"Seni saat 7'de alırım. Uygun olur mu? x H."
Mesajı gönderdikten sonra cevap saniyeler sonra gelmişti. Yine kalbim çırpınıyordu. Normalde aşık olduğumu böyle çabuk kabullenmezdim fakat böylesine bir güzellikle karşılaşınca maalesef, insan ister istemez kabulleniyordu. Erkek olsan bile.
"Uygun olur. Sana hemen adresi veriyorum xox."
Kalbim ağzıma gelmişti ve ben, tanrım, ölmek üzereydim. Ardından adresinin olduğun mesaj geldi ve ben hemen bir kağıt kalem alıp, yazdım.
"O halde yarın görüşürüz, tatlı rüyalar x H."
yazdıktan sonra onun da bana iyi geceler mesajının gelmesini bekledim. Ama gelmemişti. Sanırım uyumuştu. Beni görmezden gelmiş olma ihtimalini göz önünde bulundurmak istemiyordum. Bu kalbimi fazla kırardı sanırsam. Derin bir nefes aldıktan sonra telefonu yatağımın yanındaki, çekmeceli eski tahta komidine koydum. Anında bir bildirim sesi. Telefonu büyük ellerimle tekrar alıp ekrana baktım.
"Görüşürüz, tatlı rüyalar Harold xox."
Yüzümdeki gülümseme ile telefona aynı yere koyup, yatağa serildim. Umarım o da benden hoşlanmıştır, dedim içimden. Gözlerimi kapattım ve yüzümdeki gülümseyi silmeden kendimi uykuya bıraktım.
x.
"Gemma lütfen saçlarımı çekmeyi bırak, bundan hoşlanmadığımı biliyorsun." dedikten sonra kafasını arkamdan yanıma doğru uzattı ve bilmiş bir tavırla konuşmaya başladı, "Bana bak, ailedeki tek doğal kıvırcık saçlı sensin. Saçlarını sabah kalktığın gibi bırakmayıp, taramış olsaydın, bu kadar çekmek zorunda kalmayacaktım." mızmızlanmaktan başka hiçbir şey yapamadım.
Kahvaltıya indiğimizde Robin'inde bize eşlik edeceğini gördüm. Annemi öptüm ve yerime oturdum, elma suyumu yudumladıktan sonra masadaki zeytin ile bakışmaya başladım. "Anne, zeytin sevmediğimi biliyorsun," dedim anneme bakarak, "Evet tatlım ama bu bizimde sevmeyeceğimiz anlamına gelmiyor." dediğinde kafamı haklı olduğunu bildirmek amacıyla salladım.
Bugün Selena ile buluşacaktım ve ben heyecandan ölmek üzereydim. Daha öncede söylediğim gibi, hiçbir kadının yanında böyle olmazdım. Selena, anlatamayacağım şekilde güzeldi ve onu tanımak için can atıyordum.
Gemma'nın önümde aşağı yukarı oynayan eli beni kendime getirdi. "Oğlun fazla aşık olmuş," dedi anneme kıkırdayarak, "Aman Tanrım, Harold, birine aşık oldun ve annene anlatmadın öyle mi?" dediğinde Robin ve Gemma kahkaha atmaya başlamıştı. "Anne öyle birşey değil," der demez Gemma masadaki telefonumu aldı ve kilit ekranını açıp onlara gösterdi, "Buna ne demeli o zaman?" gözlerim irice açıldı ve refleks olarak masanın öbür ucuna uzandım.
Annem gözlerini açmış telefona baktıktan sonra durdu ve anlamışcasına tekrar bana baktı, "Demek ki o yüzden ben ona, o gözle bakmıyorum demiştin, ah tanrım Harry" dedi annem sevindiğini belli ederek. Telefonu geri aldım ve yerime oturdum. Gemma'ya ölümcül bakışlarımı attıktan hemen sonra annemin hazırladığı tostu elime aldım ve masadan kalktım.
Bunu daha fazla soru soracaklarını bildiğimden dolayı yapmıştım, annemin yanağına bir öpücük kondurdum ve mutfaktan uzaklaştım. Telefonuma bugün ilk kez bakarken mesaj geldiğini gördüm.
"Günaydın Harreeeh! Umarım saat 2'de işin yoktur çünkü çocuklarla kafede buluşacağız. Bekliyoruz -Lou"
Telefonu cebime soktum ve oturduğum kanepeden hızla kalkıp kapıya ilerledim. "Anne ben çocuklar ile buluşacağım, çıkıyorum. Akşama gecikicem, yemeğe beni beklemeyin." Annemin cevabını beklemeden kapıyı çektim ve çıktım. Onun arabasını alacaktım tabi ki, başka türlü Selena'yı alma şansım yoktu. Gözlerimi devirdim ve içimden arabanın anahtarlarını evde unuttuğuma lanet ettim. Evin anahtarıyla kapıyı açtım ve hemen girişteki kaseden anahtarları alırken, Gemma mutfak kapısında görüldü. "Araba bugün bana lazım," dediği gibi bana doğru koşmaya başlamıştı ki, kapıyı aniden çekip arabaya koştum.