2.5

132 16 0
                                    

Benden hoşlanıyor muydu? Ya da beni seviyor muydu?
Aradan bir kaç ay geçmişti ve o benimle konuştukça benim bize olan ümidim daha çok artıyordu. İlk günden beri attığım mesajlara cevap veriyordu. Bana derdini anlatıyordu. Çok yakınında olduğumu bilse belki de bana karşı bu kadar rahat olamazdı. Her ne olursa olsun benim ona karşı hislerim belliydi: ona sırılsıklam aşıktım. Şuan onun karşısına çıkmam son zamanlarda olanlardan sonra onu daha çok yorabilirdi. Üzüntüsünü, sevincini anlatabileceği, kim olduğunu bilmediği, konuşurken rahat olabileceği biri varken ve o bu durumdan memnunken şuan Yavuz olarak yazmaya devam etmeliydim. Çünkü istediğim tek şey onun mutluluğuydu.

°°°

"Nil," duyduğum ses ve omzumda hissettiğim elle arkamı döndüm. "Hoca sana sesleniyor."

Tahir Hocanın sinirle bana baktığını ve tahta kalemini uzattığını gördüm. Tahtaya çıktım ve zorlandığım bir dersin, ayrıca nefret ettiğim, zor bir sorusunu çözmeye çalıştım. Ve çözemeden yerime oturdum. Fizikten nefret ediyordum.
Dün gece hiç uyumamıştım ve başım gereğinden fazla ağrıyordu. Başımı sıraya gömüp günün çabucak geçmesini bekledim.

...

"Nesi var?" Yavuz'un sesini duydum ama başımı kaldırmak yerine daha çok sıraya gömdüm. Kimseyle konuşmak istemiyordum. "Başı ağrıyor." duyduğum ses Mert'den ya da Oğuz'dan değil de başka birinden çıkmıştı. Poyraz'dı bu. Şaşkınlığımı gizleyemeden hızla kafamı kaldırdım.

"Sen?" bir Yavuz'a bir de Poyraz'a baktım. Birbirlerini yiyecekmiş gibiydiler. "Ne arıyorsun burada?"
Cevabını verirken gözlerini Yavuz'dan ayırmadı. "Artık ben de bu sınıftayım."
Bunu duyan kızlar arka sırada alkış tutarken ben şaşkınca olacakları bekliyordum.
Sınıf kapısında konuşmaları dinleyen Oğuz sıraya doğru yaklaştı "He bi sen eksiktin." dedi ve yanıma oturdu.
Kantinden geldiğini elindeki meyve suyuyla belli eden Mert de önümdeki sıraya oturdu. "Kızı bir rahat bırakın." Ortamdaki gerginliği bozmak için yerimden kalktım. Dört kişinin aynı anda sorduğu "Nereye?" sorusunu arkamı dönmeden cevapladım. "Tuvalete."

Sıcak yüzümü suyla kavuşturdum ve kendimi biraz daha rahatlamış hissettiğimde çıkmak için kapıya yöneldim. Çıkarken telefonum çaldı ve tekrar içeri girdim. Arayan Deniz'di.

"Efendim?"

"Bil bakalım ne oldu?!"

"Ne oldu?"

"Annemler ani kararla buraya geliyorlar. Taşınıyoruz!"

Gün içinde şaşıracak çok şey yaşıyordum. Duvara yaslandım ve mutluluktan çığlık atmamak için kendimi zor tuttum.

"Oha oha oha!"

"Yan binada dubleks daire varmış. Teyzem öğrenir öğrenmez annemi aradı. Babamla konuştu. O da dünden razı biliyorsun. Fiyat hakkında görüştüler teyzemle eniştem. Abi ciddi ciddi taşınıyoruz!"

"Şaka gibi!"

"Evet ya!"

Zil sesini duyunca doğruldum.

"Zil çaldı, sonra konuşuruz."

"Tamam."

Bu güzel haberden sonra sınıfa mutlu girdim. Gördüğüm manzara tekrar ve tekrar şaşırmama sebep oldu. Yavuz ve Poyraz öğretmenler masasında bilek güreşi yapıyor, kızlar Poyraz'ı erkekler de tam gaz Yavuz'u destekliyordu. Mert ve Oğuz kafasını sıraya koymuş uyuyordu. Bu saçma bilek güreşini izlememek için ben de yanlarına gittim ve gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım.

NİLYA | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin