Kendimi bildim bileli insanların düşüncelerini okurum. Kendimi bildim bileli derken 20 yıldır filan işte. Daha kimseye söyleyemedim bu durumu, inandırmak mesele değil mesele herkesten farklı olmak istemiyorum eğer bunu öğrenen kimse olmazsa farklı bir yanım kalmaz değil mi? Aslında harika bir şey gibi görünse de çok fazla canımı yaktı. Küçüklük aşkımın aslında benden değil de en yakın arkadaşım Leyla'dan hoşlandığını öğrendiğimde minicik kalbim kocaman olup bir an da parçalanmış gibi hissettim, ve evet çok canım yandı ama geçti. Çok denedim ama beceremedim bir türlü düşünceleri okumamayı. Şu an ise hiç arkadaşım yok insanların bu kadar sahtekar olduğunu gördükten sonra arkadaşa ihtiyaç duymak tamamen aptallık. Sandığınız gibi çalışkan birisi hiç değilimdir zaten alıştım öğretmenlerden cevapları onların kafalarından alıp kağıda dökmeyi. İyi kötü bir üniversite de fotoğrafçılık okuyorum. Fotoğraflar anı durduran tek şeylerdir. Annemi küçük yaşta kaybettiğimden dolayı anılarıma hep takılı kalan ve onları kaybetmemek için fotoğraflara sığınan birisi oldum çıktım. Fotoğrafımıza baktıkça sanki anılar canlanıyor ve ben anneme doğru koşarak elimdeki çiçekleri ona vermeye çalışıyorum. Ama hala çalışıyorum hala bir türlü o çiçekler anneme ulaşmadı. O kadar çok merak ediyorum ki annem de mi acaba benim gibiydi diye. Belki bana benzeyen birisiyle karşılaşırım umuduyla hep kalabalık sokaklar da dolaştım ama hep yalnızdım onca insanın içinde. Bu koca şehirde kimseye ihtiyaç duymadan kendi hayatımı düzene soktum. Göt kadar bir odam var ve sadece kıyafetlerim.Para da gözüm olsaydı aklımı kullanıp insanları bildiklerimle şaşırtıp bununla hayatımı harika yapabilirdim. Ama bana neler olduğuyla ilgili bir bilgiye ulaşmadan göze batamam. Hava şimdilik idare ederdi bende canım sıkılmışken bir kaç anı yakalasam zaman öldürebilirdim. Aynaya çıkmadan göz ucuyla baktım omuzlarıma değen kısa kızıl saçlarımla çekici göründüğümü inkar edemezdim açıkçası kırmızı rujumu da sürüp kapımı kilitledim. Hava aslında biraz rüzgarlıydı siyah ceketime iyice sarınıp sonbaharın sisli kokusunu içime çektim. Ne zaman doğru düzgün yürüyebildim ki zaten yine ayağım takıldı az daha düşecekken önüme doğru gelen bir çocuk elimden tutarak düşmemi engelledi. Hafif esen rüzgarla birlikte biraz uzun siyah saçları ve her kızın kıskanacağı cinsten uzun kirpikleri vardı. Buralara göre fazla yakışıklıydı küçük bir şehir daha önce görmemiştim buralarda, düşüncelerini de okumaya çalıştım ama beceremedim. İtiraf etmem gerek tuhaf bir çocuktu. Teşekkür edip yoluma döndüm.Ellerim cepte insanları dinlemeye değil kafamı dinleyebileceğim bir yere gittim. Biraz yukarıda kalıyordu ama olsun bu bacaklar tırmanmak için varmış gibi çıktım. La la land deki gibi bir bankım vardı. bana aitti burası gelen giden hiç olmamıştı daha önce.
Şu zamana kadar hiç kendi fotoğrafımı çekmemiştim. Kendimi beğenmediğimden değil de bu dünyaya bir hatıramı bırakmak istemediğimden. Aitlikmiş hissini bir türlü bulamadım. Belki aşık olursam her şey geçer diye düşündüm normal bir insan olurmuşum gibi geldi. Saçmalık ötesi bir fikirmiş. İlk ve son flörtüm onunla son buluşmamızda beni nasıl yatağa atacağının planını yapıyordu. O yüzden kendimi sadece yaşamaya verdim.Yaşamak, ölüden farksız şekilde yaşamak. Kendime ne olduğunu nasıl bu hale geldiğimi annemin neden öldüğünü çözersem işte o zaman ölmek bile umurumda olmayacaktı. Belki diyorsunuzdur nasıl böyle karamsar bir piçin teki oldun diye. Gel görün ki bu dünyada bana sevgiyi öğretecek sevgiyi göstereceğim kimse olmadı. İnsanların çırılçıplak halini bildiğimden kimse giremedi hayatıma. Beynim yanımdan geçen her insanla çalkalanıyor gibi.Tüm İstanbul ayağımın altında gibi uçmak istesem uçacakmışım gibi. Kolum kanadım yok tutunacak bir dalım dahi yok. Savrularak yaşıyorum tek bir amacım var bana ne olduğu, anneme ne olduğu. Babam alkolikti yani öyle hatırlıyorum.Odasında bulduğum eski fotoğraflara baktım da önceden öyle sevimli ve güzel bir gülüşü varmış ki. Sanırım o gülüşü de annemle birlikte toprağa gömdü. Her fotoğrafta yan yanalar, aşkı hiç bilmeyen bir insan bile bunun aşk olacağına yemin edebilirdi.Anneme olan benzerliğimden belki babam hiç sevemedi beni yüzüme bile bakamadı düzgünce. Bu dünyaya gelirken küçük değil onca yük omuzlarımda yıllarca yaşıyor gibiyim. Şimdi anlıyorsunuz değil mi beni? Anlaşamadıysak daha kendimi size anlatacağım çok zamanımız olacak elbet bir nokta da şey dersiniz; evet ya bu kız haklıymış.
hey o da ne birden birinin Lusnika dediğini duydum. Hayır sanılanın aksine kulağımla değil beynimin içinde gibiydi.Etrafa göz gezdirdim ama benden başkası olmadığına yemin edebilirdim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
LUSNİKA
FantastikDÜNYAMA HOŞGELDİNİZ! KAPAK İÇİN KUSURA BAKMAYIN KAPAĞA GÖRE DE YARGILAMAYIN LÜTFEN BEN HEP ÖYLE YAPARDIM AMAN DEYİM SİZ YAPMAYIN :)