RESİM=TUĞBERKAlarmın rahatsız edici sesi yüzünden güzel uykumdan ayrılmak zorunda kaldım. Telefona uzanıp saate göz attım. Erken kalktığımdan dolayı sinirlenirken sinirimi sanki dolaptan alıyormuş gibi sertçe açtım ve içinden okul kıyafetimi alıp banyoya geçtim. Duşun etkisiyle biraz rahatladım ve kıyafetimi giydim. Hafif makyaj yaptıktan sonra saçımın kabarmaması için ördüm. Okul çantamı alarak bu lanet evden uzaklaştım. Durağa vardığımda boş olan bekleme yerine geçip dolmuşu bekledim. Beş dakika ardından beyaz araba karşımda durduğunda kim olduğunu anlamaya çalıştım. En sonunda arabanın kime ait olduğunu anlayıp yanına adımladım. Arabanın kapısı açıldığında arabaya bindim. Turuncu saçlarına güzel şekil vermiş ve her zamanki gibi şıktı teyzem. " Okuldan mı kaçıyorsun sen " gülerek söylediği cümleye bende güldüm. " hayır tabikide dolmuş bekliyorum. " dediğimi anlamaya çalışarak şaşırdı. " Dolmuş mu "kaşlarını çatarak " Biraz konuşsak iyi olacak teyzecim uzun zamandır ilgilenemedim seninle " zamanım olduğu için onu kırmadım. Şaşkınlığını ciddilikle örttü. " Konuşmayalı neler oluyor Gece " artık ondan bir şeyleri saklayamazdım. Derin bir nefes alarak yaşadığım herşeyi anlattım. Son cümlelerimi tamamlarken gözümden bir damla yaş akmasını engelleyemedim. Teyzem bana sarılarak bana huzur verdi. Tam o sırada telefonum çaldığı için benden ayrıldı. Arayana babamdı. " Aç ve hopörlere al gereken yerde ben konuşmaya dahil olurum." Onaylayarak telefonumu açtım. Efendim dedeme izin vermeden bağırarak konuşmaya başladı. " Nerdesin sen ne hatlar yiyorsun" teyzem benim konuşmamı engelleyerek söze girdi. " Orhancım ben Burcu, Gece'yi ben aldım evden " babam buna biraz şaşırmıştı çünkü teyzemi beklemiyordu. Bozuntuya vermeyerek sesini alçaltı. " Merhaba Burcu, keşke haber verseydiniz " " Rahatsız etmek istemedim sizi." konuşmaları şöyle devam etti.
- Tamam geç kalmasın akşam
+ Orhancım Kayla olduğu için zorlanıyorum. Bilmediğim birinede güvenemem senin anlayacağın Gece bir haftalığına bizde kalabilir mi ?
Ben teyzeme şaşkınca bakmakla yetindim. Çünkü böyle demesini beklememiştim. Babamda beklememiş olacakki bir şey diyemedi. Daha sonra istemeyerek onay verdi. Telefonu bana uzattı " Al bakalım " gülümseyerek telefonu aldım ve ona sarıldım. " Seni seviyorum. Çünkü hak ediyorsun " bana tebessüm ederek " Sende, haa sizinkleri bize ağır akşam" başımla onu onayladım. Yol boyunca sohbet etmekten başka bir şey yapmadık.
Okulun önüne geldiğimizde vedalaşıp arabadan indim. Okuldan içeri girerken birinin duygusal böcek demesi beni sinirlendirdi çünkü bunu diyen kişi Tuğberk değildi Deniz'di. Arkama dönerek yüz yüze geldik " Bana bak ezik sabrımı zorlama sonra keşkeler içinde boğulursun" mal mal sırıtmaya devam ederken konuştu " Tamam ablacım afedersin ağzımdan kaçtı. " sinirlerimi zorlamaktan zevk alıyordu ama kendi canın yanacağından bi haberdi. Bir adım atıp aramızdaki mesafeyi kattım. Sol kolunu elimden geldiğince sıkarak canın yanmasını sağladım. Kısık ama bizi izleyenlerin duyabileceği ses tonunda çığlık attı. " Sana benimle uğraşmaman gerektiğini kaç defa söylemem gerekiyor ezik " benden kurtulmaya çalışarak itmeye başlaması hiçbirşeyi değiştirmedi. " Bırak beni " bana emir verdiği sırada kolumda bir el hissettim, kolun sahibine bağırmak için arkamı döndüğümde Bora ile karşılaştım " Bırak kolumu Bora " sert çıkışmama rağmen bırakmadı. Başkası olsa bırakırdı. Deniz'in kolu bırakarak " Kendi denginle uğraş ve bana sakın bir daha emir vermeye kalma " Deniz yanımızdan ayrılırken bizi izleyenlerde dağıldı. Tuğber elini omzuma atarak " Sakin ol şampiyon " demesi istemsizce tebessüm etmeme neden oldu. Sınıfın yolunu tutarak yürümeye başladık. Yerime otururken teyzemin bizi yemeğe çağırdığını söyledim. Su herkesten önce sevincini hareketleriyle göstermişti. Dersimiz matematikti ve en nefret ediyordum. Oflayarak zilin çalmasını beklerken zil çaldı. Su elindeki kalemi bırarak bir kaç şey söylenmesi yorulduğunu belli etti. Ona gülerek karşılık verirken arkamı döndüm. İkiside uyuyordu onları uyandırmak için telefondan son ses rasgele müzik açtım ve kulaklarının dibine koyduğumda korudan sıçrayarak uyandılar. Bu hallerine kahka attım Su da bana eşlik ettiğinde sinirlendiler. Tuğbek uykulu uykulu bize bakarken " Şunlara bak ya pis pis gülüyorlar birde "omuz atarak söylendim " Eee tamam o zaman bende size anlatmam. Gel Su ben sana dışarda anlatırım " Bora uykusundan ayılmaya çalışarak kaşlarını çattı. " Neyi anlatmıyorsun bize " onları tınlamıyormuş gibi yaparak daha çok sinirlendirdim. " Yok siz uyuyun canım " " Güzelliiik ! " daha çok sinirlendirmeden sadece sabahki olayı anlattım. Su her zamanki gibi soru sordu " Bunu neden şimdi istiyorki Kayla doğalı neredeyse 2 ay oldu " sorusuna cevap veremezken akşamki olaylar aklıma gelmesi gözlerimi dolarak eni ele vermeden eski halime döndüm. " Neyin var duygusal böcek " Bir şey yook" inanmalarını umdum. "Gözlerin niye doldu o zaman " inat ederek karşı çıktım " Hayır dolmadı." Bora araya girdi. inanmadığını belli ederek konuştu " Gamzeli hatun doğruyu söyleyecek misin ? " " Babamla tartıştık hepsi bu " zil çalınca konuyu kapatmak için onu bahane ettim "Zil çaldı hoca gelir şimdi konuşuruz sonra " dedim ve önüme döndüm. Bora arkadan bana yaklaşıp kulağıma fısıldadı. " Kaçamayacağını biliyorsun değil mi güzelim"diyeceğini söyledi ve tekrar yerine oturdu. Onlara bu konuyu bahsetmek istemiyordum çünkü benim için herşeyi yaparlardı ve onların benim yüzümden canlarının yanmalarını istemiyordum.
Zil sesini duymamla çantamı toplamam bir oldu. Bizimkilerle arabanın önüne kadar konuşarak gelmiştik. Arabaya yerleşirken konuşan ben oldum. " Aaa unutmadan söyleyeyim ilk önce eve uğrayıp eşyalarımı almam gerekiyor " Tuğberk aynadan bana bakarak kafasıla beni onayladı. " Yanlız eli boş gitmek olmaz ayıp olur " Su'yun bu inceliğine karşı yüz ifademe gerçek olmayan kızgın halimi sergilerken " Saçmalama Su ne gerek var hediyeye hediye için çağımadı sizi " bora konuşmamızı bölerek araya girdi. " Güzellik haklı eli boş gidilmez " beni dinlemecekleri bildiğimden sustum. Evin önüne geldiğimizde eşylarımı almak için Su ve ben arabandan inip eve girdik. Oylanmadan odama geçip çantaya bir kaç eşyalarımı koyduk. İşimizi bitirdiğimizde hizmetçimiz Derin abla ile vedalaşıp koca villadan kısa bir süre de olsa ayrılmak için çıktığımda güzel ve huzurlu bir nefes aldım.
Hep beraber AVM'den bir kaç eşya aldık. Yürümeye koyulduğumuzda her zamanki sakarlığımla birine çarpmıştım kafamı kaldırdığımda okyanus mavilerin sahibi olan Rüzgar'ı fark ettim. İçimde fırtınalar esiyordu adeta, bunu belli etmeyerek çıkıştım " Dikkat et" sert yüz hatlarını daha da sertleştirerek kaşlarını çattı " Dikkatli olması gereken sensin biraz o kafanı kaldırda etrafta neler oluyor bir bak " " Etrafa bakıyorumda ne yazık ki gözüm gereksiz olanları görmüyor. Şimdi izin verirsen yoluma bakacağım " her defasında aynı şeyleri yaşıyorduk günlük rutin haline gelmişti. Neder her defasında sen ? Karşılaşmak zorundamıydık ve ben huyunu suyunu bilmediğim seni her gördüğümde neden heycanlanıyordum. Düşüncüleri dağıtan onun sesi oldu. " Göz doktoruna görünmeye ne dersin " " Sende beyin cerrahına görünmeyi denesen " sinirleri yerinden hoplattığım halinden belliydi. Bana yakalaşacağı sırada onun kadar karizmatik olan çocuk onu tutarak durdu. " Bırak şunları başımıza birde bunları sarma abi " Rüzgar yanındakinden ayrıldı ve yanımızdan ilerleyip AVM'YE girdiler ve bizde arabaya yöneldik. Tuğberk radyodan O, YE şarkısını açtı. Uzun zamandır pop dinlemeyeli baya olmuştu. Nedense çok keyifliydim. Şarkıya herkes gibi seslice eşlik ediyordum.
Zaman çok çabuk geçmiş ve teyzemin evinin önüne gelmiştik. Bagajdan herkes eşya alınca apartmanın asonsörüne bindik. 4 katta geldiğimizde kapı açıldı. Bizi içeri girerken teyzem sabırsızca " Hadi çocuklar yemekler soğumadan oturalım" demesi hepimizin yüzünü güldürmüştü. Kayla'yı ve kocası Alperen abiyi sorduğumda Kayla'yı uyutmaya gittiğini söylerken Alperen abi içeri girdi. Onunla da selamlaştıktan sonra yemeklerle dolu olan masaya oturup sohbet ederek yemeğe başldık. Ben yemek yerken konuşmayı hep sevmediğimden arada onları dinlediğimi belli ederek gülümsüyordum. Yemeğin ardından uzunca oturup güldük, eğlendik. Saat geç onunca bizimkiler eve gitmek için yanımızdan ayrıldı. Telefonumla uğraşırken instagramdan istek geldi atan kişinin hesabına girdiğimde şok olmama neden olan okyanus mavileri gördüm. Emin olmak için hesaba göz gezdir ve oydu Rüzgar Gürsoy yazıyordu. Hesabımı nerden bulup istek atmıştı ve niye atmıştı. Kafasının estiği gibi davranması beni deli ediyordu. Teyzemlerin yanından balkona Su'yu aramak için çıktım. " Bana istek attı " şaşkınca soruma cevap verdi " Anlamadım. Kim istek attı" bundan sonra konuşmamız şu şekil devam etti.
- Rüzgar attı
+ Of gamzeli yine mi Rüzgar, daha bugün kavga ettiniz. Şimdi istek attı niye seviniyorsun.
- Bilmiyorum sürekli kafamı karıştırıyor
+ Gamzeli ne yapıyorsan bizimkilerle arını bozmadan yap
- En son isteyeceğim hatta hiç istemeyeceğim tek şey sizi kaybetmek
+ Aşkını dostluğuna zarar vermeden sev
- Ben ona aşık değilim
+ Ne bu hareketlerin o zaman
- Bilmiyorum
+ Netse sen iyice düşün şimdi kapamam gerekiyor
Şimdi kafam daha çok karışmıştı. Okyanus mavisi için dostluğumdan vazgeçmem ama bizim tayfa için onu unuturdum. " Sıcak çikolata yaptım ister misin? " teyzemin seslenmesiyle kendime geldim. Uzattığı bardağı alırken teşekkür etmeyi unutmadım. " Neyin var tatlım dalgın gibisin? " soruya karşılık soru sormuştum. " O kadarda belli oluyor mu?" başıyla beni sallarken bardağından yudum aldı. Bende bardaktan yudum alarak onunla olan herşeyi anlattım. