...Züleyha için Yusuf'a ulaşmak bu denli kolay olsaydı; Züleyha aşkı tanımlayabilir miydi? Halbuki " AŞK " cümlelere sığabilecek kadar küçük ve önemsiz miydi?..
Züleyha Yusuf'a baktığında sadece bir et yığını görüyordu önceleri. O zamanlar bunun adını " AŞK " koymuştu kendince... O, Züleyha; gözlerine tutulmuştu gül yüzlü Yusuf'un... Gözlerine tutulmuştu da, gözlerine sevdalandığı adam kendisine yanan o gözlerde bulamıyordu sevdayı...
...Zaman geçti, her şeyini kaybetti Züleyha. Gençliğini, güzelliğini, ihtişamını ve bir zamanlar " SEVDAM " dediği adama bakan bir çift gözlerini...
Ama değerdi Yusuf için... Onun sevdası için... İşte o zaman küçücük yüreğinde bir " YANGIN " hissetti. Yanıyordu Züleyha. Ama gençliğindeki yangını gibi değil... Bir zamanlar Yusuf'u gören gözleri vardı. Şimdi ise EBEDİYETİ, BİR ve TEK olupta, SONU OLMAYAN SONSUZLUĞU, ALLAH'ını görüyordu görmeyen gözlerinde..
.
Secdeye kapandı ağlayarak... Tevbe etti, af diledi...
Yusuf'un (as.) vesilesiyle gözlerine kavuştu, gençliğine kavuştu güzel Züleyha... Ve yine tevbe etti... Varlığı bir olan RABB'ine sığındı...
...Ve " ALLAH " işte o zaman yıllar boyunca dilediği Muradı'ını verdi Züleyha'ya. YUSUF'u verdi... Ama bu sefer de O görmüyordu kendisine bakan gözleri... " Bir gönül de iki " AŞK " olur mu? İçimdeki " AŞK " öylesine kuvvetli ki orada Sana yer yok Ey Yusuf " mu demişti Züleyha?
Ve artık anladı Züleyha: HAMDI, PİŞTİ, YANDI...
Rabbim hepimize böyle bir Züleyha olup, Gerçek AŞK'ı bulmak nasip eylesin.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-Hislerin Armonisi-
De TodoBazen insan içinde yaşar hayatını. Hislerini, düşüncelerini dışarıya yansıtamaz. Hangi ırktan, hangi milletten olursa olsun dil bazen yetersiz kalır sözcüklerle kurallı bir cümle oluşturmaya. Söyleyemeyiz. Anlatamayız. Aktaramayız benliğimizi saranı...