Aşağıda birazdan okuyacağınız yorum, başka bir platform üzerine yazdığım ama Marve ile alakası olduğundan burada da paylaşmak istediğim bir yazı. İthaki yayınlarından yakın zamanda çıkmış olan PS4 Spider-Man oyununun evrenini paylaşan bir roman kendisi. Şimdiden iyi okumalar diliyorum.
----
Spider-Man: Düşmanca Devralma |3+/5|
PS4 Spider-Man oyununu ilk görüşüm sanırım 2016 yılındaydı. Oyuna dair yayınlanan ilk fragmandan itibaren oldukça heyecanlıydım. Çıkan onca fragman heyecanımı arttırırken, oyunun çıkmasına yakın bir süre kalmış iken peydahlanan downgrade tartışmaları ise heyecanıma hiçbir şekilde darbe indiremedi. Çünkü oyunu oynayacak donanımım yoktu. Ben oyunu oynayacak olanlardan değildim. Sadece, sevdiğim bir karakterin hakkının verilecek olmasından hoşnutluk duyuyordum.
Bu fikir kimin aklına geldi bilmiyorum. Marvel mı istedi, İmsomniac Games mi düşündü bunu yoksa yazar mı gönüllü oldu bilmiyorum. Ancak, God Of War'dan sonra ikinci PS4 exclusive bir oyunun kitabını kitaplıklarda görüyoruz. God Of War oyunla birebir gidiyordu. Ancak Spider-Man: Düşmanca Devralma, bizi oyunun aylar öncesine götürüyor.
Oyunun prequeli olan kitabımızı okumak oldukça keyifliydi. Daredevil'da görmeye doyamadığımız Kingpin'i yine görmek, oyunun içerisinde olmayan ama oyunun geçtiği evrende var olan karakterleri görmek güzeldi.
Kitabın konusuna geçelim. Kitap, Spider-Man'in basit bir suçluyu yakalamasıyla başlıyor. Yakaladığı suçludan aldığı bilgilerle baskın yapıyor ancak, gittiği yerde karşılaştığı şey sadece kendisi oluyor. Gerçekten kendisi değil, başka birinin kendisi olduğunu görüyor. Onun gibi dövüşen, onun gibi manevralar yapıp onun güçlerine de sahip olan bir adam.
Ardından olaylar gelişiyor ve dallanarak açılıyor. Beğendin mi diye soracak olursanız, biraz hayal kırıklığı oldu. Daha iyi bir kitap beklediğimi söylemiş olsam yalan bir beyan koymuş olmam ortaya. Peki kitap neden beklediğim gibi değildi, hangi yönlerden eksikti?
Öncelikle kitabın yazımını beğenmedim. Spider-Man üçüncü bir kişi olmuş da kendisinin hikayesini ilahi bakış açısıyla anlatıyormuş gibi cümleler vardı. Genelde kullanılan o hakim bakış açısı her şeye hakim bir üst varlık değil de, kendi kendine konuşan bir kameraman gibiydi. Cümlelerin biraz daha yorumsuz olmasını isterdim. Bu anlatı durumu biraz okumamı zorlaştırdı.
Zorlaştırdı dediğim de, iki günde bitti kitap gerçi. Yine de cümleler beni kendilerinden sonra gelen cümlelere taşımadı.
Yazın hakkında bahsetmek istediğim birkaç şey daha var. Onlar ise çeviri hakkında. İngilizcesinde yazar bazı kelimeleri kullanmış olabilir. Onlardan biri de "Fake," ama bunu niye kitaba "Feyk" diye Türkçeye çevirirsin. "Fake'in" Türkçesi "feyk," mi? Hiç sanmıyorum. İki defa gördüm ve ikisinde de gözüm kaşındı. Belki de yaşlandı ama orasına çok girmeyelim.
İki defa yazılmış bu, hadi tölere edelim. Çevirmen belki aceleden ne yazacağını bilemedi direkt feyk yazıp geçiştirdi. Benim aklıma takılan daha büyük bir problem var. Şimdi, kitabın başlığında Spider-Man yazıyor. Türkçeye çevrilmemiş. Kitaptaki diğer karakterlerinde hiçbirinin rumuzu çevrilmemiş Türkçeye. Yalnız Spider-Man'i, Örümcek Adam yapmışlar. Bence Spider-Man olarak çeviride bırakmalılardı. Kitabı okuyanlar zaten Spider-Man'in kim olduğunu anlarlar veya ismin öyle kalması bir sorun yaratmaz.
Kitabın başlarında bu problem değildi. Ancak Shocker veya Vulture isimlerinin karşısına Örümcek Adam gelince, öbür yabancı isimleri niye çevirmediniz diye sormak istedim. Çünkü çizgi film döneminden biliyoruz ki kötü adamların da isimlerini Türkçeleştirdiler. Akbaba, Doktor Ahtapot, Şokçu, Gergedan, Avcı Kraven, Doktor Kertenkele... Kitapta bu karakterlerin olup olmadığını söylemiyorum, kötü karakterlerin de ismi çevrilebilir ama sadece Spider-Man olarak kalmış.
Bazılarınız diyebilir ki, kitapta ana karakterin ismini sürekli İngilizce okumak bizi rahatsız edebilir. Mary Jane'e Meryem demiyorsak Örümcek Adam'a da Spider-Man diyebiliriz rahatlıkla. Neyse, bu isim konusu biraz uzadı.
Hikayenin beğendim mi peki? Açıkçası, özellikle bu filmlerden sonra artık iyi karakterlerin karşılarında kendilerinin yansımasıyla kapışması bana sıkıcı gelmeye başladı. Bunun zirve noktası ekran uyarlamaları için Captain America-Winter Soldiler ile Daredevil-Bullseye idi. Burada yine karakterin kendi yansımasını görmek, pek içimi açmadı. Her ne kadar kitaptaki Sahte Spider-Man, çizgi romanlardan gelen ve çizgi romanlarda da Sahte Spider-Man'likle Peter'ımızın başına bela açmış bir tip olsa da. Evet, çok sinirlenemiyor oluşumun en büyük nedeni bu.
Birkaç karakter dışında kitaptaki bütün karakterler Spider-Man'in kendi mitolojisinden gelmekte. Gerek Daily Bugle çalışanları gerek de Kingpin'in çalışanları.
Peter'ın neyi neden yaptığını kitabın başında yazar güzelce açıklamış. İlk yüz sayfada biraz bunu fazla vurguladığı için endişelenmiştim ama o sadece başlarına özel bir altını çizme merasimi. En azından az bilen insan bile Peter'ın neyi neden yaptığını güzelce anlıyor. MJ ile aralarındaki ilişki, kitapta sanırım en az keyif aldığım kısımlardı. Yazar sanki aynı muhabbeti biraz fazla uzatmış gibi geldi. Tam olarak bunu kötü bir şey olarak sayamam ama en az keyif aldığım yerlerden biriydi.
Bunların haricinde, kitapta beklediğimden daha az aksiyon vardı. Hiç yok değildi ama bir Spider-Man'in, özellikle aksiyonla dolup taşan bir oyunun kitabında daha fazla hareket beklerdim. Genel olarak bir araştırma ve soruşturma üzerinden ilerliyor kitap. Kötü adamlarla her sayfada kapışması mümkün olmaz ama biraz daha suçlu pataklasaydı güzel olurdu.
Suçluları pek pataklamasa da kitapta en güçlü ikinci silahını kullanıyor. O da çenesi. Spider-Man'in düşmanlarını bıktıracak ve sinir küplerine bindirtecek bir çenesi vardır. Burada o espri anlayışına oldukça yaklaşmış yazar. Hem kendi korkusunu bastırmak hem düşmanın dikkatini dağıtıp açık vermesini sağlamak için Peter sıkça esprilere başvurur. Sesli güldüğüm espri pek olmadı ama keyif verdiler.
Olmasını beklediğim ama pek karşılık bulamadığım bir öteki şey ise, kendi kendine konuşan Spider-Man. Varsa da yeteri kadar bulamadığım için unutmuş olmalıyım. Kitap, daha çok kafasının içindeki düşünceleri yazmış. Aslında Spider-Man kendi kendine sesli olarak konuşmayı çok tercih eden bir karakter. Bunun temeli aslında çizgi romanda okuyuculara bir şey anlatabilmek için karakteri konuşturmaktan geliyor ancak bu özellik karaktere yapıştı artık. Mesela filmlerde şu an yapay zekaya bağladılar işi, kendi kendine konuşmasının önüne geçmek için. Burada da yaşadıklarını sesli olarak kendi kendine konuşsa, onun ağzından da dinlemiş olurduk hikayeyi.
Son olarak da kapaktan bahsedeceğim. Kapağı hiç beğenmedim. Burada İthaki suçlu değil, kitabın orijinal kapağı da böyleymiş. Neden beğenmedim? Çünkü kitabın anlattığı zaman diliminde, Peter o kapaktaki kostümü daha yapmadı ki. Kitabı alan normal bir okur, kapakta gördüğü kostümü kitap içerisinde hayal edecek. Ancak kapaktaki o beyaz simgeli kostüm, oyunun ilk çeyreğinde karakterin yaptığı bir şey. Bence kapakta bu kostüm olmamalıydı. Black Widow: Daima Kızıl gibi karakteri tam görmesek daha iyi olurdu bence. Ancak yapacak bir şey yok. Böyle yapmışlar.
Genel olarak ortalama bir kitaptı. Bu kitabı kimlere tavsiye ederim? Spider-Man'in yeni filmlerindeki, Tom Holland'ın karakterini beğenenlerin bu kitaptaki Peter'ı da seveceğinden şüpheliyim. Şansınızı deneyebilirsiniz ama sevebileceğinizin garantisini veremem.
Spider-Man'in çizgi romanlarına göz attıysanız veya animasyonlarından birini izleyip sevdiyseniz, bu kitabı da sevebilme ihtimaliniz var. Ultimate Spider-Man animasyonunu burada biraz küme dışına çıkarabiliriz belki. Son yayınlanan animasyonu da. Spectacular Spider-Man ve öncesi diyelim biz.
Dost canlısı mahalle komşusu Spider-Man'in başımızdan eksik olmayacağı güzel günler dileğiyle. Kendinize iyi bakın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Marvel Mecmuası || Unpopular Opinion İçerir
No FicciónMecmua: Dergi Marvel'a dair yazmak istediklerimi yazacağım, kendime hiçbir sansür uygulamadan ortaya dökeceğim beyanları bir arada tutacak çatıya hoş geldiniz.