-5-

413 38 8
                                    

Annemleri içeri davet ettikten sonra, Selena ile şaşkınca birbirimize baktık. Aslında o daha çok, endişeliydi. "Harry, biraz erken değil mi?" dedi salona gitmeden önce, "Biliyorum, biliyorum ama, işte Gemma. Ondan beklenir bir şekilde yine herşeyi berbat etti." "Hey,hey. Berbat ettiği falan yok, ben sadece biraz endişeliyim o kadar." elimi tuttu ve gülümseyerek gözlerimin içine baktı. Ve kelebekler uçuşa geçti.

Salona girdiğimizde Annem ve Gemma birşeyler fısıldaşıyordu. Sahte bir şekilde öksürdükten sonra ikili koltuğa yürüdüm ve Selena'nın da yanıma oturmasını izledim. "Harry, kız arkadaşının bu kadar doğal bir güzelliği olduğunu söylememiştin." dedi annem sitem eder bir şekilde, "Anne sana sadece ondan bahsettim," "Seni nasıl övdüğünü duyman gerekirdi, o kadar çok anlattı ki, ben bile sana aşık olmak istedim." dedi Gemma gülerek, Selena buna karşı kıkırdadı. "Tatlım bu arada, kapıda da söylediğim gibi ben, Anne." "Bende Selena, memnun oldum." dediğinde Gemma kalktı ve Selena'nın yanına, koltuğun ucuna oturdu. "Eğer evlenirseniz, bu kıvırcık kafanın sapıklıklarına katlanmak zorunda kalacaksın." dediğinde kolumu arkadan uzattım ve onun kolunu çimdirdim. Ciyakladı ve ayağa dikildi. Kahkahalarım arasında annemin bana dik bakışlarını yakaladım. Kafamı suçlulukla eğdiğimde, annem konuştu. "Selena, tatlım, birşey hazırlamamda bana yardım edebilir misin acaba?" "Tabi ki," dedi Selena ve annemin peşinden ilerledi.

"Gemma, ne halt yediğini sanıyorsun? En azından haber verebilirdin!" diye kükredim sessizce. Bana sinsi bir şekilde güldükten sonra koltuğa yayıldı. "Ah kıvırcık kafa, hiçbir zaman beni anlamayacaksın değil mi?" "Sende beni anlamayacaksın." diye karşılık verdim. İçeriden Selena'nın kahkahası geldiğinde, biraz daha rahatladım. "Bana bak Gemma. Sakın Selena'ya saçma şeylerden bahsetme. Yoksa işini bitiririm." gözlerini şaşkınlıkla açtı ve bana 'yapamazsın' der gibi baktı. "Anneme herşeyi anlatırım." "Bende senin bir ana kuzusu olduğunu ortaya çıkarırım." zaferle gülümsemesi büyürken dudakalarımı araladım, "Eğer hala bakire olmadığını ortaya çıkarırsam, annem seni öldürür." sinirden kızarışını izledikten sonra ayağa kalktım ve beyaz düz tişörtümü düzelttim.

Mutfağa yaklaştığımda, telefonum çalmaya başladı. Geri döndüm ve arka bahçe kapısına yöneldim. Tahta kapıyı açıp bahçeye çıktıktan sonra, salıncağa ilerledim. "Efendim?" birkaç saniye ses gelmedikten sonra sonunda o tanıdık ses kulaklarımı doldurdu. "Harry stüdyo'ya gelmen gerekiyor." "Paul, bugün tatil günüm." yakındığımda sesli bir iç çekiş duydum. "Simon ve modest'ten birkaç adam burada. Çocuklar da birazdan burada olacaklar. Hemen gel, hoşçakal." dedi ve telefonu kapattı. Kafamı yere eğdim ve saçlarımı karıştırdım. İşte bundan nefret ediyordum. Tatil günümde bile rahat değildim ve şimdi Selena'yı yalnız başına, annemler ile bırakmam gerekecekti.

Mutfağın kapısını açtım ve pervaza yaslanıp biricik sevgilim ile biricik annemi izlemeye başladım. Birlikte yemek yapıyor ve konuşuyorlardı. Sahte öksürüğümle bana dönmelerini sağladım. "Bir yere mi gidiyorsun hayatım?" dedi Selena fırın eldivenlerini çıkartırken bana doğru yürüyerek. "Uhm, stüdyodan çağırdılar. Birkaç şey eksikmiş," dedim kollarımı göğsümde birleştirirken. "Ben annenler ile kalabilirim sorun değil, biliyorsun değil mi?" "Seni yalnız bırakmak istemiyorum." annemin kötü bakışlarını umursamadım. Onu sürekli rahatsız edecek bir ablam varken burada yalnız kalmasına izin veremezdim. "Harry, kendi başımın çaresine bakabilirim." bunalmışça bir nefes verdi. "Pekala, gecikmem." yaklaştım ve dudaklarına minik bir öpücük kondurdum. Kapıya kadar bana eşlik etti. "Seni sonra göreceğim," kıkırdadıktan sonra beni cevapladı, "Seni sonra göreceğim."

x.

Koridorda hızlı adımlarla ilerledim ve birden telefonumu düşürmem ile durdum. Birkaç adım geri gittikten sonra telefonu aldım ve karşıdaki odaya yöneldim. Kapıyı açtığımda, tüm gözler bana döndü. "Toplantımızın yıldızı gelebilmiş." dedi Bay Sallawon. Gözlerimi devirmeden edemedim, çünkü bu modest sınırları aşmaya başlıyordu. "Gel, Harry, otur." dedi Simon ve karşısını işaret ettikten sonra ellerini masanın üzerinde birleştirdi. Yerime geçtikten sonra çocuklara başım ile selam verdim. Simon!a döndüm ve dudaklarımı yaladıktan sonra konuşmaya başladım. "Sorun nedir?" gözlerimi birer birer hepsinde gezdirdim, "Sorun sensin Harry Styles." "Bu da ne demek şimdi?" kaşlarım istemsizce çatılmıştı, omzumda hissettiğim el ile Zayn'e döndüm. Sakin ol dermiş gibi bana bakıyordu, "Bu demek ki, neden bir sevgilin olduğunu bize danışmadan medya önünde sergiliyorsun?" sinir katsayım artıyordu. "En azından buna karışmayın. Ayrıca, bizi ayırmaya da kalkmayın. En kısa zamanda, işim güzel bir düzene girdiği zaman, onunla evleneceğim. Anlayacağınız ilişkimiz ciddi." "Pekala, sevgiline göz kulak ol, Styles." daha sonra masadan kalkıp gitmelerini izledim. Sinirle masaya vurduğumda Liam yerinden sıçradı, "Dostum sakin ol." Zayn'in uyarısıyla yerimden kalktım ve stüdyoya girdim. Ancak böyle sakinleşebilirdim.

UmbrellaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin