Part-II Kolye -23

249 10 4
                                    

Ne yapacağım hakkında hiç bir fikrim yoktu kolyeyi elime alıp incelemeye başladım. Bu kolyeyi daha önce hiç görmediğime çok emindim. Düşünmeye başladım bana içini açarsan ulaşırsın dedi ama bunun hiç bir tarafı açılacak gibi değildi. Daha fazla ulaşmadım sonra açılır falan tek başıma yapamazdım bizimkilere ihtiyacım vardı. Karen bana bakmaya devam ediyordu.

"Bu kolyenin neresiyle iletişim sağlayacaksın acaba Kath ?"

"Ben Sam'i arayacağım o da buraya gelsin hep beraber oturup konuşuruz bu işe hep beraber başladık ve hep beraber bitirmemiz gerek." dedim ve telefonumdan Sam e mesaj attım.

Kime : Sam

Kolyeyi buldum acil bize gelmen gerek.

aradan iki dakika sonra

Kimden : Sam

Ne kolyesi neyse ben geliyorum bekle.

Karen'a dönüp "Hadi aşağıya inelim Sam gelecek birazdan." dedim ve beraber aşağıya indik.Koltuğa geçip oturdum. Bu garip bir şekilde tüm hayatımı etkiliyordu.Gelecekte kaçırılmışım nasıl oldu da oradan çıkamadın Kath. Acaba şu an nasıl bir acı çekiyorsundur geçmişin değişiyor özür dilerim  seni yani beni yani ikimizi de kurtaracağım. Kendine güvenebilirsin.

"Kath kapı çalıyor baksana diyorum burada." Karen birden bağırınca söylendiğini fark ettim.

"Karen git sen aç o zaman bana söyleyeceğine." kapı hala çalıyordu ve ikimizde oturuyorduk.

"Ben misafirim sen evin sahibisin sen açmalısın." inatlaşmaya başlamıştık aman ne harika. Ona ben açmayacağım diye bakmaya çalıştım. Omzunu silkti. Bu durumlarda tek çözümümüz genellikle Taş Kağıt Makas olurdu. İkimizde aynı anda

"Taş kağıt makas." dedik  Ben taş kapmıştım o ise Kağıt. Bu arada kapı hala çalıyordu. "Bir dakika geliyoruz." diye bağırdım. Karen bana "Bire sıfır." dedi. Ne kadar hoş değil mi kapıyı ikimizde açmıyorduk ama oturup taş kağıt makas oynuyorduk. Yine aynı anda

"Taş kağıt makas." dedik Bu sefer  o makas ben yine taş yapmıştım. Kafamı kaldırıp "Bir bir olduk." dedim.

"Taş kağıt makas." Bu eli de ben almıştım "İki bir eğer bu eli ben alırsam kapıyı sen açacaksın." dedim o da tamam pislik anlamında ki bakışlarını attı.

"Taş kağıt makas." Ben kağıt yapmıştım o da makas "Ha ikiye iki kim alırsa o." dedi ve son aynı anda "Taş kağıt makas." dedik ve "Ben kazandım." diye bağırdım. Ben bağırdıktan hemen sonra Sam de "Artık şu aptal kapıyı açar mısınız ?" diye bağırdı. Karen uflaya puflaya ayağa kalktı ve kapıyı açtı. Bende kazanmanın verdiği sevinçle hala sırıtıyordum.

"Bu kadar acil olan bir şey var ve siz kapıyı açmak için bile oyun oynuyorsunuz." ah aklımdan çıkmıştı işte böyle her şeyi unutabilme ihtimalim de vardı.

"Ha evet kolye onu bulduk." dedi Karen. Bende onu onaylayarak kafamı salladım.

"Ne kolyesi bu ?" a evet doğru kolyeden haberi yoktu. Ona oturup rüyamı anlattım.

"Tamam açın o zaman." dedi Sam.

"Çok kolaydı zaten ya bir şey olursa." dedim Karen a "Ya bir şey olmazsa." Sam ikimize de malmışız gibi bakıyordu.

"Tamam olursa olur olmazsa aramalarını bekleriz yada belki yeniden gelirler." dedi

"Bence gelselerdi şimdiye kadar gelirlerdi bence bu rüyayı görmemin sebebi onların gelememesi."

"Peki kolyeyi nasıl açacağını biliyor musun ?" bu soru Karen dan geldi.

"Tamam açmaya çalışacağım ama yinede yakın duralım ya bir anda geleceğe uçarsak." diye ufak bir saçmaladım.

"Geleceğe uçamazsın Kath hadi dene artık."

Büyük koltukta ortada ben bir yanımda Sam ve diğer yanımda Karen oturuyordu. Kolyeyi tekrar elime aldım ve her köşesine baktım. Ama açılacak bir yer yoktu. Tırnağımı köşelerde gezdirdim açılacak gibi değildi ama tam ortasında duran mor göz yaşı şeklinde bir taş vardı. Taşa parmağımla basmaya çalıştım ama yine hiç bir şey olmadı.

"Kafayı sıyıracağım."diye isyan ettim sonunda.

"Belki de bilinç altın öyle bir rüya görmeni sağlamıştır." diye bir fikir öne sürdü Sam.

"Hayır bu kolyeyi daha önce görmedim diyorum inanmıyor musunuz ?"

"Hayır ondan değil ama neden hiç bir şey olmuyor ?" diye sordu Karen.

"Belki de işe yaramayacak." umudumu kaybetmeye başlamıştım.

"Hayır ama biz ne dedik ne olursa olsun bu işi çözecektik hani." dedi Karen. Haklıydı bunu bitirmeliydik.

Kolyeyi tekrar elime aldım ve sessizce mırıldanmaya başladım.

"Scott nerdesin bak ben kolyeyi de buldum size yardım edeceğim ama bu hiç bir yerden açılmıyor ve benim sinirlerim bozulmaya başladı daha fazla sabredemeyeceğim hem bu kadar gelmişiz ve ben bunu tamamlamadan bırakmak istemiyorum eğer beni duyuyorsan bir şeyler yap beklemekten sıkıldık. Hayatım o kadar değişti ki ben bir daha eski hayatıma dönebileceğimi düşünüyorum bu yüzden şimdi gelip beni ve arkadaşlarımı buradan alıyorsun ve şu lanet olası savaşı durdurmaya gidiyoruz." Biri omuzuma dokundu gözlerimi açtığımda gözümden düşen damlalara baktım.

"Neden ağlıyorsun bir yolunu bulacağız ?"

"Be-ben bilerek ağlamadım." o sırada göz yaşlarımdan bir taşın üzerine düştü ve taş parlamaya başladı. Karen ve Sam taşa bakıyordu.Bende tekrar gözlerimi kapatıp.

"Teşekkür ederim bu taş gerçekten de sihirliymiş."

Birden ev sallanmaya başladı deprem oluyormuş gibi. Sam'e baktım o da benim gibi şaşırmış duruyordu. Karen bana bir şeyler söylüyordu ama anlayamıyordum. Evde ki televizyon yer düştü ve parçalara ayrıldı vazolar hepsi tek tek düşüp kırıldı. Korkarak evi izliyorduk neler oluyordu bu evde. Avize salonun ortasına düşünce çığlık attık. Depreme benzeyen şey daha da şiddetlenmişti. Duvarlar yıkılıyordu. Biz yerimizden kıpırdayamıyorduk. Sanki hepimiz birden şoka girmiştik. Siyah tozlar çıkmaya başladı. Gözlerim kapanmaya başlamıştı en son gördüğüm şey ise evin sağ tarafa doğru çökmesiydi. Umarım ölmezdik.

Geçmişim GeleceğimeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin