"Yalan söylüyorsun." dedi ve kollarımla sardığım boynunu benden uzaklaştırdı. "Yalvarıyorum, bana hiç bir zaman yalan söyleme."
"Sana yalan söylemiyorum, seni gerçekten çok seviyorum." Demek istedim ama diyemedim. Çünkü ona karşı arkadaşlık dışında bir şey hissetmiyordum. Sadece kendimi kandırıyordum. Belki de kendimi kandırdığımı sanıyordum.Hiç bir şey demeden öylece bekledim.
Bunu beklemiyordum. Peki neden kendini 'Yavuz' diye tanıtmıştı?
"Neden isminin Yavuz olduğunu söyledin?" mavi gözlerini yüzümde gezdirdi. Gözlerime takıldığında dudaklarını araladı.
"Aklıma gelen ilk isim o oldu. Salladım yani."
Tepki vermeden boynumu eğdim ve yere baktım. Hala ellerim iple bağlıydı. "Ellerimi çözmeyi düşünmüyor musun?" dedim yüzüne bakmadan.
"Tokat yemeye hazır değilim." kaşlarımı çattım. "Sana tokat atmayacağım Mert, çöz ellerimi." oturduğu yerden kalkıp sandalyenin arkasına geçti ve ellerimi çözdü.
Hayır anlamıyorum, gereksiz aksiyona ne gerek vardı ki? Kaçırıp beni korkutmasına ne gerek vardı?
"Gerçeği böyle öğrenmek hoşuma gitmedi." dedim bileklerimi ovarken. "Korktun mu?" dedi ve çenemden tutup yüzümü yüzüne çevirdi. "Seni kaçıran ben değildim, yardım istedim." anlamadığımı belli etmek için kaşlarımı çattım. "Kim kaçırdı peki? Seninle Oğuz'u kapıdan çıkarken görmüştüm. Bir de.. Alperen'i. Sahi, Alperen, Deniz ve Gökhan neredeler? Beni merak etmişlerdir." Aralıksız konuştuğum için parmağını dudağıma götürdü. "Bir nefes al." yerdeki şişeyi eline aldı ve bana uzattı. Ben suyu içerken o sorularımı yanıtlıyordu; "Poyraz yardım etti. Ayrıca Alperen, Deniz ve Gökhan şuanda Poyraz ve Oğuz'la birlikteler. Olanlardan sadece Deniz'in haberi var, merak etme."...
Şu son bir kaç ayda hayatımda nelerin değiştiğini düşündüm.
Saçma sapan bir şekilde Yavuz'la tanıştık. Evime geldi, annemle tanıştı, soframızda yemek yedi.Peki ya Sıla? Oğuz'u sevdi ama karşılığını alamadı. Ve gitti.
Gökhan ve Deniz'in gelmesiyle, artık hayalini kurduğumuz gibi aynı şehirde, aynı evde yaşamaya başladık.
Ve en önemlisi kendini Yavuz diye tanıtan Mert. Hemen hemen dört yıldır arkadaş olduğumuz ve iki yıldır beni seven Mert. Beni mutlu etmek için çabalayan, cesaret edip karşıma çıkan Mert.
Hayatımda çok şey değişiyordu, olumlu ya da olumsuz. Ve ben buna ayak uydurmalıydım. Bir şeylerin farkına varmalıydım.
...
"Neden hala buradayız?" dedim ve sandalyeden kalktım. "Bunaldım burada."
"Sahile gidelim mi? İstersen evine de bırakabilirim." yerdeki ceketini aldı ve silkeledi.
"Sahile gidelim." dediğimde kafasını salladı ve elini önüme uzattı. "Buyrun." önünden geçtim ve kapıdan çıktım.
...
Hava soğuktu. Kollarımı bedenime sardım ve ısınmak için ellerimi omuzlarıma sürttüm. "Üşüdün mü?" Mert'in yönelttiği soruyla kafamı ona çevirdim. "Biraz." ceketini çıkarttı ve omuzlarıma koydu.
"Oğuz'a ne diyeceğiz?" dedim denizi izlerken. "Hiç bir şey olmamış gibi davranmayacağız değil mi?" Düşünceli bakışlarını üzerimde hissettiğimde yüzümü ona döndürdüm. "Anlatmak istersen anlatalım," ceketin fermuarını çekti. "Benim yüzüme bakacağını sanmıyorum." başını ellerinin arasına aldı ve otururken hafif yere eğildi. "Başka bir planım vardı ama işi Deniz'le Gökhan bozdu."
Ne dediğini anlamıyordum. "Seni kaçırmak gibi bir niyetim yoktu yani."Ağzıma kilit çekmiş gibi davranıyor, hiç bir şey söylemiyordum. Oturduğum yerden kalkıp yürümeye başladım. Mert'in de arkamdan geldiğini biliyordum ama gelmesini istemiyordum. Eve gidip uyumak istiyordum.
Adımlarımı hızlandırdım ve evin önüne geldiğimde arkama dönüp Mert'e baktım. Ceketi çıkartıp ona doğru uzattım. "Teşekkürler."
Buruk bir gülümsemeyle bana baktı ve ceketi giyindi. "Hadi gir içeri, üşüme." başımı 'tamam' anlamında salladım ve kapıyı çaldım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
NİLYA | Texting
Teen FictionBaşlangıç Tarihi: 22.11.2018 Bitiş Tarihi: ... Yavuz: Yoruldum be kızım, Yavuz: Yorulduk. Yavuz: Sen de ben de. Yavuz: Hep başkalarının sorunlarını çözmek, Yavuz: Onları mutlu etmek Yavuz: Bizi yordu. Yavuz: Karşına çıktığımda, Yavuz: Tüm yor...