaktaki kedi bile yolunu değiştirir.

Rüya ya baktı "Biliyor musun bazen bu Dünya da sahip olduğum tek şey senmişsin gibi geliyor"Oturdu,mavi boyalı ,eski ve efkarlı duvara baktı.Annesi ve babasıyla olan resmini asmıştı.Resme baktı...Daldı...

"Kızım sana demedim mi şu çekirdeği kabuğu ile yeme boğazına kaçacak" Yeşil kadife ahşap koltukta ikisi oturdu.Hemen yanında ki sobanın çıtırtısı duyuluyordu ve üzerindeki mandalina kabuğu kokusu.Annesi çekirdekleri soyup ona verdi.Oda elinde biriktirip gazozunun içine attı.

Sonra resim yapmak istedi küçük kız.Eski kırım kilisesine bakan az da olsa deniz gören pencere kenarına yöneldi.Alttan tutturmalı,yandan açılan masaya oturdu.Annesinin verdiği çizgili mektup kağıtlarına ev çizdi,saksıda çiçek,güneş ve bulut.Sarı ile maviyi karıştırıp yeşil yaptı.

Bir ara soğuk suda çamaşır durulamaktan mosmor olmuş ellerini sobaya tutan annesini gördü.Her sıkıntıya rağmen ona gülümseyen annesini.Ona gururlu ve umutlu bakışını...Sonra onun göğsündeki sıcaklığı ve kokuyu anımsadı.İçine çekti kokusunu.Evet dedi duruyor.Annemin kokusu.Herhalde hiç unutulmayan kokudur anne kokusu.

Sonra pencereden ellerinde poşetlerle gelen babasını gördü.Kapıya koştu ona kapıyı açtı.Boynuna sarıldı.Oda onu kokladı.Keşke elimde olsada haykırsam annesi,babası hayatta olanlara yatın göğsüne,ayaklarını öpün,şükredin.

Bilselerdi,ahh! bilselerdi...Onlar gidince kırk yerinden kesilmiş gibi bir acı yaşayacaklar,kalplerine saplanmış bir hançerle yaşamak zorunda kalacaklar, onlar için yapamadıklarının üzüntüsünü bir ömür çekecekler ve üzdükleri her saniyenin pişmanlığını...

İç sesi ile konuşurken "evet anne o gururlu bakışın var ya işte cennet ten de öyle gururla bakacaksın bana sana söz anne artık yolunu şaşırmış oradan oraya savrulan bir yaprak olmayacağım.Hemde kimseden bir şey beklemeden.Bu yeni sayfamda hikayemi ben yazıyorum.Dümene geçtim.En güzel sahiller benim.Ben yalnız da değilim." Kuran a baktı.

"Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız."KAF 16.

Annesinden öğrendiği bir duayı hatırladı sonra...Allah benimledir,Allah şahidimdir,Allah koruyucudur...









NAHLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin