4. Bölüm

50 25 15
                                    

VİDEO=RÜZGAR

Telefonumu çıkarıp rehberden Su'yu bulup onu aradım.uzun bir çalışın ardından telefonunu açtı. " Efendim gamzeli " " Spordan çıktım eve geçiyorumda müasitsen yanıma uğrasana " " Kötü birşey yok değil mi " "hayır yok sadece atmam gerenler  var " elimdeki parayı adama uzatarak taksiden indim. " Tamam birazdan orda olurum "  konuşmayı sonlandırdıktan sonra bahçeden içeri girdim.  görevli Semih Amca'nın çiceklere bakarken ona selam vermek adına seslendim. " Kolay gelsin Semih Amca " güler yüzüyle bana döndü. " Teşekkürler kızım spordan mı yine " başımla onu onaylarken " sen napıyorsun " eliyle papatyaları gösterek " senin en sevdiğin çiçekleri ektim. Çocukken çok severdin. "  elimle topraklı elini tutarak " Papatyalar her yaşta sevilir " yumuşak yamağından nazikçe öptüm. " içeri geçsem iyi olur"  evin kapısını açarken ayakkabılarımı çıkarıp vestiyere koydum. Birine görünmeden odama indim. Dolaptan kıyafetlerimi alarak banyoya girdim. Yorgun bedenim ılık suyla kendine geldi. Banyoda bütün işlerimi hallederken saçlarıma iyice kuruttum düzleştirmek için. Saçlarım kabardığı için düzleştirmem gerekiyordu. Hava soğuk olmasa kurutmazdım ama soğuktu. Banyodan çıktığımda iki meraklı kahverengi gözler bana bakıyordu. " Ne ara gelsin " yatağımdan kalkıpyanıma geldi. " Konu bu mu şimdi apar topar beni çağırdın Noldu? " kolundan tutarak  "Gel Karamel'in odasına gidelim orda anlatırım " Su kolumdan çekiştirerek odaya  götürdüm. " Anlatacak mısın artık" bıkkınlıkla " İzin verirsen anlatacam " susunca konuya girip ne var ne yok hepsini anlattım. 

             Son cümlemin ardından kahverengi gözlerden ateş çıkıyordu sanki "  Gece herşey bu kadar basit mi yaa... bide öyle güzel anlatıyorsun ki...  Bora'yla bile bu çocu kyüzünden tartıştın sen aaa pardon senin demenle okyanus mavisi " sinirle solurken beni hayal kırıklığıyla baş başa bırakmıştı. Bazen istediğimiz hiçbir şey olmaz! Ne desem ne yapsam hiç bilmiyordum. Ne aile hayatı nede aşk hayatında işim rast gitmiyordu. Hep bir kırıklık, hep acı, hüzün, mutsuzluk. Aslında aşk mı demek bilmiyorum ama onu çeken bir şey vardı bende. O da benden etkilenmişmiydi veya hakkımda ne düşünüyordu. Belkide ben boşuna umutlanıyordum ama bir gerçek vardı. O kötü kalpli biriydi ama kötü biri olsaydı bugünde kötü davranırdı. Neyse ne hiç tanımadığım birini neden hayal kuruyordum. Dana onu tanımıyordum bile sadece ismini biliyordum. Off okyanus mavisi nesin sen. Kafam alak bulak olmuştu, bir senin gizemin eksikti. " Bak yine dalıp gidiyosun gamzeli " Su'yun dürtmesiyle ona döndüm. " Haklısın sürekli dalıyorum ve bunun için bir şeyler yapman gerekiyor " kafasını sallarken "  Katılıyorum " dedi ve bana sarıldı. Bende ona karşılık verirken konuştum. " Bu konu ikimizin arasına da kalsın olur mu Su " beden ayrılarak  " Ne yani onlardan gizli iş mi yapacağız " umutsuzca başımı salladım. Mavini içinde boğuluyordum. Beni fark eden yoktu. "  Kızım sen kafayımı yedin dahi bizden önce birisi söylerse çok kötü olur bunu biliyorsun değil mi"  evet biliyordum yüzüme bile bakmazlardı. Ne zaman söylesem aynısı olacaktı konuşmacaklardı. Onlar ne kadar geç öğrenirse dosluğumuz o kadar uzun sürecekti. Aşk işte bu kiminle nerede olacağı belli olmaz. " evet biliyorum ve onları kaybetmek istemiyorum. " gözlerim dolduğunda ağlamamak için kendimi zor tuttum. " Seni üzmek istememiştim. Sadece başıan birşey gelmesinden korkuyorum. " tebessümle ona bakarak  " Biliyorum" derken ona sarıldım. Sıkıca bana sarıldı " epey geç oldu gitsem iyi olacak "  gülerken gamzemin çıkmasına izin verdim. " Teşekkür ederim geldiğin için. " kollarını bana dolarken " sana kızdım ama senin iyiliğin için ben hep yanındayım" dedi. Ayrılıp dışarı çıktı. Bense telefondan müzik açıp düşündüm her zamanki gibi.

Gözlerime vuran ışıkla uykumdan ayrıldım kalktığımda sallanan saldalyedeydim ve kulağımda kulaklık  vardı, dün uyuyakalmış olmalıydım. Kalkmak için doğrulduğumda uyuşmuş olan belim ağrısada aldırış etmeden odama geçtim. Dolaptan okul kıyafetimi alıp giydim sonrada çantamı koluma takarak odadan çıktım. Kapıyı açtığımda babamın salondan gelen sesi durmama neden oldu " Nereye gidiyorsun tek başına " gözlerimi belerterek " hatırlıyorsan gitmem gereken bir okulum var  yoksa unuttun mu " okuduğu gazetesini çekerek sonunda benimle göz temasında bulunabildi.  "Saçma sapan konuşup beni sinir etme kardeşinle beraber gidiyorsun " gözlerini kaçırarak gazetesini okumaya devam etti. Ben oflayarak " O benim kardeşim filan değil " dedim inat edercesine  okuduğu gazeteden gözlerini ayırdı ve bana baktı. Birgün için de iki defa hayret.  "Gece kelimelerine dikkat et ve geç otur arabada kardeşini bekle. Benim tepemin tasını attırma " göz devirerek " Ne zaman tepenin tası atmıyorki " gazeteyi hızla masaya bırakarak bağırdı. " Geceee! Git şu arabaya bin " bana emir verilmesinden nefret ediyordum. O emir verince bende sesimi yükseltim " bana emir vermeyi ve bağırmayı kes" bir şey demesine izin vermeden evden çıktım. Arabaya binip kapısını çarptım. Şöför aynadan baktığında " Deniz'i bekle" kapı açıldığında bir adet ezik belirdi.  Siyah kısa saçlarına maşa yapmıştı. Okul kıyafetini giymiş üstüne de pullu mullu ceket giymişti sanki partiye gidiyor  " O üzerindekini çıkar yasak " şöfore dönerek " Şarkı açsana" cümlemi sonlandırdım. Başını sallayarak radyodan müzik açtı. En sevdiğim şarkılardan biri olan şehinşah - Karma şarkısına kendimi kaptırırken şarkının içine etti. " başka şarkı açın ben böyle şeyler dinlemiyorum"  kolunda sıkıca tutup " Sevmiyorsan kapa çeneni otur oturduğun yerde " samimi olmayan bir gülüşle ona baktım. Kolunu çekerek sustu. Beni sinir etmekten başka bir işe yaradığı yoktu aptal şey.

OKYANUS MAVİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin