Aylardan Eylül.Ve ben yine yazıyorum.Yazmak belki de hayatımda yaptığım en büyük eylem.Yazımın başında her ne kadar hayal kırıklığı, can sıkıntısı, keder olsa da son noktayı koyduğumda bir umut fidanı yeşeriyor gönlümde. Ve ben hemen o gölgeye sığınıyorum. Tıpkı şu an olduğu gibi...
Aylardan Eylül. Yani güz mevsimi. Gökyüzü bugün biraz hüzünlü. Bende bu hüzünlü günde yasladım sırtımı bir kavak ağacına. Yerlerde gazel... Yalın ayak gazellerin üstünde yürümek, o hışırtı sesini duymak o kadar güzel ki... Ellerimle toprağı avuçluyorum. O bir avuç kum tanesi akarken avuçlarımdan zamanı hatırlıyorum.Geçirdiğimiz zamanı. Daha dün gibiydi Haziran ve her yer yemyeşildi. Doğa artık uyanmıştı uykusundan. Şimdi ise o üç ay hemen geçmiş ve doğa uyandığı uykusuna tekrar hazırlık yapıyor.
İşte bir tane daha! Bir yaprak daha kavuştu Yar'ına... Ağaçlardan yaprak dökümünü gördükçe bir gün bizim de yaprak dökme zamanımız gelecek. Ve işte o zaman tabiattan bir farkımız olacak: Uyuyacağız. Ebedi olarak uyuyacağız. Gözlerimizi hiç açmamak üzere. Aslına bakarsan kapanan sadece dünyevi gözümüz olacak. Kalp gözümüz daima açık kalacak.
Aylardan Eylül.Yani güz mevsimi. Yani uyku mevsimi, yaprak dökümü... Ey Sonbahar!.. Aşkların mevsimi!.. Yer ile gök arasında farkın azalacağı mevsim!.. İnsanın bir et yığını olarak gerçek sahibine kavuştuğu, " Aşık'ın Maşuk'una " koştuğu mevsimsin sen! Sen Ağustos'un kavurucu sıcaklığıyla Ekim'in sert rüzgarları arasında kalansın! Sen Eylül'sün!
...
Ey Eylül! Sende bir başkadır " Aşk'ı " yaşamak! Sende bir başkadır " Maşuk'a " kavuşmak! Bir başkadır sende bir başka toprağa karışıp " Ebediyet'e " varmak!..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-Hislerin Armonisi-
De TodoBazen insan içinde yaşar hayatını. Hislerini, düşüncelerini dışarıya yansıtamaz. Hangi ırktan, hangi milletten olursa olsun dil bazen yetersiz kalır sözcüklerle kurallı bir cümle oluşturmaya. Söyleyemeyiz. Anlatamayız. Aktaramayız benliğimizi saranı...