1 hafta geçmişti. Görkemle aram artık çok iyidi. Arazla eskisi gibi değildik. Sadece geceleri geliyordu. Can ise sevgilisiyle sürekli beraberdi. Efe'nin henüz nerede olduğunu bilmiyorum. Ama Araz'ın dediği kadarıyla bir süre ortalıkta olmayacakmış. Ezgi'yi hiç görmedim. Heralde buralardan ayrıldı. Ama onu bu yaptıklarından dolayı cezasını vermeyeceğim anlamına gelmiyor.
Bana gelirsek artık eski Defne değilim. Yemek yapıyorum,evi temizliyorum, kendimle ilgileniyorum. Gezmiyorum. Araz Bey izin vermiyor.
Telefonum çaldığında düşüncelerimi bir kenara bıraktım.
"Alo?"
"Defne nerdesin?"
"Evdeyim Araz. Ne oldu?"
"Üstüne adam akıllı bir şeyler giyin.Yarım saate ordayım."
"Nereye gideceğiz?"
Çok heyecanlıydım. Nedenini bilmeden.
"Alışveriş."
Kalbim çok hızlı atıyordu. Ben ve Araz. Alışveriş. Yapacağız. Allah'ım.Sana.Geliyorum!
"Ta-tamam ben giyinim?"
"Ee bir zahmet öyle yap Defne."
Tam konuşacakken telefonu suratıma kapattı. Gıcık!
Yukarı çıkıp üzerime beyaz bir bluz, deri tayt ve kot gömleğimi giyindim. Saçlarımı serbest bırakıp şekil verdim. Makyaj yapmayı sevmediğimden sadece eyeliner çektim. Aşağı indiğimde Araz dışarıda sigara içiyordu. Kapıyı açtım ve dışarı çıktım. Bana sırtı dönük olduğundan sessizce ilerledim. Üstüne atladığımdan sigarası yere düştü.
"Seni çok özledim!"
Kahkaha atarak cevap verdi.
"O zaman akşam özlemini giderirsin?"
Omzuna bir tane geçirdim. Hala sırtındaydım.
"Beni alışverişe mi götüreceksin bakim sen?"
Yanağına öpücük bıraktım. Kollarımdan tutup beni arkasından önüne çevirdi.
"Yarın yemeğe gideceğiz. İş yemeği. Seninde gelmeni istiyorum."
"Tamam.Gelirim."
Dudağıma buse kondurup beni indirdi. Arabaya bindik. Yolculuk başlasın!
●
"Yok artık Araz! Ben bunu giyinmem. Çok yaşlı dururum!"
"Ordaki piçlerin götüne bakmasını izin vereceğimi mi sandın he?!"
"Özür dilerim efendim. Ama biraz sakin konuşur musunuz? Müşteriler rahatsız oluyor."
Sinirden sesimiz çok yükselmişti.
"Özür dileriz." diyebildim gülümseyerek.
"Araz bana bak."
Sinirlendiği için yüzüme bakmıyordu.
"Tamam senin istediğini giyeceğim."
Sinir hücreleri hücumla yok oluyordu. Bana baktı.
"Şunu istiyorum. Bunu giy."
Kıyafete baktığımda müthiş ötesiydi. Bunu giyinmemi mi istiyor?
"Araz emin misin? Yani bu elbise bira-"
"Giy."
Israr etmesi ironik. Çünkü elbise açık ve cesur bir kıyafetti.
Kabine girip giyinmeye başladım.
Kabinden çıktığımda Araz'ın gözleri kocaman olmuştu. Beni baştan aşağı süzdü.
"Bu ne lan!?"
Kahkahayı patlattım.
"Ben sana dedim. Bu cesur bir kıyafet."
Gözlerimiz birbirindeydi. Okyanus mavisi gözleri buz kesilmişti.
"Olsun. Alıyoruz."
"Ne!?"
Araz bunu kabul mu etti? Yuh!
"Evet alıyoruz."
"Şimdi gir kabine mal gibi herkes sana bakıyor. Kafalarını patlatmamak için zor tutuyorum kendimi!"
Beni kabine itti. Ne oluyor bu kro Araz'a?
●
"Sana noldu Araz? Kafana birşey mi düştü? "
"Artık uyu Defne. Arabada da sürekli konuştun zaten. Bir gün azına köpek pisleyecek ama."
"İğrenç!"
Başımı göğsünden kaldırıp kusursuz yüzüne baktım.
"Demek onu giyeceğim he?"
"Hı hı."
Uykusu vardı. Ama benim yoktu!
"Ama ben onu giyersem herkes bana ba-"
Eliyle ağzımı kapattı.
"Eğer bakarlarsa bende onların kafasını patlatırım. Artık uyu mızmız."
Kafamı göğsüne koydu. Elleriyle belimi kavradı.Onun ritimle atan kalbi, benim içimi rahatlatıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALNIZ.
Roman d'amourDüşmanlık ve kavgayla başlayan iki insan, kendilerini artık ruh ikizleri olduklarının farkına varır. Aralarında 'aşk' yoktur. İkiside sevgiden yanadır. 'Şeytan Meleğe aşık olur. ' "Ben sana aşık olamam Araz Kurtçuoğlu. Seni seviyorum. "