RESİM= GECE
Karşımdaki kum torbasına bir yumruk daha attım. Bir yumruk daha atacakken Karemel'in havlamasıyla kum torbasına olan dikkatli bakışlarımı sesin geldiği yöne çevirdim. Karşımdaki iki değerliye doğru yürüyerek Karemel'i okşayıp güzel kahverengi ve beyaz tüylerine öpüçüklerimi bıraktım. Ondan ayrılıp Tuğberk'e sarıldım oda karşılık vererek sarıldı. Tuğberk babamda izin alıp ayda bir defa filan yanıma getiriyordu.
Kulağına yaklaşarak " Sen harika bir insansın " ondan kollarımı çekerek ayrıldım. Bana karşılık gülümseyerek " Sende öyle duygusal böcek " dedi. Duysal olduğum için bana duygusal böcek derdi. Ama sadece kendisinin demesine izin verirdi. O kadar iyi bir insandı ki beni mutlu etmrk için her şeyi yapıyordu. Sadece benim için de değil sevdiği, değer verdiği herkes için yapıyordu. Karamel'i kucağıma alarak başını okşadığımda Tuğberk bize bakarak " Hadi hazırlan sahilin oralara gideceğiz " dudağıma büzerek " Ama babam iz.. " sözümü keserek " O işi hallettim ben " gülümsedim ve yanığına usulca bir öpücük bıraktıktan sonra ona bakmış ağzımı açacakken ne diyeceğimi anlamış gibi " Bizimkilerle aşağıda bizi bekliyorlar, onların yanına gidiyorum. Hazırlanman için 10 dakikan var. " Benim bir şey dememi beklemeden merdivenlere doğru ilerledi. Arkasından şaşkınca baktım. " 10 dakikam mı? " bana dönmeden cevaplayarak " Doğru duymuşsun duygusal böcek " dedi ve gitti. Ne yani benim gibi biri 10 dakikada nasıl hazırlana bilirdi. Hızlıca odaya gidip dolabı açarak ne giyeceğime bakmaya başladım. Saatin geçtiğini anlatınca siyah pantalonumu ve kırmızı yün kazağımı giyerek ön kısmını pantalonun içine sokup salaş bıraktım. Hafif makyaj yaptım. Belimim yarısına kadar uzamış olan siyah saçlarımı yana ayırdım. Kırmızı bel bağlamalı çantamı taktıktan sonra Karmel'i yanıma alarak kapıya ilerledim. Salonda oturan Orhan' a " Ben Tuğberklerle dışardayım. İzin almış zaten senden " eliyle git yaparken soğuk ve itici ses tonuyla " Geç kalma " başımı tamam anlamıyla salladım. siyah botumu giyip evden çıktık. Bahçenin kapısının önünde duran Bora'nın arabasına ilerlerken Tuğberk bizi beklemekten sıkılmış bir duruyordu ki yanına vardığımızda iç çekerek " Sonunda gelebildiniz duygusal böcek " gülümseyerek ona baktım. Bora araya girerek " Atla hadi gamzeli kız " tekrar gülümseyerek gamzelerimin çıkmasını sağladım.
Bu konuya gelmişken söyleyeyim. Beni bilenler bana gamzeli kız derdi çünkü gamzelerim normal bir gamzeden çok farklıydı. Tıpkı belediye çukurunun özenle kazmış gibiydi. Sevmediklerime karşı gülerken ortaya çıkan bu belediyenin özenle kazımış gibi olan gazmelerimin içine gömüyordum onları adeta yada koyu kahverengi gözlerimle korkutucu ve acımasız bir bakışım yetiyordu.
Yarım saat sonra sahilin güzel olan bir yerine geçip oturduk. Bora elini kaldırarak " Bize ordan dört çay getirsene " diye göreyliye seslendi. Görevlide kafasını sallayarak " Hemen getiriyorum abi " Tuğberk simit almak için gitti yerden elinde dört simitle geri döndü. Bu soğuk havada sıcak çay ve taze simiti bir arada tercih ederim. Laf lafı açarak sonunda Orhun'a , getirdiği o yılan kadın ve kıza gelince ben susmayı tercih edip Karemel'e baktım ve telaşla içinde oturduğum yerden kalktım. Kalbimde fırtınalar kopuyodu sanki. Yanlızlığımı giderdiğim Karemel de benden uzaklamıştı. Yanlızlığım kat kat artarken etrafa bakmaya başladım. Diğerleri de durumu anlamış ayağa kalkmıştı. Benim Karemel'e ne kadar değer verdiğimi bildikleri için hepimiz dağılarak onu aramaya başladık. Gözlerim dolmaya başlayınca ağlamamak için kendimi tuttum. Ağlarsam güçlü olduğumu kanıtlayamazdım.
Sahilin park tarafında koşarak ona baktım ama yoktu. Etrafta onu görenler var mı diye sorarken birin bar tarafına gittiğini söyleyince oraya doğru hızlı adımlara yürürdüm. Bora'nın anlatığı kadar hiç iyi bir yer değildi. Ama gitmekten başka çarğrem yoktu, havada kararmaya başlıyordu. Bar kısmına geldiğimde onu birinin kucağında görünce sevinçle " Karamel " dedim. Beni gördüğüne sevinmişcesine havlamaya başladığında ona doğru adımlarken arkası bana dönük olan çocuk altına siyah pantolon ve üstüne gri kapşonlu sade sweatshirt vardı. Kafasınada kapşonu geçirdiği için onu göremiyordum. bana döndüğünde gözüme ilk mavi gözler çaprtı. Sert yüz hatları aç bir aslan gibi ürkütücüydü. Kapşonlu olduğu için saçlarını zar zor seçemesemde sonunda sarı renk olduğunu anladım. Masmavi gözleriyle beni süzüp Karamel'e doğru bakıp " Sonunda sahibin geldi köpek " diyip kafasına vurdu, güldü ama anında gümsemesi kalyboldu. Karamel'i yere bıraktı. Eğilip onu kucağıma aldım ve oturduğum yerden ona meydan okurcasına " Sakın bir daha ona donuma " bağırdım ve korkutucu bakışlarımdan birini sergiledim. Bir ana kaşlarını çattı ve sert yüzü daha da korkutucu bir hale geldi. " Bana sakın bir daha sesini yükseltmeye kalkma bedelini ödersin " Aramızdaki uzun mesafeyi iki adımla kapattı. Korksamda bunu belli etmeyerek güçlü bir sesle " Sen kim oluyorsun ki bedel ödetiyorsun " konuşmamın ardından Karemel'i zorla benden aldı.aya kalkmak için hamle yaptığımda arkamdakinin dizime vurmasıyla oturduğum yere geri düşmeme sebep oldu. Arkamdaki kişi sakin bir şekilde " Bunu ve daha kötülerini " sinsice kahkaha attı. Onun ardında gülme sesleri yükseldi ve böylece bir kaç kişi olduğunu anlasamnda bakmadım arkama. Bu hareket benim daha çok sinirli olmama sebep oldu. O kadar kötüydüm ki kılımı kıpırdatacak halim olmasa bile savaşmak zorundaydım. Tam kalkıp ona hamle yapacakken beni eliyle itmesiyle yere çarpacaktım ki yüzümün ayakkabı ile engellenmesiyle ayakkabını sahibine baktım. Tuğberk'le göz göze geldim. Yerden beni kaldırarak kafamı omzuna dayayıp sesizce ağladım. Bana sarılarak " Şşşt sakin ol biz burdayız. En iyi misin? " cevap vermeyerek başım salladım. " Hadi sen Karamel'i al Su'yun yanına git tamam mı burası bizde " başımı sallayıp ordan hızla uzaklaşarak Su'yun yanına geldik. Konuşmak için ağzını açtığında izin vermedem " Sen Karemel'i al arabaya git " o böyle olaylardan biraz korkardı. Arkamı dönğümde " Ben gelicem siz gidin " Olay yerine geri döndüğümde Bora çocuğu duvara yaslamış dövüyordu. Gözlerin Tuğberk'i ararken onu buldu. Mavi gözlü olan çocuğun yere yatırıp üstüne çıkmış ona yumruk atmıştı. Gözlerim bir anda korku ile doldu ve onlaeın yanına ilerlemeye başladım. Yanına gittiğimde yer değişmişlerdi ve Tuğberk beni fark ederek " Uzaklaş hemen " dedi ve mavi gözlü çocuk bir yumruk attı. Yine yer değiştirince Tuğberk bağırarak "arkana bak" birini benimle dövüşeceğini anladım ve arkamı döndüm. Bana yumruk atmak için uzanınca bende arkama eğildim ve uzattığı sağ elini sol elimle ittirerek kasına kafa attım. Kafam biraz acısa da bunu umursamadım. Çocuk yere düşünce Bora'ya baktığımda işi bitmişti. Tuğberk'lere doğru ilerledim. Mavi gözlü çocuk bir yumruk daha atacakken kolundan tutup onu tersten atarak yere düşmesini sağladım.yerden kalkmasına şaşırdım çünkü bunu kime yapsam kalkması biraz zaman alırdı ama o hemen kalkmışı. Demek ki güçlü biriydi. Gözlerini bana dikmişti " Bunun bedelini pis ödeyeceksin aptal şey " dudağındaki kanı eliyle temizledi. Tuğberk'te ardından " Bekliyoruz ne zaman istersen buyur gel " demesiyle birlikte kolumdan tutup arabaya doğru yöneldik.
