"Bu gün için sana küçük bir ödül." Kai, sehpanın üzerine bir fincan ıhlamur çayı koyarken söyledi. Sehun bu küçük jest karşısında gülümsedi.
"Başarısızlığımı mı kutluyoruz? " Sehun fincanı eline alırken söyledi. Dudaklarına götürmeden önce ıhlamurun hoş kokusunu kokladı.
"Hayır başarın için giden yolda attığın ilk adım için kutluyoruz. Ne demişler başarmanın yarısı başlamaktır." Kai söylediğinde Sehun'un karşısındaki tekli koltuğa oturmuştu. Kai'nin üzerinde hala takım elbisesi varken Sehun banyodan sonra üzerine rahat kıyafetler geçirmişti. Saçlarını kurutmadığı için hala ıslaktı ve alnının üzerine düşerek gözlerinin bir kısmının kapanmasını sağlıyorlardı.
"İnanmak değil miydi o?" Sehun çayından bir yudum aldığında sordu.
"Her neyse işte."
"Başladım ama kendime inanıyor muyum emin değilim." Dedi Sehun. Ertafındaki tehlikenin farkındaydı. Tüm hayatının iplerini bir adamın ellerine emanet etmek ne kadar doğruydu. Kai güçlüydü. Hatta hayatında tanıdığı en güçlü insan olabilirdi. Koruması olması Sehun'u güvende hissettiriyordu. Şuan hiçbir şey olmamış gibi yaşıyor olabilirdi ama ayağını kaydırmak için pusuda bekleyen onlarca insan olduğunun farkındaydı.Her şeyi Kai'nin üzerine yıkan ve kenara çekilip oturan kişi olmak istemiyordu. Sonuçta bu hayat kendisinindi.
"Ama deneyeceğim." Dedi Sehun. Kai'ye umutsuz gözlerle baktı. "Yaşamak istiyorum Kai." Sehun kafasını eğip çayın üzerinde yüzen ıhlamur parçalarına odaklandı. "Korkmadığımı düşünüyorsan yanılıyorsun.Korkuyorum Kai. Ve en çokta seni anlamıyorum."
"Kurşunların arasında korkmadan yıllar boyunca nasıl kaldığını anlayamıyorum."
"Sadece bir aptal korkmaz Sehun." Dedi Kai.
"Yani sen korktun mu?" Sehun şaşkınlıkla sordu.
"Tanrım. her seferinde."
"Nasıl buna devam ettin. Senin için zor olmadı mı?"
"Yaşamak için Sehun. Yaşamak için öldürdüm. Yaşamak için korkumun üzerine gittim. Çünkü eğer ben onu yenmeseydim o beni yenecekti." Kai söyledi. Ses tonu toktu. Her cümleyi vurgulayarak kuruyordu. Sehun tüylerinin ürpermesine engel olamadı. Kai'ye bakarken gözleri parlıyordu.
"Seni kanımın son damlasına kadar koruyacağım Sehun. Senden tek istediğim, ben senin için savaşırken sen de kendin için savaş. Çünkü ancak böyle emin olabilirim." Kai kararlı bir sesle söylediğinde Sehun kalbinin hızlandığını hissetti. Kai'nin yoğun bakışlarını gözlerinde hissettiğinde titredi.
'Bana umut verme Kai.' Sehun kendi kendine söyledi. 'Çünkü günün sonunda hiçbir zaman bana ait olmayacaksın...' Sehun boğazındaki yumruyu yutarak bakışlarını çayı üzerinde kalmaya zorladı.
**
Ertesi sabah uyandığında Sehun kaslarındaki ağrıyı hissedebiliyordu. Dünki çalışmalar onu hayliyle yormuştu. Güneş ışınları perdeleri arasında sızıp içeri aydınlatırken Sehun yatağın içinde kalmaya zorladı kendini. Birkaç kere yatakta yuvarlandı gözünü rahatsız eden ışığa karşı kolunu siper etti.En azından bugün tatildi. Evde kalıp kendini şımartabilirdi.
"Ben de ne zaman uyanacağını merek ediyordum." Kai kapı pervazına yaslanmışken birden sorduğunda Sehun hızla doğruldu.
"Sen ne zamandır buradasın?" Sehun sordu. Şaşırmıştı sabah sabah Kai'yi görmeyi beklemiyordu.
"Horlamanı duyacak kadar." Kai sırıtarak söylediğinde Sehun utanmıştı.
"Ben horlamam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Minister (M)-(SeKai)
FanfictionBir bakan ve korumasının gizli ilişkisini anlatıyor. Başlangıç tarihi 10 Şubat 2019 Bitiş tarihi 17 Mart 2019