-8-

267 26 8
                                    

"Sevgilim.." aniden gözlerimi açıp yatakta doğruldum. Etrafta göz gezdirdim. Herşeyin rüya olmasını dileyerek uyumuştum ama şuan Selena'nın yatağındaydım. Yani bu demek oluyor ki, hiçbir şey rüya değilmiş.

Tişörtümü üstüme geçirdim, ardından da kazağımı giydim. Aşağıya indiğimde Zayn kahvaltı masasına oturmuş, beni bekliyordu. "Sonunda uyandın dostum." gözlerimi ovuştururken sandalyeyi çekip yerime oturdum. "Harry, diğerlerini aramamı ister misin?" kafamı olumsuz anlamda salladım. İstemiyordum. Onu ben bulacaktım. "Onu ben bulacağım." kafasını salladı ve kahvaltısını yapmaya devam etti. Ben ise sadece kahvemi yudumluyordum. Telefonumu çıkardım ve twittera girdim. Dünya gündeminde 'Neredesin Selena' diye bir tag vardı. Derin bir nefes aldım. Her zaman yaptığım şeydi işte, bakacaktım, hüzünlenecektim, ağlayacaktım. Sonra hırslanıp, arayacaktım ve bulamayacaktım. Zayn'in beni izlediğini fark etmem, uzun sürmedi. Derin gözlerimle ona baktıktan sonra, ekrana baktım. En son Selena'nın benim evimden çıkarken ki fotoğrafları vardı gündem de. İçimde bir kere olsun, hayranlarıma yalvardım.

Kendi profilime girdim, tweet atmak için ekranda gerekli yerlere dokundum. "Selena'yı gören var mı? Bana ulaşsın." yazdım. Yapabileceğim en son şeydi sanırım. Bilemiyorum. Onu kaybetmiş olmak, beni o kadar korkutuyordu ki. Acaba bir hayran topluluğu mu, yaptı? İyice saçmalamadan masadan kalktım. "Nereye Harry? Bende geliyorum." Zayn'i beklemeden evden çıktım. Arkamdan geldiğini biliyordum. Engel olmaya kalkarsam, bir sürü şey söyleyecekti. Arabaya bindim ve binmesini bekledikten sonra gaza yüklendim. Akşam dokuza kadar nasıl bekleyecektim? Zayn'e söylemeli miyim? Aklımdaki sorular yüzünden delirmek üzereydim.

x

Saat dokuza çeyrek vardı ve ben benzin istasyonunun biraz gerisinde, Zayn ile birlikte arabada bekliyorum. Hala gelen veya giden bir araba yok. Belki de beni istasyonda önceden beri bekliyorlardır. Önümüzden bir araba geçtiğinde, ben ve Zayn arabadan indik. Hızlı adımlarla istasyona ilerlerken arabadan önce bir adam çıktı. Daha sonra arka kapıya ilerledi ve orada durdu. Arabaya yaklaştık. "Sevgilim nerede?" sinirden dolmuş gözlerim, yumruk yaptığım ellerimle adamın karşısında durdum. Adam kapıyı açıp, diğer birinin çıkmasını bekledi. Arabadan Simon inince, gözlerim şok ile açıldı. "Demek sendin!" bağırdım ve işaret parmağımı ona doğrultup, üzerine atıldım. Zayn tutmasaydı, belki de kariyerim bitecekti. "Harry, sakin ol dostum." Zayn'i dinledim. Simon sadece durmuş, bu çıldırmış halimi izliyordu.

"Harry, Selena'nın nerede olduğunu biliyorum." gözyaşlarım yanaklarıma süzüldü. Kalp atışlarım hızlandı, o kadar hızlandı ki nefes alamadım. "Nasıl?" ağzımdan çıkmak isteyen onca kelimeyi, tek bir kelimeye sığdırdım. "Sen, yönetimin sana yaptırmak istedikleri şeyi kabul etmeyince, hatırlıyor musun? Sana sevgiline göz kulak ol demişlerdi." Simon sustuğunda, herşey yerine oturdu. Sinir katsayım patlama sınırına geldiğinde, Simon'a doğru yürüdüm. "O-ona zarar verdiler mi?" olumsuz anlamda kafasını salladığında içimdeki baskın kötü ruh, hafifleyip rahatlamamı sağladı.

Eve döndüğümde hızla Selena'nın odasına çıktım. Yatağa yattığımda kokusu burnuma doldu. Derin derin içime çektim. "Seni en kısa zamanda onların elinden alacağım." gözlerimi yumduğumda telefonum titredi. Çıkardım ve ekrana baktım. Twitterdan bir hayran tweet atmıştı. "Selena'yı gördüm." tweeti görür görmez hemen şifreyi girdim ve kızı takip ettim.

Direkt mesajları girip, yeni mesaja bastım. Kızın adını yazdığımda, aşağıda çıktı. Hemen basıp, mesaja yöneldim.

"Selena'yı nerede, ne zaman ve kimle gördüğünü hemen bana söyler misin?" gönderdiğim mesajın üzerinden saniyeler geçmeden cevap geldi, "BeverlyHills'te, iki adam kollarını tutmuş arabaya sokuyorlardı. Dün sabahın altısında." Ben Kaliforniya'daydım, onu Beverly Hill'se götürmüşlerdi. Bir mesaj daha yazdım, "Bir sorun var mıydı? Yani ona birşey yapmışlar mıydı?" kızdan anında cevap geldi, "Gözleri kapalıydı, Selena olduğunu senin ona verdiğin kolyeden ve son görüldüğünde giydiği kıyafetlerden anladım." içim ürperdi, anında bir mesaj daha geldi. "Şort giydiği için, bacaklarındaki küçük birkaç kesik gözüküyordu, tişörtü pislenmiş ve yırtılmıştı. Ah, bir de, kollarında çizikler vardı." gözlerim dolmaya başlamış, sinirden, öfkeden yumruklarımı sıkmaya başlamıştım. "Çok teşekkür ederim,..?" kızın adını bilmediğim için üç nokta koyup, mesajı yolladım. "Anastasia (:" dedi. "Ah, evet, Anastasia, teşekkürler. Arkadaş olmaya ne dersin?" dediğimde kız önce aman tanrım yazdı. Sonra düzgün bir cevap alabildim. "Neden olmasın, Harry." ve onunla konuşmaya gece boyunca devam ettim. Çünkü aklımı dağıtan tek şey oydu.

UmbrellaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin