Kırılmadık bir şey kalmadı

18 1 0
                                    

Eve doğru yaklaştığımızda elimi ileriye doğru uzatarak evi işaret ettim.
" Geldik bak bir iki adım sonra tam gelmiş olacağız"
Kız hiç bir şey demedi ve kalan az  yolu da yürüyerek eve geldik.
Evin tam kapısına gelince cebimdeki anahtarları çıkarıp kapıyı açtım.
Ayakkabılarımı çıkarıp hemen dışarının ışığını duvardaki düğmeye basarak açtım.
Siyah ve beyazın uyumuna bak ikisi de zıt renk ama uyumu çok güzel.Küçük kız minik elleriyle siyah beyaz ayakkabılarını çıkarıp kapının kenarındaki ayakkabılığa koydu.
"Geç hadi içeriye daha fazla üşütme hasta olursun". İçeriye giren kıza salonu gösterdim ve kanepeye oturdu. "Sana battaniye,yastık ve temiz bir çarşaf getireyim rahatına bak çekinme"diyerek ihtiyaçları almak için odaya yöneldim. Battaniye ve yastık almaya gelmiştim ki dolabı açtığımda sadece battaniye ve çarşaf buldum. İkinci bir yastığım yoktu. Kendi yastığımın kılıfını her hafta yıkıyordum. Başka yastık kullanmazdım. Yalnızdım zaten gelen gidenim, bir kalanım da yoktu. Açıkçası ikinci bir yastığa gerek duymamıştım. Ayrıldıktan sonra onun küçük bir eşyasını bile evde koymamıştım ki yastığını koyayım. Her şeyini toplayıp evine göndermiştim. Şimdi kız neye başını koyacak diye düşünürken kendimin yastığa ihtiyaç duymadığımı yastıksız da yatabileceğim aklıma geldi. Alışkındım. Hemen yatağın üstündeki yastığı alıp kılıfını çıkardım ve mavi  renkli temiz yastık kılıfı taktım. Battaniyeyi ve çarşafı da alıp salona doğru yürüdüm.
Yorgun gözlerle yüzüme öylece bakarak beni izlemeye başladı. Rahat etmesini istiyordum. Kim bilir ne kadar yol yürüdü. Kim bilir kaç gündür dışarıda.
Kanepeyi açtım ve üzerine çarşafı serdim. Yanlarını sıkıştırdım ve yastığı koydum. Battaniyeyi serip düzelttim. Artık hazırdı. Umarım rahat edecekti. İçindeki huzursuzluk rahatını bozmazsa tabii.
Nasıl rahat olabilirdi ki?
Tek kelime bile etmiyordu. Ya çekiniyordu ya da ne yapacağını bilmiyordu. "Yatağın hazır" deyip ve yüzüne baktım. Göz ucuyla bana baktı ve kafasını yine indirdi.
Acaba karnı aç mıydı?
Ne yemişti dışarıda? Ya da en son ne zaman bir şeyler yemişti?
Kendim aç değildim ama sanki kendim açmışım gibi yaparak kıza yemek hazırlamalıydım bu şekilde kız tek başına yemek yememiş ve çekinmemiş olacaktı.
"Bak ben çok acıktım. Gel bir şeyler yiyelim" dedim ve mutfağa yöneldim. Salondaki yuvarlak masayı hazırladım. Sandalyeleri masanın yanına getirdim ve yemek tenceresine doğru uzandım. En son dışardan yemiştim. Şimdi ne yiyeceğiz diye düşünürken kalan son makarna paketini gördüm. Su kaynattım ve makarnaları içine attım. Makarna sosunu da yaparak hazır hale getirdim. Masayı hazırladıktan sonra, "hadi gel yemek yiyelim " diye  diyeseslendim.
Yerinden kalktı ve sandalyeyi çekerek oturdu. Tabağını ve kaşığını önüne verip, " afiyet olsun hadi başlayalım" diyerek çatalı elime aldım. "Sağol, eline sağlık"diyerek iştahla yemeye başladı.
Arada gözümü kaydırıp yemek  yemesini seyrettim. Ne kadar da acıkmıştı. Ne kadar yemek yapmayı beceremesem de bence beğenmişti. Önümde duran tabaktaki son makarnayı da ağzıma attım. Kızdan önce bitirmiştim. Bir süre sonra yemeğini bitip, bana bakıp gülümsedi. "Artık uyuman gerekiyor. Hadi yat ben buraları hallederim"diyerek ayağa kalkarak tabakları aldım. Mutfağa taşımaya başladım. Sofrayı kaldırdıktan sonra kanepede oturan kıza doğru yöneldim.Üzerinde uyurken rahat edebileceği bir şeyler yoktu.
" Üzerindekilerle rahat edebilecek misin?"diye sordum.
"Alışkınım,bazen pijamalarımı giymeden uyuya kalıyorum. İyi geceler diyecek kimsem yok zaten. Sabahtan kalan kıyafetlerim ile yattığım oluyor"dedi ve oturduğu yerden kalkarak battaniyenin altına girdi. Öylece salonun ortasında kalakalmıştım.
" İyi geceler" dedim ve kısık bir sesle "sana da" dediğini duydum. Ayaklarım yürü git diyordu ama bedenimi hareket ettiremiyordum. Bir süre kızın yattığı kanepenin köşesinde oturdum kaldım. Belliydi kız da yalnızlık çekmişti benim gibi. Ona iyi biri olabilirdim,belki onu mutlu edebilirdim onu yalnız hissettirmemeliydim. Sonuçta kimsesiz değildi.
Kızım neredeydi şimdi? Ne yapıyor?
Ne yiyor? Kiminle? Kim bakıyor ona?
Kim kızım diyor? Diyemezdi ki!
Kime baba diyor? Kimi babası zannediyor? Benden başkasına diyemez! Beni ondan alıkoyamazlar!
Sürekli düşünüp duruyordum. Sinirleniyordum. Yapacak hiç bir şeyim yoktu. Arayacak yerim de yoktu. Düşüncelerden kendimi alakoyup kalkıp odaya gidemiyordum.
Bugünün sabahını nasıl edecektim?
Olmaz ki böyle!
O kadar sessizlik kaplamıştı ki dört bir yanı kızın nefes alışverişini duyabiliyordum. Şimdi kızım yanımda olsaydı güneş sarısı yumuşak saçlarını okşardım. O pamuk ellerinden tutar hiç bırakmazdım. Lanet olsun bana nasıl unuturum kapıyı kitlemeyi. Nasıl duymam kızımın korku dolu sessiz çığlıklarını! Duvarları yumruklarken duyduğum bebek çığlıkları  kulağımda yankılanmaya başlamıştı ki dayanamayıp kalktım. Odanın kapısını açtığım gibi yatağa kendimi atıverdim.
Kız başından geçenleri tam olarak anlatmamıştı. Merak ediyordum aslında. Kız mutlu olmayı hak ediyordu. Elimden gelenin en iyisini yapacaktım. Acaba nerede kalıyordu bu kız?

~ Bir sonraki bölümde görüşürüz!😊

Sessiz ÇığlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin