0.5

1.2K 98 44
                                    

gün altı

Tony Natasha'nın evinin dışarısına çıktığında aslında bulunduğu coğrafyanın doğa ile iç içe olduğunu daha yeni fark edebilmişti.

Burası olması gerekenden daha fazla huzur vericiydi. Tony en azından Steve'in burada vakit geçirmesine seviniyordu. Çünkü eninde sonunda onun da içinin bir noktada huzurla dolacağını biliyordu.

Düşünceler kafasını doldururken ıssız bulduğu bir ağaca sırtını verince Tony, istemsizce iç çekti. Natasha'nın haklı olduğunu tahmin etmek zor değildi. Bucky, Steve ile ilgili bilgilere sahip olabilirdi. Tony eğer Steve onu görmek istemezse yaşadığını bildiğinden dolayı hiçbir şey olmamış gibi New York'a geri dönecekti. Bunu biliyordu, ve olması gereken de buydu. Zaten Steve büyük ihtimalle onu görmek istemeyecekti. Tony kendini gerçeklere alıştırması gerektiğine inandı. Bizzat Steve'i bir yıl boyunca aldatmış, üstüne yetmez gibi en sonunda evde basılmıştı.
Ve onun peşinden bile gitmemişti.

Tony o an aklından ne geçtiğini asla bilmiyordu, neden Steve'e bunu yapmıştı, bilmiyordu. Tony sadece iki yıl öncesine dönüp yaşadığı tüm ilişkiyi silmeyi çok fazla istiyordu. Steve'e hiç hak etmediği bir şey yaşatmıştı. Şimdi buraya gelmek büyük bir nankörlük gibi duruyordu. Vicdan bile değildi bu, Steve'in yaşadığına emindi. Sadece içinde en derine indiğinde hissettiği tek şey büyük sarsılmaz bir pişmanlıktı.

Tony bir karar vermeliydi. Daha fazla boşa vakit kaybedemezdi. Cesaretini toplayıp onunla konuşmalıydı.
Steve'i bulmaya gelmişti ama şu an Steve karşısına gelse ne yapacağı hakkında da en ufak bir fikri bile yoktu.
Bir yerden başlamak zorundaydı.

Bu yüzden de en doğru kararı verdiğini düşünerek oturduğu yerden kalktı.
Konuşacaktı.

x

Tony, Natasha'nın verdiği adrese göre olan eve gelmişti. Ellerini cebine atıp derin bir nefes aldı. Kendiyle çelişmekten nefret ediyordu. İçinden bağıran sesi duyabiliyordu, imkanın varken arkana bile bakmadan geri dön.

Tony geri adım atsa da bu fikirden ani bir dönüş yaşayarak beş dakikadır bakıştığı kapıya yeniden dönmüştü. Kendine teselli verici bir şeyler söyledikten sonra en sonunda kapıyı çalma cesaretinde bulunabildi. Bir müddet yanıt vermeyince Tony derin bir oh çekti, en azından gelmişti ama o evde değildi. Rahatlayarak gülümsediğinde evden bir iki sesin geldiğini duydu. Tony içindeki stres oranının bir anda beş katına çıktığını hissedebiliyordu.

Bucky yavaşça kapıyı açtığında karşısında Tony'yi bulmayı beklemiyordu. Doğru mu diye gözlerini hızla ovuşturdu ama değişen bir şey olmamıştı. Tony bu sinir bozucu sessizlikten rahatsız olunca hızla konuştu, "Evet, her neyse biliyorum tuhaf. Ama konuşmamız gerek, çok vaktini alacağımı sanmıyorum." Bucky şaşkınlıkla Tony'yi içeri davet ettiğinde gerçekten gelmiş olduğuna inanamıyordu.

"Seni beklemiyordum." Tony bunun üzerine ciddiyetle bakmaya devam edince Bucky bir şey ikram etmenin saçma olduğuna kanaat getirdi. "Steve hakkında bir şeyler bildiğini düşünmem umarım sana uçuk gelmez." Bucky bu sözlerin üzerine yavaşça kafasını salladı. Bildiği en iyi tekniği uyguladı, "Bildiğim her şeyi polise anlattım zaten." dedi fakat Tony hala aynı şekilde bakıyordu.

"Steve'in psikolojisinin yerinde olmadığını biliyoruz, kaybolması en başta başka bir nedenken başka bir şeye dönüşebilir. Eğer en ufak bir şey biliyorsan veya elinde bir şey varsa, bunu bilmek isterim." Bucky bunun üzerine birkaç saniye önce içtiği suyun bardağını oynamayı bırakarak en sonunda masaya geri koyabilmişti. İçinden Tony'nin haklı olduğunu biliyordu. Fakat bildiği diğer şey de, Steve gitmek isterse onu kimsenin durduramayacağıydı.

𝘣𝘦𝘳𝘦𝘢𝘷𝘦𝘮𝘦𝘯𝘵 ∝ 𝘴𝘵𝘰𝘯𝘺Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin