(30) Bizler Unutulduk.

192K 11.2K 13K
                                    

Etrafımız ağaçlar tarafından kuşatılmıştı ve aç bir halde burada kalmıştık. Evet, açtım çünkü dün, akşam yemeği bile yememiştim. Tabii, şu anda açlıktan daha önemli sorunlarımız vardı. Yaşamak gibi... Belki de bizi öldürdüğünde cesedimiz buradaki hayvanların öğle yemeği olacaktı. Kendimi bir hayvanın midesinde düşünmek bile beni ürpertiyordu. Özellikle o hayvan beni yutmadan önce sivri dişlerini bir yerlerime geçirecekti. Büyük bir lokma kopardıktan sonra yavaşça çiğneyip tadımı alacaktı. Beni sindirdiği aklıma geldikçe korkuyordum.

Acaba burada ne çeşit hayvanlar vardı? Sonuçta bir aslanın ara öğünü olmak da vardı kaderde, küçük bir kirpinin bir yıllık yiyecek stoğu olmak da vardı. Kirpiler etçil miydi? Ne önemi vardı ki? Sonuçta değişmeyen tek şey, benim hayvanlardan nefret etmemdi. Özellikle burada yemek konumundayken hepsinden daha çok nefret ediyordum.

Bizi kaçırdılar, tamam ama Çakalları niye kaçırıyorlar? Şimdi işin yoksa Fulya yılanıyla uğraş dur.

Fulya, "Onun istediği bu kız!" dedi. Eliyle beni göstererek diğerlerine bakıyordu. "Bu şeyden kurtulursak bizi rahat bırakır." İliklerime kadar titredim çünkü Fulya, bunları anlık bir öfkeyle söylemiyordu. Hayır, bu kızın gözlerinde gerçekten bana yönelik nefret ve öldürme isteği vardı.

Yaşamak için gerçekten beni öldürmeyi düşündüğünü görebiliyordum. Diğerleri her zamanki halimiz sandığı için onu ciddiye almıyorlardı ama ben şu anda ne gördüğümü iyi biliyordum. Ölümü gerçek anlamda hissettiği ilk anda bana saldıracağını görebiliyordum. Fulya ve ekibi burada bana çok büyük sorunlar çıkartabilirdi.

Harika! O öcü yetmedi, bir de bunlara karşı tetikte olmalıyım.

"Beni öldürecek güçte değilsin." Kimse neden bahsettiğimi anlamadı lakin Fulya çok iyi anlamıştı.

"Ben karmayım." Karşısında durarak korkusuz bakışlarımı ona çevirdim.

"Beni tek bir kategoriye koyarsan hayatının hatasını yaparsın. Sakarlığıma ve gevezeliğime aldanıp aptal olduğumu düşünme. Çünkü sana bir dâhi nasıl olunur, zevkle gösteririm. Yeri geldiğinde aptal olmasını da iyi bilirim, zeki olmasını da. Bazen benden korkağını bulamazsın, bazen ise benden cesuru olmaz. Evet, çok konuşurum ama susacağım yeri de iyi bilirim. Fazla mı yemek yiyorum? Ben üç gün boyunca hiç yemek yemediğim günleri bilirim. Beni hafife alırsan aptallık edersin çünkü ben, bugüne kadar gördüğün tüm insanların karmasıyım. Bencil de olabilirim, fedakâr da. Kurban da olabilirim, soğukkanlı bir katil de! Kısacası ben sen de olabilirim, Sedef de ama emin ol, Yankı olmamı istemezsin. Zorlarsan çok pis zorlarım, Fulya." Gözlerinin içine bakarak söylediklerime karşılık tek kelime etmemişti.

Onu şimdi uyarmamın sebebi aklını başına almasını istememden kaynaklanıyordu. Beni yanıltmayıp ilk fırsatta bana saldırırsa, işte o zaman kontrolümü kaybederim diye korkuyordum.

Ben iyi veya masum kız hiç olmadım ki! Ben tüm duyguları içinde taşıyan karmayım. Kim bana nasıl gelirse ona öyle giderim. İyi veya kötü olmam bana nasıl geldiklerine bağlı.

Kimse farkında değil ama benim karmam felaket bir şeydi.

Kim bana ne yaparsa karmam onu bulurdu.

"İkiniz de kesin şunu." Kuzey kolumdan tutarak beni ondan uzaklaştırdı. "Şu anda sizin kavganızdan daha büyük sorunlarımız var." Onunla aynı fikirde olduğum için uzatmadım.

Halil, "Şimdi ne yapacağız?" dedi.. Fulya'nın grubundaydı ama kimseyle konuşmaz, kendi halinde takılırdı.

"Birlik olmalıyız." Karşı gruptaki herkes bana bıkkın bakışlar atınca derin bir nefes aldım. "Bakın, biz de sizinle çalışmaya bayılmıyoruz ama şimdi duygularımız yerine aklımız ile hareket etmeliyiz. Öcü burada, belki de şu anda bizi izliyor. Eğer ayrılırsak hepimizi tek tek avlayacaktır." Evet, onlardan nefret ediyorum ama buradaki tek yetkili benim. O yüzden hepsini korumak lanet olsun ki bana düşüyor.

YARALASAR(Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin