Hepimiz ona öylece bakıyorduk. Uzun boylu, siyah saçlı ve kahverengi gözlü biriydi. Sıradan gözüküyordu tamam fani değildi ama sıradan bir görünümü vardı.
Müdür David "Aiden Willis. Okulumuza gelen yeni öğrencimiz ve onu ilk sizinle tanıştırmak istedim." Yanında ki adamlara dönüp bizi gösterdi "Bunlar benim en seçkin ve iyi öğrencilerim Bay Leads." Dedi.
Tekrar bize dönüp "Aiden'ın yeteneği elektrik akımı yayabiliyor olması. Aiden, yeteneğinin hep farkındaymış doğduğundan beri sadece bu okulu, okuldan atılmadan önce bilmiyormuş.
Bu konuları ona sorup detaylıca öğrenebilirsiniz çocuklar. Brien, Aiden'a odasını gösterirsin oğlum. Şimdi siz kaynaşırken biz de konuşmaya devam edelim. Gidebilirsiniz çocuklar" dedi.
Arkamızı dönüp yürümeye başladık Angel "önemli dediği konu bu muydu? Cidden mi?" Dedi. Ben "okulda elektrik akımı yayabilen veya elektriği kontrol edebilen bundan başka yok sanırım bu nedenle bizi çağırdı" dedim.
Victoria "benim dersim var. Sonra da Q, ile vakit geçiriceğiz. Sizden şimdilik ayrılmak zorundayım. Görüşürüz" dedi tam giderken kolundan tutup durdurdum.
Victoria "ne oldu?" Dedi. Ben "sabah odana geldiğimde kapıyı Q açtı ve senin duşta olduğunu söyledi. Ve senin bana daha sonra açıklayabiliceğini söyledi. Şimdi açıklama istiyorum." Dedim. Victoria "Ne dememi bekliyorsun ki?! Sevgiliyiz işte" dedi.
Ben "Merak etmek hakkım değil mi?" Dedim. Victoria,kolunu çekip "beni oyalama" dedi ve konseyden çıkıp gitti. Harmony "her zaman olan şeyler. Artık takma sana nasıl davranman gerektiğini söylemiştim." Dedi.
Ben "haklısın." Dedim. Harmony "kütüphaneye gidiyorum, gelmek ister misin?" Dedi. Ben "Hayır. Sanırım bahçede vakit geçireceğim. Sonrasında dersim var zaten." Dedim.
Luna "uzun zamandır birlikte oyun oynamıyoruz. En son ne zaman oynadık onu bile bilmiyorum" dedi. Şiddetli ağrılar ve göremediğim varlıkların burada olduğunu hissediyorum.
Elimle duvara tutunup dengemi sağlamaya çalıştım Luna, Mars ve Angel "Rave! Ne oluyor?!" Dedi. Duvarın dibine çöktüm ve gözlerimi istemsizce kapattım bir şeyler görüyordum yine artık dayanamıyorum. Bana benzeyen bir kız bir evdeydi.
Laptop'ın başında oturup birileriyke konuşurken oyun oynuyordu. Eğlendiğini düşündüm sürekli gülüyorlardı. Hayır! Her zaman gördüğüm karaltı laptop'ın yansımasından bana bakıyordu katlanamıyordum artık gördüğüm şeylerden kurtulmak için ne yaparım bilmiyordum.
Gözlerimi açmayı denediğimde olmadı hâlâ aynı şeyleri görüyordum. İstemsizce karaltı beni kendine çekmeye başlamıştı ekrana dokunduğumda korkuyla duvar dibinde bağırarak gözlerimi açtım.
Bana bakan kızları ve erkekleri görünce derin bir nefes aldım. Mars "Rave! Yine ne gördün.?" Dedi. Angel "Müdüre haber vermeli miyiz?" Dedi.
Luna "Aiden, müdürle buraya doğru geliyor" dedi. Müdür David "Raven! İyi misin kızım?" Dedi. Alec, çok sinirli bir şekilde Aiden'a bakıyordu sesini fazla yükselterek Aiden'ın üstüne yürüdü "ONUNLA İLGİLENMEK SENİN GÖREVİN DEĞİL" dedi.
Brien, Jase ve Dylan, Alec'i tuttular sinirden kızaran Alec sakinleşmekte zorlanıyordu. Müdür "Aiden beni odamda bekler misin oğlum?" Dedi. Aiden,kaşları çatılmış bir şekilde bakarak arkasını dönüp gitti.
Kızlar beni yerden kaldırdı Müdür "kendini iyi hissediyor musun?" Dedi. Ben "Evet. Sadece az önce anlık bir ağrı girdi, iyiyim" dedim. Ona şuan bunu anlatmakla uğraşıcak kadar güçlü değildim. Müdür "Marceline, onu bahçeye çıkarın hava alsın. Angel, benimle gel sana iksir vermeliyim kızım" dedi.
Brien "baba, Aiden'la ilgilenmeyi bir süreliğine ertelesek. Şuan daha büyük sorunlarımız var" dedi. Müdür "tamam. Onunla ben ilgileneceğim" dedi.
Marceline ve Luna'nın koluna girip merdivenlerden indim. Bahçeye çıkıp çimenlerin üstüne oturduk. Luna "ne gördüğünü anlatır mısın Rave?" Dedi. Ben "Bana benzeyen bir kız vardı, Evdeydik daha önce hiç görmediğim bir evde. Kız laptop'ından oyun oynuyordu ve telefonda birileriyle birden fazla kişiyle konuşuyordu.
Oyun oynarken ve onlarla eğleniyor olmalıydı sürekli gülüyorlardı. Sonra her zaman gördüğüm o karaltıyı ekranda ki yansımadan bana baktığını gördüm nasıl kurtulacağımı bilmiyorum ve gittikçe beni kendine çekti. Sonrasında gözlerimi açabildim zaten." Dedim.
Marceline, tek kaşını kaldırmış şekilde dediklerimi düşünüyordu. Luna hâlâ olanlara inanamıyordu bunu hissettim. Angel, elindeki siyah şişe ve bardakla hızlıca yanımıza geldi.
Mars "Elindeki şey iksir mi?" Dedi. Angel "Evet. Müdür, tekrar görmeye başladığı an içirmemizi söyledi. Anlık şoka giricek ve bilincini kısa süreliğine kaybedicek bu da o görüntülerden ve yaratıktan kurtulmasını sağlıyacak." Dedi.
Ben "bunun yan etkisi var mı?" Dedim. Luna "iyi bir şeye benzemiyor. Ve bu neden siyah şişede?" Dedi.
Angel "yan etkisi yok ya da müdür söylemedi. Umarım yoktur. Şişenin rengini ben seçmedim" dedi gülerek. Ben "saat kaç? Benim derse gitmem gerek" dedim.
Mars "12.03" dedi. Angel "yanında biz olmazsak sana bunu kim içirecek?" Dedi. Alec, yanımıza gelerek "ben varım." Dedi. Brien, Jase ve Dylan da arkasından gelmişti. Brien, Mars' ın yanına oturup elini omzuna attı ve yüzünde sanki şüpheli bir ifade vardı.
Brien'ın bu ifadesini gördükten sonra neden olduğunu çözmüştüm "Brien, sen düşünceleri görebiliyorsun" dedim. Brien, dahil hepsi şaşkın bir şekilde baktı Brien "evet." Dedi. Ben "benim ne gördüğüm o görüntüleri, Karaltıyı sen de görebilirsin. Bunu hiç denedin mi?" Dedim.
Brien "hayır. Ama bunu yapabilirsem bundan kurtulman daha kolaylaşır." Dedi. Jase "Raven, sen o görüntüleri gördüğünde başın ağırıyor,acı çekiyorsun.
Brien,düşüncelerini okurken o da aynı acıyı çekebilir" dedi. Dylan "bunu denemeden bilemezsin Jase" dedi. Jase "Sadece ihtimal verdim" dedi.
Mars "Alec,derste böyle bir şey yaşanırsa Rave'i yanımıza getir. Brien,bunu denemek zorunda" dedi. Angel "İksiri sana vericem. Ama tekrar görmeye başlarsa iksiri içirme ve onu bize getir" dedi. Ben "Artık derse gitsek iyi olucak" dedim.
Alec ve ben, oturduğumuz yerden kalkıp onlara "görüşürüz" dedik ve şatoya girip sınıfa gittik.
..............
Luna'dan;
Rave ve Alec, gittikten sonra hepimiz Brien'ın, Rave'in gördüklerini görebilicek mi? Konusunu konuştuk. Ben sıkılmıştım.
Artık Rave'in iyi olmasını istiyordum. Dylan, sıkıldığımı anlamış olmalıydı ki bana mesaj atmıştı diğerleri yanlış anlamasın diye.
Mesaj da "Hâlâ oyun oynamak istiyor musun?" Yazıyordu. Mesajı görünce gözlerine bakıp gülümsedim sonra tekrar klavyeye dönüp "Bilgisayar sınıfına gidelim" dedim.
Dylan "Sen nasıl istersen. Ama sırayla gidelim ilk sen git arkandan gelirim. Yanlış anlamasınlar" yazdı.
Ben "OK." Yazdım. Mars ve Angel'a bakarak "ben gidiyorum. Bir şey olursa telefonum yanımda ararsınız" dedim.
Onlar "Nereye?" Diye sormadan oradan uzaklaştım. Bilgisayar sınıfına girmiştim ama ışıkları açmak için anahtara baktığımda ışıklar yanmadı telefonumun ışığıyla etrafa göz gezdirdim.
Bilgisayarların da ışığı yanmıyordu. Bilgisayar sınıfında hatta şatoda elektrik gitmemiştir herhalde diye düşünüp güldüm.
Bilgisayar sınıfının ayrı bir elektrik odası vardı oraya girdim ve bu düğmeler çok karışık gözüküyordu.
On/off kolunu buldum tam o kolu çekicekken duyduğum sesle telefonu elimden düşürdüm.
Arkamı döndüğümde ise gördüğüm kişi yüzünden tekrar korktum.
............
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Revive And Revulation (R&R)
FantasyLiseden beri en iyi arkadaş olan bu altı kız 9. sınıfın 2. dönemine başlıcakları ilk gün kaçırılırlar. Üç ay boyunca farklı ve ağır ameliyatlar geçirerek hayatlarına yeni bir kimlikte ve hiç bilinmedik doğa üstü güçlerle başlarlar.