The Minister (M)-(SeKai)

21.Bölüm -Yılan-

Kai otelin kapısından içeri girdiğinde elleri cebinde başı ise önündeydi. Sehun ile geçirdiği uzun gün onu hem zihinsel hem de bedensel olarak bir hayli yormuştu. Tüm kasları ağrıyor biraz dinlenmek için can atıyorlardı. Mia sonunda çok daha iyiydi. Ufak tefek yaraları hariç tüm ağrıları dinmiş, acıları azalmıştı. Doktor yakında taburcu olabileceğini söylemişti. Asansörü çağırdığında sessizce bekledi. Asansörün yirmi üçüncü kattan gelmesi sadece bir kaç saniye sürmüştü. Kapı küçük bir 'tın' sesiyle açıldığında içeriden çıkan bir adam Kai'nin omzuna çarparak hızla otel kapısından dışarı çıkmıştı. Kai topukları üzerinde dönüp kendisine çarpan adama kaşlarını çatarak baktı. Gecenin bir yarısı şüpheli tavırlar sergileyen bu adam Kai'nin dikkatini çekmişti. Kai yüzünü görememişti çünkü kafasında siyah bir şapka takılıydı ve yüzünün görünmesini istemiyormuş gibi kafasını aşağı eğmişti. Siyah bir deri ceket ve yine siyah bir pantolon giymişti. Kai asansörün kapanmakta olan kapısına elini uzatıp içeri girdiğinde önemsemedi. Asansör yolculuğu kısa süreden bittiğinde Sehun'un odasına giden koridora döndü ama kapının önünde beklemesi gereken korumaları yerde baygın bir şekilde yatar vaziyette görünce adımlarını hızlandırdı. Bir dizinin üzerine çöküp korumaların nabzını kontrol etti. Hala atıyordu. Kai kaşlarını çatarak hızla ayağa kalktı. Korumaları orada bırakıp otel odasından içeri girdi.

"Sehun!" Kai içeri girince bağırdı. Kalbi korkuyla hızla çarpmaya başlamıştı.Önce ilk bulduğu kapıyı, tuvaleti ve banyoyu kontrol etti. "Sehun!" İçerden ses gelmemesi Kai'yi endişelendirmişti. Kalbi kulaklarında atarken Kai Sehun'un odasına girdi. Sehun yatağın üzerinde garip bir pozisyonda hareketsiz bir şekilde uzanıyordu. Kai'nin gözleri korkuyla büyüdü. Boğazından anlamsız bir ses çıktı. Bilinçsiz bir şekilde uzanan Sehun'un yanına titrek adımlarla gitti. Düşündüğü şeyin olmaması için tanrıya dualar ediyordu. "Hayır.Hayır.Hayır.." Kai'nin boğazı düğümlendi. Hızlı adımlarla yanına gidip nabzını ve nefesini kontrol etti. Kai derin bir nefes almıştı. Sehun yaşıyordu. Sehun'u omuzlarından tutarak birkaç kere salladı. "Sehun. Uyan!"

Kai kulağını diğerinin göğsüne yasladı. Kalp ritmi çok yavaştı neredeyse atmıyor gibiydi. Burnundan verdiği nefese bir parmağını yasladı. Çok kısa ve kesik nefesler bırakıyordu. Kai böyle bir vakayla Afganistan'da karşılaşmıştı. Askerlerden biri gaz bombasının atıldığı bir odada kapana kısılmıştı. Onu bulduklarında nefesi güçsüz,kalbi yavaştı. Kai hatırladı. Sehun boğulma tehlikesi geçiriyor olmalıydı. Hemen Sehun'u tutup sert zemine indirdi. Ayaklarını ve başını tek bir hizaya soktu. Solunum yolunun daha rahat çalışabilmesi için başını biraz geriye almıştı. Kai,Sehun'un burnunu kapatıp dudaklarını dudağına yaslayıp ciğerlerine nefes üflemeden önce derin bir nefes aldı. "Bir, iki, üç!" Tekrar üfledi. "Bir, iki, üç!"

Ellerini Sehun'un kalbine bastırıp kalp masajı yaptı. Kai bu işleme birkaç dakika boyunca devam etti. Tekrar kontrol ettiğinde bu sefer değerleri normalleşmişti. Sehun titrek bir şekilde gözlerini açarken Kai derin bir nefes aldı ve diğerinin göğsüne başını yasladı. Neredeyse ağlayacak gibi hissediyordu. Sehun'un eli kalkıp Kai'nin göğsünde yatan kafasına koyduğunda dudaklarından kısık bir ses çıktı.

"K-Kai..."

**

Kai bir bardak su uzattığında Sehun sessizce teşekkür etti. Bir doktor gelip onu ve baygın korumaları kontrol etmişti. Sehun kendini zihinsel olarak çöküntüde hissediyordu. Adam onu boğarken öleceğini hissetmiş bir daha bu dünyaya gözlerini açamayacağını düşünmüştü. Bardağı tutan eli titrekken gözlerinin odağı boşluktaydı.

"Bay Sehun değerleriniz tamamen normal hiçbir sağlık sorununuz yok. Solunum sıkıntısı çekmenizin sebebi büyük ihtimalle yaşadığınız şoktan kaynaklanıyor. Çünkü düşündüğünüzün aksine boğulmamış, etil alkol tarafından bayıltılmışsınız." Doktor Sehun'u bilgilendirdi. Sehun'un gözleri kapanarak alt çenesi titredi. Ağzını dahi açmıyordu. Şoku üzerinden atamamıştı.