Arabaya bindiğimiz de hala olayın etkisindeydim nedense. Kafam da bir sürü şeyler oluşmuştu. Bora'nın öfkeli bir şekilde seslenmesiyle düşüncelerimde ayrıldım. " Gamzeli sen nasıl bu hale düştün, neden onlara hadlerini bildirmedin ya biz yetişemeseydik neler olurdu tahmin edemiyordum. " Bende ona bağırarak " Napabilirim Bora birden güçsüz düştüm daha fazla üstüme gelmeyin artık yeter " gözlerim bulanıklaştığında gözümü kapatmamla gözümden yaş gelmesi bir oldu. Gözümü sildim ve sustum sadece. Olayın karışmaması için Su araya girerek " konuyu kapatalım yoksa sonu iyi değil hem eve eldik zaten" camdan baktığımda haklı olduğunu anladım. İkimizde birbirimizden özür diledikten sonra vedalaştık.
Evin önüne geldiğimde kapıda beni bekleyen yılan kadını görünce göz devirmeme sebep oldu. Her zaman ki gibi kötü bakışları üzerimde olsa bunu umursamadım. Yanına vardığımda beni kibirli bir şekilde süzüyordu. Bağırarak " Neden bu kadar geç kaldın "dedi. Bense ona karşılık " Sana açıklama yapmak zorunda değilim. Sen kimsin ki sana açıklama yapacağım"diyerek karşılık verdim. Kolumdan sertçe tutarak beni içeri itti. İtmesiyle yere düşmem bir oldu ve neye uğradığımı şaşırdım. O kadar çağresiz ve yanlızdım ki babam bile bana sahip çıkmıyordu. Hayattan o kadar soğumuştum kine yapacağımı dahi bilmiyordum. Baban salona sinirli girmesiyle gözleri bizi bulması bir oldu. " Ne oluyor bur da " sinirle söylenmesi şaşırtmıyordu beni. Şimdi bana kötü davranan kadın babamın yanında masum ayağına yatması benim sinirlenmemi sağlamıştı. Ama masum değilde bunlar sadece kafasında kurguladığı oyunun bir parçasıydı. " Her şey yolunda tatlım takılıp düştü sadece " onun bu oyunlarına sürekli inanıyordu. Birgün çok pişman olacaktı ama o zamanda iş işten geçmiş olacaktı. Düştüğüm yerden kalkarak odama gittim ve kapıyı serçe kapattım. Üzerimdekileri değiştirerek uykunun kollarına hapsoldum

ŞİMDİ OKUDUĞUN
OKYANUS MAVİSİ
Teen FictionGece'nin mutsuzluğu ve acısı o doğduğu gün başlamıştı. Her şey güzel ilerlerken hep bir yerden yıkılıyordu mutluluğu peki bu kimin hatasıydı? Hiç görmediği o şahısın mı, babası mı yoksa üvey annesi ve üvey kardeşinin mi bunu oda bilmiyordu. Tek bil...