RESİM = RÜZGAR GÜRSOY
Odaya sızan güneş sayesinde uykumdan ayrıldım. Banyoya geçerek yüzümü yıkadım. Odaya döndüğümde Su hala uyuyordu. Onu uyandırmak istemesem de becburen kaldırdım. Su kendine gelmek için banyoya giderken bende hazırlanmaya başladım. Kısa bir zamanda Su'da gelerek hazırlanmaya devam ettik. Son olarak hafif bir makyaj yaptım ve evden çıktık. Arabada giderken akşamki sohbeti devam ettirmek adına okula gelene kadar hiç susmadık.
Okulun önüne geldiğimizde arabadan inerek okula girdik. Oyalanmadan sınıfa vardığımızda bizimkilerin gelmediğini fark ettik. Sıraya çantamı bırakırken soru yönelttim. "
Dışarı çıkalım mı?" başıyla beni onaylarken çantasını bıraktı. Sınıftan ayrılırken tekrar konuşmaya devam ettik. Merdivenlerden inerken karşılaştığım manzara beni yıkmış gibi oldu. Su'ya baktığımda bak gördün mü ben sana demiştim der gibisinden kaç göz işaretleri yaptı. Haklıydı. Bankın birinde kendisi Deniz ve sarışın yakın kankası vardı. Benimle göz göze geldiğinde ilk yaptığı beni baştan aşağı süzmek ve sonrasında göz kırpmak olmuştu yüzsüz gibi. Göz devirerek önümdeki saçlarımı havalı bir şekilde arkaya atarak her zamanki yerimize oturdum.Bir kaç dakikanın sonunda bizimkilerin konuştuğu çocuklar yanımıza geldi. Fırsat bularak Su'ya göz kırptım. Başını olumsuzca sallarken eliyle yüzünü kapattı. " Gamzeli kız Tuğberk ve Bora geldi mi? " telaşlı çıkan sesi benide tedirgin etmişti. " Hayır gelmediler, ama gelirler şimdi birşey mi oldu " inandırıcı olmayan bir şekilde " Sorun yok ya " elimle boş yeri göstererek " Oturun isterseniz" başını sallarken boş yer oturdu biraz sohbet ettikten sonra ayağa kalkmam masadakilerin dikkatini çekmişti. " Kahve almaya gidiyorum isteyen var mı?" sadece Su isteği için ikimize alacaktım. Onların yanından ayrılarak okul binasına tekrar girdim.
Kahve sırasını sabırsızlıkla beklerken sonunda sıra bana geldi. İki kahve aldım ve oradan ayrılmak adına arkamı dönerken birine çarpmam sonucu iki kahvede üstüme dökülünce acısında çığlık attım. Tşörtü bedenimden uzak tutmaya çalışırken neye uğradığımı şaşırmıştım. " Kör müsün sen biraz dikkatli olsana senin yüzünden üstüm başım kahve oldu." Sinirle solurken mavileri görmem daha da sinirlendirdi. " Dikkatli olması gereken biri varsa oda sensin, kahvelere baktığın kadar önüne de baksaydın bunların hiçbiri başına gelmezdi." Sevimsiz bir gülücük sergiledim "Pardon canım ya gereksizleri görmezden geliyorum." " Fazla oluyorsun artık" " Burda fazlalık yapan sensin ben hep burdaydım." Birbirimize meydan okurken müdürün sesi bunu durdurdu. " Siz ikiniz derhal odama" dedi ve gözden kayboldu. Vereceği cezayı düşünürken ikimizde yürümeye koyulduk. Biri kolumdan tutup " işin bitince yanımıza gel hatun" sesin sahibini bildiğim için kafamı salladım.
Müdürün kapısını açarken Rüzgar arkamda duruyordu. " Girebilirmiyiz hocam? " " Giiiir " sesinden de belli olduğu gibi oldukça sinirliydi. Titiz biri olduğu için sinirlenmesi normaldi. Arkası bize dönük " Kantin katını temizliyorsunuz " dedi. Gözlerimi büyütürken itiraz edercesine söylendim. " Ama hoc..." " Cezanızın iki katına çıkmasını istemiyorsanız çıkın " ben kafamı sallarken rüzgarın sert yüz hatları gerilmişti. Odadan dışarı çıktığımızda ters yöne gittiğini fark ettim. " Yanlız kantin yolu bu tarafta " " Temizlik yapacağımı filan mi düşünüyorsun " " Evet, malum bana çarptın ve kirli kirli geziyorum. o yüzden düş önüme" cevap verceği sırada müdür kapıya çıktı. " Siz hala burda mısınız? " ikinizde cevap vermezken hocada benim gibi Rüzgar'a aynıları söyleyip odasına geri döndü.
Kantinde ikimizden başka hiçkimse yoktu. Temizlik odasına girip malzemeleri aldım. Viladayı ona uzatarak " Başla" boş boş elimdekine bakıp yanımdan ayrıldı. İçimden sinirle sayıklarken duvara tekme attım. Bunun bir faydası olmadığı için işe masaları silmekle başladım. Son masayı silerken içeri girdi ve karşıma oturdu. Elimdeki tişörtü yüzüme attı " Al giy şunu " attığı tişörtü sinirle sıkarak masaya fırlattım. " Gerek yok" "Bu halde dolaşma giy " " Bana emir verme "attığım tişörtü tekrar bana uzattı " Giyer misin şunu gamzeli kız " " Giymem " " Benin giydirmemi istemiyorsan giy " dediğine karşı kaşlarımı çattım. " Öyle birşey yapmaya cesaretin yetmez " "O kadar emin konuşma " ayağa kalktığında onu izledim. Yanıma geldiğinde durdu. "Son kez söylüyorum giy gamzeli kız "sinirle masadaki tişörtü alıp lavaboya geçtim ve üzerimi değiştirdim. Atlet sayesinde kahvenin döküldüğü yer biraz kızarmıştı. Tişört maviydi tıpkı gözleri gibi ama onunki kadar güzel tona sahip değildi. Aynadan son kez kendime bakıp dışarı çıktım. İçeri geri döndüğümde benden başka kimse yoktu. Bende yerleri sinirli ve söylenerek silmeye başlamıştım. Kısa bir süre sonra ayağım kaydı ve yere düştüm. Refleks olarak bağırdım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
OKYANUS MAVİSİ
Teen FictionGece'nin mutsuzluğu ve acısı o doğduğu gün başlamıştı. Her şey güzel ilerlerken hep bir yerden yıkılıyordu mutluluğu peki bu kimin hatasıydı? Hiç görmediği o şahısın mı, babası mı yoksa üvey annesi ve üvey kardeşinin mi bunu oda bilmiyordu. Tek bil...