"Bana bakma Sehun hedefe bak." Kai başında dururken Sehun'un silah tutan eli titriyordu. Silahını taşlar üzerinde duran kola kutularına hedef almış olmasına rağmen kararsız bakışlarla Kai'ye bakıyordu. Yapmak istemiyordu. Bir yanı korktuğu için bırakmak istiyor diğer yanı yapması gerektiğini bildiği için kendini zorluyordu. Kai ile savunma dersleri yaklaşık yarım saat daha sürmüştü. Sehun daha önce hiçbir konuda bu kadar zorlandığını hatırlamıyordu. İlk on dakika da bile bütün vücudu kan ter içinde kalmıştı. Kai tüm gücünü üzerinde kullanırken Sehun için karşı gelmek kolay değildi.
Sehun için kolay olmayan bir diğer şey ise tüm vücudunu sarsan o garip hislerdi. Kai'nin ona her yakın temasıyla Sehun teninde sıcak kıvılcımlar hissediyordu. Düşmemek için Kai'ye tutunduğu anı tekrar düşündü Sehun. Sehun heyecandan öyle derin nefesler alıyorduki bir an kalbinin göğüs kafesini parçalayıp çıkacağını düşünmüştü. Kai onu serbest bıraktığında Sehun birkaç saniye daha kendine gelememişti. Sehun düşüncelere dalmışken gözü odağını kaybetmişti. Kai bir eliyle Sehun'un silahı kavrayan kolunu tutup düzelttiğinde kendine gelmek için kafasını iki yana salladı.
İlk önce Kai'nin eline sonrada gözlerine baktığında Kai'nin kendisine çok yakın olduğunu farketti. Sehun birkaç kere göz kapaklarını kırpıştırdı.
"Sehun iyi misin?"
"Huh- Ben iyiyim." Kai sorduğunda Sehun hızla cevap verdi.
"Korkmanı anlıyorum ama en azından deneyebilirsin." Kai, Sehun'a söylediğinde sorar gözlerle kaşlarını kaldırmıştı. "Bu silah kullanımı en kolay silahlardan biridir. Senin gibi biri bunun altından çok kolay kalkabilir." Kai Sehun'u cesaretlendirdi. Ama Sehun için durum tamamen farklıydı. Kai konuşurken hareket eden dudaklarına odaklandığını farkettiğinde Sehun kendini bir adım geri çekti. Kai'den mi yoksa kendinden mi kaçıyordu bunu bilmiyordu. Sehun kaşlarını çatarak öksürdü.
Kendine gelerek karşısındaki hedefe tekrar nişan aldı. "Yapacağım." Dedi kararlı bir sesle.
"Omuzlarını düşürme, göğsünü gergin tut, ayaklarının yere sağlam bastığından emin ol" Kai söylerken Sehun bir bir Kai'nin emirlerini yerine getiriyordu. "Gözlerini hedeften ayırma."
"Şimdi ateş et!" Kai söylediğinde birden havayı güçlü bir patlama sesi yardı ama kurşun taştan sekmişti. Hedefi vuramadığını göre Sehun üzüntüyle yüzünü düşürdü.
"Olmadı."
"Olacak tekrar dene."
Sehun yaklaşık yirmi dakika daha farklı uzaklıklardan atış yapmayı denedi ama sonu hep hüsrandı. En yakını üzerinde bulunduğu taştan sekip toprağa gömülüyordu. İki kutu merminin sonuna geldiğinde Sehun silahı sinirle yere attı. "Olmuyor! Hiçbir zaman yapamayacağım." Sehun hiddetle ters yöne doğru yürürken Kai peşinden koştu ve kolundan tutup Sehun'u kendine çevirdi.
"İlk günden mükemmel bir iş çıkarmayı zaten düşünemezsin Sehun."
"Bir kör bile benden daha iyi atış yapar Kai bana cesaret verip durmayı kes. Ben umutsuz bir vakayım." Sehun kolunu Kai'nin elinden kopardığında söyledi. Kaşlarını çatmıştı. Kendine deli gibi sövüp bağırmak istiyordu. Yerdeki kuru otları tekmelediğinde ilk defa ağzınan ufak bir küfür savurmuştu. "Siktir."
Kai sakinleşmesi için birkaç saniye ona zaman verdi. "Bak Sehun." Dedi Kai. Ses tonu alçaktı. "Seni ilk kez gördüğümde çalışanlarının hayatını zehir eden sert patronlardan olduğunu düşünmüştüm ama seni tanıdıkça bunun öyle olmadığını, sadece çalışanlarının işinde daha iyi olmalarını istediğini anladım. Kris'in bir haftada yazdığı konuşmayı dört saat içerisinde baştan yazmasını istediğinde o pes edip yetiştiremeseydi ne olurdu? Büyük ihtimalle akşam haberlerinin alay konusu olurdun. Yani demek istediğim şey. Şimdi, Şuan pes edersen ilerde olduğundan daha kötü bir durumda kendini bulduğunda hiç şaşırma derim." Kai söylediğinde Sehun alt dudağını ısırarak uzaklara bakındı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Minister (M)-(SeKai)
FanfictionBir bakan ve korumasının gizli ilişkisini anlatıyor. Başlangıç tarihi 10 Şubat 2019 Bitiş tarihi 17 Mart 2019