25.Bölüm-Gerçekler-

4.1K 365 69
                                    


"Hepsini anlatacağım en başından." Adam sakin adımlarla Sehun'a yaklaştı. Diğerini ürkütmemeye çalışıyordu. Sehun'un ellerinden tutarak kanepeye oturttu. Hareketlerini olabildiğince yavaştan almıştı. Sehun titrerken babasının kendisini kanepeye oturtmasına izin verdi.

"Her şey sen doğduğun zaman başladı." Yaşlı adam Sehun'un yanına oturduğunda sakince söze başladı. "O zamanlar bende senin gibiydim. Genç bir generaldim. Kararlarım keskindi. Ülke adına önemli kararlar alıyordum ama bu karşıt güçlerin hoşuna gitmedi. Benden önce her general onların sözünü dinlemişti ve şimdi sözünü dinlettiremiyor olduklarından sinirliydiler. Birkaç kere beni ikaz ettiler. Onları dinlemedim. Elinizden geleni ardınıza koymayın dedim. Korkum yoktu. Ne olursa olsun davamdan dönmem dedim. Ta ki..." Adam bir saniye nefes alarak durdu. "Onlar anneni öldürene kadar."

"Ne?" Sehun dondu. Kalbinin bir anlığına durduğunu hissetmişti. Göğsünden kaynar bir şey akıp, içini yaktı. "A-annemi onlar mı öldürdü?" Sehun'un sesi bir fısıltıdan dha yüksek değildi.

"Evet. Sehun şuan seni öldürmek isteyenler anneni bizden alanlarla aynı kişiler."

"Onlar kim?"

"Onlar derin devlet Sehun. Tek kişi değiller. Asla yok edilemezler. İşte siyasetin kirli tarafı bu. Herkes devleti bizim yönettiğimi düşünür ama aslında bizler sadece birer kuklayız. İstediklerini yapmadığımızda işimizi bitirmek için asla terettütleri olmaz. Anlayacağın başını kaldırırsan, başını keserler. Ben kaldırdım Sehun bunun bedelini anneni ve seni elimden alarak ödedim. Bir ölüymüş gibi davranarak hayatını kurtardım. Yoksa senide öldüreceklerdi. Ben seni korumak için her şeyimi feda ettim ama şimdi sen de başını kaldırıyorsun Sehun. Yapma bunu!"

"Anlaşmayı geri çekmem için mi yaptın bunları. Beni boğman, odama ölü yılan göndermen, hepsinin sebebi bu muydu?"

"Evet seni korkutmak istedim ama başarılı olamadım. Bu konuşmayı yapmaman gerekiyordu. Şimdi ortaya çıkmamın sebebi bu."

"Neden?"

"Çünkü bu konuşmayı yaparsan anlaşmayı geri çeksen bile seni sağ bırakmazlardı. Çünkü bir kere fikrini insanlara aşılamış olacaktın. Sen yapmasaydın da ilerde başka biri bunu yapacaktı. Bunu göze alamazlardı."

"Ne düşüneceğimi bilmiyorum." Sehun başını tuttu. Bayılacak gibi hissediyordu. Her şey bir anda ortaya çıkmıştı. Bunlar Sehun için fazlaydı. Sehun'un eli titrerken oturduğu kanepeye tutundu. Kaşlarını çatmış sanki acı bir şey yemiş gibi suratını buruşturmuştu.

"Direndim Sehun ama karşı çıkamadım. Sen de çıkamazsın. O çok güvendiğin sevgilin bile seni onlara karşı koruyamaz." Yaşlı adam söylediğinde Sehun'un beyninde şimşekler çakmıştı.

"Sen Kai'yi... Biliyor musun?"

"Tabii ki biliyorum. Seni her zaman takip ettim. Öldüğümü düşünsen bile arkanı kolladım. Başkandan kamera kayıtlarını istediğinde kayıtları, sana göndermesi için başkana veren bendim. Tüm hayatımı seni korumak için adadım Sehun. Kai iyi biri, seni seviyor ve en az benim kadar seni korumak istiyor ama ikinizde bir şeyleri görmek için çok gençsiniz. Seni onlara karşı asla koruyamaz. En nihayetinde bir gün seni öldürmeyi başaracaklar. Buna izin vermem. Bu yüzden sadece bırak gitsin. Hah? Çok geç olmadan." Babası konuşurken Sehun parmaklarıyla alnını ovuşturdu. Başı çatlayacak gibi hissediyordu.

"Sadece bırakayım gitsin öyle mi?" Sehun hissizce güldü."Senin yaptığın gibi mi yapayım. Kaçayım mı? Hatta kendimi öldü diye göstereyim. Bunu mu yapmam lazım!"

The Minister (M)-(SeKai)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin