Sormak istediğim daha çok sorular vardı. Şimdi soramazdım kendine gelmesini beklemeliydim. Belki gün batımını seyrederken sorular sorabilirdim.
" Şimdi ne yapmak istersin?"
Kafasını kaldırıp bomboş yüzüme baktı. Sanki bir şey yapınca hayatımda bir şeyler değişiyor der gibiydi. Kafasını indirip,
"Sanırım o soğuk ve acımasızlarla dolu yetimhaneye geri dönmek zorundayım", dedi. İzin vermemezdim. Belli ki gitmek istemiyordu. Ne yapmam lazım diye düşünürken,
"Hadi o zaman birlikte gidelim" diyiverdim.Birlikte gittiğimizde ne değişecekti?
Kızı alıp odasına götüreceklerdi. İstemeye istemeye orada yaşayacaklardı.
Benim kızım ne haldeydi?
İstemeye istemeye birilerinin yanında mıydı şimdi? Ne yiyordu?
Ne içiyordu? Hasta mıydı? Üşüyor mu yoksa? Gün geçtikçe deliriyordum."Bugün de gitmek istemiyorum o lanet yere", diyerek sinirle oturduğu yerden kalkan küçük kıza baktım.
"Ne zaman istiyorsan o zaman gidebiliriz. Hem biraz kendine gelirsin hem de sana yardımcı olabilirim",diyerek cevapladıktan sonra delirmiş kafam ile sakin sakin yürümeye çalışarak mutfağa gittim. Bir bardak suyu tek nefesle içtiğim gibi kızın yanına tekrar geldim.Sadece duvarları izliyordu. Sanki bir şey anlamlandırmaya çalışır gibi duvarın yan tarafındaki kanlı çizgilere bakıyordu.
"Onlar da ne?"
Diyerek kanlı çizgilere doğru yaklaştı. Yakından inceleyerek kafasını bana çevirdi. Yanıt bekliyordu ama diyeceğim hiç bir şey yoktu. İlk aklıma geleni düşünmeden söyleyiverdim.
"Onları öylesine yaptım."
Hayır onlar tabii ki de sevdiğim kadının gittiği her gün için kanla çizilmiş çizgiler değil.(!)"Öylesine mi yaptın?" şaşırmıştı.
"Öylesine."
Ağzımdan çıkanlar doğruymuş gibi kafa salladım.Geri dönerek yanıma oturdu. İnanmamış bir şekilde yanıma yaklaştı. Yüzüme bakıyordu. "İçinde ne dönüyorsa hangi tür cehennem yaşadıysan anlatabilirsin" diyordu gülümseyerek.
Nerden bilmişti? Oysaki ki tüm ciddiliğimle konuşmuştum.
"İçimde bir cehennemin var olduğunu nereden biliyorsun?"
Küçük kız sanki cümle kurmaya çalışıyordu.
"Gözler yalan söylemez" diyerek devam etti.
"Ben sana bunlar ne diye sorduğumda içindeki acıyı,ağzından çıkan küçük yalanı,gözlerindeki ışığı,kalbindeki sarsılmasını gözlerinden anladım."
Bir süre sustum. Evet yaşadıklarımı anlatabilecek kadar cesur değildim belki de ama kısa bir şekilde geçiştirebilirdim. İsteksizce konuşmaya başladım."Bundan uzun bir süre önce bir kadını sevdim. Uzun süre birlikte olduk ve birbirimizi tanıyabildiğimiz kadar fazla tanıdık. Sonunda evlendik. Kızım olsun istiyordum. Sadece bir kızım olmasını istemekle hata etmişim. O kadın yanımdayken gideceğini hiç düşünmemiştim. Onun da yanımdan hiç ayrılmamasını dilemeliydim."
Konuşmama ara vermiştim ki meraklı gözlerle bana baktığını görünce devam ettim.
"Bir şansım daha olsaydı kalmasını ,hiç gitmemesini ve hep benim olmasını dilerdim ama o gitti. Beni kızımla tek başıma bıraktı. Kızıma çok iyi bakıyordum. Onu da ellerimden aldılar. Her gün haber bekliyorum ve her gün bekleyeceğim."
Kaçıranlar kim bilmiyordum ama onlara karşı sinirle dolup taşıyordum. Dişlerimi sıka sıka,
"Pes etmek korkakların işidir,ben korkmam",dedim.
Daha fazla devam edemiyordum. Belki de sormak istediği daha çok soru vardı ama sormaktan çekindiğini hissediyordum. Sanki neden gittiğini soracaktı sahi ya sadece başkasını sevdiği için mi terk etmişti beni.
"Neden gitti abi? Seven hiç gider mi ?"
"Seven asla gitmez, sevgisi bitmişti. Belki de ben ona yetmedim. Bıktırdım onu sevgimi güzel gösteremedim. Sevgisini göstermeyi daha güzel becerebilen birine gitti. Kısaca beni terk etti. Kızımı terk etti."
Yüzümü ellerimin içine alarak kafamı tavana diktim.Kızın bana şaşkın bir şekilde baktığını hissedebiliyordum.
"Özür dilerim o günleri sana hatırlattığım için."
" Özür dileme ufaklık sana anlatarak kendimi iyi hissettim emin ol"diyerek gülümsedim.
"Kızından haber yok mu abi ?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Çığlık
Chick-LitHayat bazen en mutlu olduğunuz zamanda,en sevdiğiniz kişi tarafından canınızı öyle acıtır ki... Kendinizi kimsesiz hisseder,her dakika isyan eder,avaz avaz sessiz çığlıklar atarsınız birileri sizi duysun,yardım etsin de kurtulayım diye...