"Defol git burdan!"
Şuan gerçekten muhtaç durumdayım. Hemde çıplağım. Araz burada. Ama onu göremiyorum.
"Nerdeysen çık Araz."
Kenardaki havluya uzanmaya çalışırken Araz öneme geçti. Gözlerim yuvalarından çıkacak!
"Sen ne yaptığını zannediyorsun!"
"Sanki hiç görmediğim şeyler."
Beni gözleriyle süzdü. İkinci kez sürtük muamelesi! Sert bir tokat attım. Bileğimi tuttu. Hatta sıktı. O kadar güçlü ki!
"Havluyu ver." Havluya uzandı. Bana vermesini beklerken kendisi kapattı. Şok üstüne şok!
"Bırak beni. O pis ellerinle dokunma bana."
Yere çömeldim. Sırtımı soğuk zemine dayadım. Aynı şekilde aynısını Araz'da yaptı.
"Her boku yanlış anlamada bir numarasın."
"Bana sürtük dedin!"
"Bağırma. Uyuyan olabilir." Bana bakmıyordu. Kapıya odaklamıştı gözlerini.
"Ben sana sürtük demedim. Sadece o barda yaşadıkların aklıma geliyor... Ve-"
"Bana dokunmadılar. İzin vermedim."
Yüzüme baktı.
"Pişman mısın?" diyebildim sadece.
"Aklın bile almaz."
"O zaman bir daha bunu düşünme bile. Ben seni o kadar çok şeye rağmen affettim. Bunu unutma.Seni sevmesem şuan yüzüne bile bakmı-"
"Şşştt." "Dinle."
Ona şaşkınca bakarken dediğini yaptım. Sadece dinledim. Jale'nin sesi. Ama iniltisi. Araz'a baktığımda bana dudağının kenarı kıvrılmış şekilde bakıyordu. Utancımdan başımı eğdim.
"İşi pişiriyor pezevenk."
Bana bakarak cümlesini bitirdi. Gözlerimi yumdum. Boynumda bir nefes hissettim. Araz yanımdaydı.
"Utanma." Omzuma çenesini dayadı. Bana bakıyordu.
"Pişmanım."
Gözlerimin içine bakıyordu.
Onsuz dayanamıyordum. Ellerimi ensesine dayadım. Kendime çektim. Sımsıkı sarıldım.
"Özür dilerim."
Özür dilemesi en azından ona olan hayal kırıklığımı onarmıştı.
"Doğum günün kutlu olsun prenses."
"Benim doğum günüm bugün değil ki yarın."
"Gece yarısı."
Gece yarısı olmuştu. Bugün benim doğum günüm ve Araz biliyor!
Araz oturduğu yerden kalktı. Elimden tutup benide kaldırdı.
"Nereye?" Konuşmadan karanlık koridorda yürüyorduk. Bir odaya girdik. Araz ışığı açtı. Oda belkide bizim için hazırlanmıştı. Etraf bembeyaz ışıkla aydınlandı. Küçük bir pasta,masa,koltuk, yatak vardı.
"Araz?" Elimden tuttu. Dudaklarını boynuma bastırdı. Kafasını geri çekti.
"Herşey senin için güzelim."
Gözlerim dolmuştu. Benim için..
"Teşekkür ederim."
"Etme. Hadi gel pastanı üfle." Arazla beraber pastayı tam üfleyecekken
"Dur! Dilek tutalım!"
"Saçmalama Defne."
Kedi bakışlarımla "Lütfen.."
"Of tamam."
Elimi çırptım.
Defne,
'Her zaman, ölene kadar Arazla beraber olayım.'
Araz,
'Defne'yi ölene kadar koruyayım'
"Tuttun mu Araz? Hadi üfleyelim."
Beraber mumları üfledikten sonra Araz'ın dudağını öptüm.
"Ha. Bir dakika bir hediyem daha var."
"Hayır. Senin bana olan en büyük hediyen zaten buydu."
Beni dinlemeden odadan çıktı. Geri geldiğinde elinde bir kağıt ve t-shirt vardı.
"Bunlara ben yokken bakmanı istiyorum. "
Başımla onu onayladım. Yanıma oturdu.
"Araz?"
"Hı?"
"Ben...Şey..."
"Seninle beraber olmak istiyorum." "Bak çok düşündüm. Benim kalbimi kırdın. Ama yine geldin. Yanımdaydın hep.. Ben seni seviyorum."
Gözleri kızarmıştı azıcık. Yanına yaklaştım. "Seni seviyorum." diye fısıldadım.
Belimden tutup beni kucağına oturttu.
"Seni seviyorum Defne."
Dudaklarını dudaklarımla birleştirdi. Kucağına alıp yatağa yatırdı. Bu sefer emindim. Her konuda.
T-shirtünü çıkardı. Şuan gerçekten üstümdeki Araz'ı hissedebiliyorum!
"Emin misin?"
"Evet." dedim.
Pantolonunu çıkardı. Ben hala havluyla sarılıydım. Ellerim titriyordu. Ellerimi tutup öptü. Boxderını tam çıkaracakken durdu.
"Bak ciddiyim. Seni üzmek istemiyorum."
"Asla. Üzülmem."
Bana inanması için havluyu çıkardım. Gözlerimi sımsıkı yummuşken Araz sadece bana bakıyordu. Vücuduma değil. Gözlerime bakıyordu. Şuan ikimizde soyunuktuk. Ağlamıyordum. O zaman ne yaptığımın farkında değildim. Ama şimdi emindim. Bana sımsıkı sarıldı. Bende ona. Dudakları kulağımda gezdirdi. Yanağımı öptü. Dudaklarımız birleşti. Uzun bir süre öpüştük. Araz'ın dili dilime değince titredim. Dudaklarımız bir süre sonra ayrıldı. Boynuma, kulağımın arkasına, öpücükler bıraktı. Alev alıyordu dokunduğu yerler. Dudaklarını göğüslerimde hissettim. Gözümden yaş aktı.
"Defne?"
"Pişman değilim Araz. Seninle beraber olmak benim için pismanlık değil." Gülümsedim. Gülümsedi. Elleri belimi sarmaladı. Aramızın kapanmasına milim kaldı.
"Kendini kasma bebeğim."
Araz'ı içimde hissettiğimde tırnaklarımı beline geçirdim! Canım çok yanıyordu!
"Ağğhh A-Araz!"
"Kendini kasma Defne."
Hiç böyle birşey yaşamamıştım. Canım çok yanıyordu!
"Yeter! Canım çok yanıyor!"
Odada iniltilerimiz yankılanıyordu. Araz içimden çıkınca kendimi boşlukta hissettim. Yanıma uzandı. Bacaklarımın arasında sıvıyı hissettim.
"Canını çok yaktım mı?"
Canım çok yandı. Ama ona söylemem onu sinir edebilirdi.
"Hayır."
Kollarını belime sardı. Yüzüm yüzüne dönüktü. Elimin biri saçlarında biri kolunun üstündeydi.
"Artık bakire değilim." dedim alayla gülümseyerek.
"Şuan tam anlamıyla benimsin."
Dudaklarını alnıma bastırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALNIZ.
RomanceDüşmanlık ve kavgayla başlayan iki insan, kendilerini artık ruh ikizleri olduklarının farkına varır. Aralarında 'aşk' yoktur. İkiside sevgiden yanadır. 'Şeytan Meleğe aşık olur. ' "Ben sana aşık olamam Araz Kurtçuoğlu. Seni seviyorum. "