Günah Part 2

76.5K 5.1K 1.6K
                                    

SİZİ SEVİYORUM İYİ OKUMALAR. 

🍷

2000 oy
700 yorum

"İsteklerimi de evlendikten sonra söylerim." İmalı imalı gülümseyince gözlerim fal taşı misali açıldı. "Ne isteyeceksin ki?" diye sordum belli belirsiz. Tırnaklarımı avuç içlerime olabildiğince bastırdım. Bu bilinçli yaptığım bir ley değildi. Strese sokmuştu beni.

"Ne isteyeceksin ki?" diye sordum belli belirsiz. Tırnaklarımı avuç içlerime olabildiğince bastırdım. Bu bilinçli yaptığım bir şey değildi. Strese sokmuştu beni.

"Yapamayacağın şeyler istemeyeceğim, korkma." Benim asıl korkum isteğinin evlendikten sonra olması kısmındaydı. Bakışlarından, cümleyi kurarken ki imasından her şeyi açık ediyordu.

"O zaman evlendikten sonra bakarım, makul şeyler mi istiyorsun, yoksa beni zora sokacak şeyler mi..." Şu an ikimizde neyden bahsettiğimizi biliyor fakat açık açık konuşmak yerine kapalı sözler halinde kuruyorduk cümlelerimizi.

"İlla ki zora sokar." dedi benim duyamayacağımı sandığı bir ses tonuyla.

"Duyuyorum." diye uyardım hemen. Yanaklarım umarım kızarmamıştır diye de düşünmeden edemedim. Elimi yelpaze misali kullanarak yüzüme hava gelmesini sağladım. "Burası çok sıcak oldu, içeri geçelim mi, diyecek başka bir şeyin yoksa?" Onun cevabını beklemeden ayağa kalkmıştım bile. Konu farklı yerlere gidiyordu ve az önce resmen beni uyarmıştı. Nikaha kadar akıllı duracaktık başka çaresi yoktu. Ben onun bahsettiği gibi, yolundan saptıran kişi, konumuna düşmek istemezdim.

Hepimizin inançları, dini, kulluk ettiği, inandığı bir yaratıcısı vardı elbet ama o bunlara daha çok bağlıydı. Günahı da sevabını da iyi bilirdi, bunca yıl kendini haramdan sakınırken ben onun harama sürüklemek istemezdim.

"Gidelim, saatte geç oldu. Yüzükler takılsın eğer rızan varsa." İki kez evlenme teklifi etmesine rağmen hala rızamın olup olmadığını teyit etmek istiyordu. Bu adam çok başkaydı, çok.

"Senin beni karın yapmaya rızan varsa benim de karın olmaya rızam var." dedim kararlılıkla. Sanki duymak hoşuna gitmişti, ben onu her istediğimi belirttiğimde yüzünde kocaman gülümsemesi yer alıyordu.

"Geçelim o zaman." Beraber odaya geçtik, odada yine pek sohbet dönmüyordu öyle ki sanki herkes gerginlikten, yüzükler takılsa da bitse de gitsek, havasındaydılar.

Ömer yerine geçtikten sonra bende ayakta durmak yerine boş olan, annesi ile Ömer'in yanına oturdum. Kaç saattir ayaktaydım, sizlerim ağrımıştı.

"Gençlerde geldiğine göre gelelim asıl meselem..." Ömer amcasının sözünü kesti.

"Amca müsaade edersen Mahur'u anam istesin." Aralarında esen soğuk rüzgarlar her ne sebepten oluşmuştu bilmiyordum fakat erkende de geçecek gibi durmuyordu. Amcasından bahsederken de birden yüzü birden en sert halini alıyor, onun sesini işitince duymaya tahammül dahi edemiyor gibiydi.

"Oğlum baban yok zaten aramızda, amcan baba yarısı sayılır. Bırak o istesin. Hem nerede görünmüş bir ananın kız istediği?" Geleneklerine bağlı yaşayan bir kadındı, belki bu durumdan o da memnun değildi ama ona da öyle öğretilmişti. Zaten hepimiz bize öğretilen köhne bilgilerin, adetlerin esiri değil miydik?

"Eğer sizin gönlünüz olursa benim için hiçbir mahsuru yok, Ülfet teyze." Pek gönlü yok gibiydi istemeye ama ben onay verdikten sonra istemeye istemeye söze başladı.

"İsmail Efendi, Allah'ın emri peygamberin kavli ile kızınız Mahur'u oğlumuz Ömer'e istiyoruz." İsmail amcanın gözü direkt benim üzerimde durdu.

AYKIŞLI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin