Derin bir nefes aldım ve bu kadar ani patlayan şarkımızı dinlemeye koyuldum. Bu şarkıyı yazarlarken yardım etmiş olabilirdim. Tamam belki de, yarısını ben önermişte olabilirim. What Makes You Beautiful..
Bugün, uzun zamandır Selena'yı görecektim. Açıkcası geçen bir yıl boyunca pek fazla görüşememiştik. O da, bizde albümlerimiz üzerinde çalışıyorduk. Daha sonra o, filmde rol aldı ve bu sefer sete gitmeye başladı. Bu sık çalışmalarımızdan dolayı, birbirimize zaman ayıramamıştık. Onu çok özlemiştim. O kadar çok özlemiştim ki, gördüğümde sarılmaktan boğacağımı düşünüyordum. İnsan aşık olduğu kadını göremediği zaman, her günü onu görecek olduğu günü bekleyerek geçiriyor. Günlerin hızlı geçip gitmesini ve o günün gelmesini istiyor. O gün geldiğinde ise, heyecandan ve mutluluktan ölecek duruma geliyor. Telefonumu komidine koydum ve banyoya doğru ilerledim. Yarın boş günümdü ve ben tüm günümü ona bırakmıştım. Ayrıca yarın ona çıkma teklifi edecektim.
Artık bize bir isim koymamız gerekiyordu. Sonsuza kadar ya birbirine aşık çift, ya da arkadaş..
Duştan çıktıktan sonra havluyu belime sardım ve ıslak saçlarımı umursamadan banyodan çıktım. Odam biraz dağılmıştı. Burayı böyle bıraktığımı düşünmüyordum. Az sonra kapı açıldı ve içeri kucağında Lux ile birlikte Lou girdi. "Ah Harry, dağınıklık için özür dilerim. Biliyorsun Lux daha yeni emekliyor ve bulduğunu merak edip alıyor." dedi tebessüm ederek, "Önemli değil, gel bakalım Harry amcana," dediğimde kollarını açtı ve kucağıma geldi. Lux'a en az Selena kadar değer veriyordum.
"Aslına bakarsan Harry, Lux'ın sana bir sürprizi var." dedi Lou gülümseyip odadaki dağınıklığı toplayarak. Lux ile birlikte yatağa oturdum ve onu yatağa yerleştirdim. Ellerim hemen telefonumu buldu. Mesaj yoktu.
Lou anlamış olacak ki Lux'ı kucağına aldı ve daha sonra el salladıktan sonra odadan çıktılar. Daha sonra kapı geri açıldı. Lou kafasını içeri uzatmıştı. "Süpriz bu akşama özel, acele etsen iyi edersin." dedi ve daha ben cevap veremeden çıktı. Kapıya ilerledim ve kilitledim. Daha sonra düşündüm. Bu sürpriz ne olabilirdi? Telefonum çalmaya başladığında hızlı ve büyük adımlarla yatağa ilerleyip, telefonu büyük ellerimle kavradım. Selly..
"Heeeeeeeeey!" diye bağırdı karşıdaki çok özlediğim kişi, "Heeey," dedim gülüp karışılık vererek. "Yarın için sabırsızlanıyorum, seni çok özledim Harold." dedi, dudak büktüğünü varsaydım. Genelde böyle yapardı çünkü. İstemsizce bende dudak büzdüm. "Bende seni çok özledim, Selly." dediğimde kıkırdadı. Kendi kendime gülümsedim ve daha sonra dolabıma ilerledim. "Ne yapıyorsun bakalım?" dedim ve birkaç saniye sessizlik oldu, "Hiiiiç," dedi. Ama sesinin tereddütlü geldiğine yemin bile edebilirim. "Bir sorun mu var?" dedim anlamaya çalışırcasına, "Harold ben seni sonra arayacağım," dedi ve yüzüme kapanan bir telefon ile başbaşa kaldım. Aldığım nefesi, derin bir şekilde verdim ve kafamı geriye attım.
Dolaptan boxer çıkardıktan sonra havluyu yatağa attım ve boxerı giydim. Dolabı tekrar açtım ve siyah bir pantolon çıkardım. Üstüne giyecek birşey bakarken kapı çaldı. "Harreeeh! Kapıyı aç." diye bağırdı Louis kapının diğer ucundan. "Bekle Louis! Giyiniyorum," dediğimde kapı birkaç kez daha yumruklandı. Pantolonu bacaklarımdan geçirdim ve çıplak ayaklarla kapıya ilerledim. Kilidi çevirir çevirmez kapı açıldı ve ben geriye doğru sendeledim.
"Yavaş ol adamım," dedim uyarır bir ses tonuyla, gözlerini devirdi. "Ben bu akşam El ile takılacağım. Louise ve Lux'ta sana sürpriz yaptıktan sonra gideceklermiş zaten. Diğerleri de kendi planlarını uyguluyorlar. Yani evde teksin bayım." dediğinde omuz silktim. Yarın enerjik olmak için erken uyuyabilirdim. Bu benim için iyi olabilirdi. "Tamam sorun değil, erken yatacağım zaten." dediğimde onayladı ve birşey demeden gitti. Yatağa ilerledim ve çıkardığım gri sade tişörtü üzerime geçirdim. Saçlarım hafif kurumuştu ve artık vücudumu ıslatan damlalar yoktu. Banyoya girdikten sonra çekmeceden kurutma makinasını çıkardım. Aleti çalıştırdım ve elimi saçlarımın arasına daldırıp kurutmaya başladım.
