"Alo? Alo!? Defne?!"

93 1 0
                                    

Rüzgarla beraber yola çıkmıştık. Hava eskisi gibi sıcak olmadığından hırkamı giyinmiştim.

"Uzun zamandır görüşmüyoruz. Baya değişmişsin."

"Öyle oldu biraz."

"Ama hala sesin aynı."

Eskilere başlayacağını bildiğimden son ses müzik açtım, başımı koltuğun kenarına dayadım. Müzik dinlemek yorgunluğumu alabilir.

"Defne? Hadi uyan geldik."

"Uyudum mu?"

"Seni zorladım uyandırmak için ama uyanmadın." Başımla Rüzgar'ı onaylayıp dışarı çıktım. Kafede Jale'yi görünce paytak adımlarla ilerlemeye başladım. Rüzgar'ı yanımda hissedince ister istemez bir adımda olsa uzaklaştım.

"Bana bu kadar uzak olma Defne."

Duymamazlıktan gelip kafeye girdim. Jale'yi fark edince oraya doğru ilerledim. Herkes eskisi gibiydi. Aynı tip aynı hareketler. Hepsini de çok özlemişim.

"Hoşgeldin Defne."

Tanıdık ses... Siktir!

Araz,

"Ne demek Defne'nin nerde olduğunu bilmiyorum lan! Bana bak eğer yarına kadar onu bulamazsanız götünüze tekme koyulur!"

Telefonu kapatıp duvara fırlattım. Telefon zemine sert bir şekilde çarparken sinirden elimi yumruk yapmıştım.

"Araz Bey?"

"Çık dışarı!"

Ceketimi alıp dışarı çıktım. Arabaya bindim. Hıza yüklendikçe yüklendim.

''Lan Defne! Sana yemin ediyorum seni bir bulayım... Mahvedicem seni!"

Arabayı evin önünde durdurup indim. Kapıyı Emoş hemen açtı.

"Yukarıda oğlum. Uyuyor."

Başımı sallayıp alnına öpücük kondurduktan sonra yukarı çıktım. Işık kapalıydı. Sessizce girdim. Yanağını öptüm yanına kıvrıldım.

"Abi?''

"Uyu Görkem."

"Defne nerde Abi? Gelsin artık. Onu çok özledim."

Emin ol ben senden daha çok özledim.

"Bunları düşünme sadece uyu yakışıklı."

Defne,

''Şey.. Bu Ezgi Defne.''

Jale'nin 'lütfen.' bakışlarını fark edince sandalyeye oturdum.

"Biz tanışıyoruz Defne'yle."

Ezgi bana nefretle bakarken bende ona küçümseyerek bakmaktan başka birşey yapamıyordum.

"Aa. Cidden mi? Nerden tanışıyorsunuz?"

Işıl hala aynıydı. Sürekli soru sorar, gülümser. Ama uyanığın teki.

"Boşverin de-"

"Neden boşverelim canım. Herkes bilir benim kim olduğumu. Özellikle de sen Defne. Duyduğuma göre Arazla aran kötüymüş. Ay çok yaz-" Tam vurcakken Jale'nin sesi beni durdurdu.

"Haklısın bakarsan haklısın Ezgi. Senin adını çok duyduk. Kimlerle yattığını, iğrenç ilişkilerin bizim seni tanımamız için yetti. Kim olduğun ortada."

Jale hep sakin olmaya çalışmıştır. Hayatı boyunca. Ama benim gibi asla bir lafın karşında sessiz kalmadı.

Bu cümle masayı sessizliğe boğdu. Ben şaşkın gözlerle Jale'ye bakarken o sevgilisinin elini tutmaya devam etmiş Ezgi'ye gülümseyerek bakıyordu. Ortalık savaş alanına dönmeden gitmek en doğrusuydu.

"Neyse ben okula gidiyorum. Orda birşeyler atıştırırım. Görüşürüz."

Çocuklara el sallayıp Jale'yi öptükten sonra kafeden çıkıp durağa kadar yürümeye başladım. Telefonuma baktığımda mesajlara girdim.

Gönderen; Nefesim
Nerde olduğunu söyleme tamam. Ama güvende misin bilmem lazım. Ara.

Hahah. Hala aynı. Öküz Araz. Belki onun sesini dinlemek beni biraz rahatlatabilir. Numarasını elim titreyerek bastım. Yürümeye devam ediyordum. 3. çalışında telefonu açtı.

"Defne?"

"Benim.''

"Nerdesin çabuk söyle. Ben dersimi aldım. Yemin ederim aldım. Geri gel."

"Araz.. Bir süre böyle olmak bizim için daha iyi."

"Sence öyle mi?"

Derin bir nefes aldım. Gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim.

"Öyle."

Değil Araz. Öyle değil. Gel.

"Tamam."

"Ne tamam?" "Cidden sadece tamam mı?! Bitti mi yani?!"

"Oyundu. Senin içinde benim içimde. Sonu mutlu bitmeyecek olan bir oyun."

''Oyun mu?! Beni hiç sevmedin mi yani?! Kandırdın mı?!''

"Ben öyle birşey demedim."

"Ama kast ettin!"

"Artık ne anlarsan."

Neden şimdi böyle yapıyor!

Yanağımın ıslaklığı daha yoğunlaşmaya başlayınca dayanamadan hıçkırdım.

"Ağlama."

Kendime engel olamadan hıçkırıyordum.

"Ağlama!"

"Neden!"

"Canım yanıyor çünkü!"

Ağlamam bir anda kesildi. Bu cümleyi onun yanında duymayı dilerdim. Hava esmeye devam ediyordu. Bende yavaş yavaş yürümeye.

"Hala seviyorsun Araz."

"Ne?"

"Beni hala seviyorsun."

"Öyle birşey demedim."

Küçük çaplı kahkası benim ona olan sinirimi söküp çıkardı. Gülüşünü, konuşması, sigarasını içine çekişi, sarılışını herşeyini özledim.

"Tamam o zaman. Ben kapatayım telefonu.."

"Hayır! Sakın.. Kapatma.." Yüzümdeki gülücük her yere yayıldı. Yoldan geçen biri aptal aşık sanar. O derece.

"Neden?"

"Sesini duymaya ihtiyacım var." Sesini duyamayınca ekrana baktım. 18 dakikadır konuşuyorduk. Ve bu benim için herşey demekti. Ekranda yazan 'Nefesim' kelimesi benim onun ağzından duyduğum kadar etkileyici değildi. Olamazdı.

"Benimde.."

"Söyle yerini. Ayrı yapamazsın Defne. Sen benim yanımda mutlusun."

Gözyaşlarım tazelenmeye başlamıştı.

"Bir süre.. Olanları unutmam lazım sensiz..."

Araz'ın nefes alışverişlerini duyunca midem karıncalanmaya başladı.

"Nerdesin?"

Saniyeler sonra ilk o konuşmuştu.

"Şuan karşıdan karşıya geçiyorum."

"Dikkatli ol. Yani sağına soluna bak."

"Araz saçmalama.. O kadar da deği-"

"Alo? Alo!? Defne?!"


Yb sizlerle.

Bilgisayarı kullanamadığımdan telefondan paylaşım yapmak zorunda kaldım. Hafta sonları daha sık yazacağım. Hikaye konusunda sorularınızı bekliyorum. Cumartesi görüşmek üzere. Sizleri çok çok seviyorum.

YALNIZ.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin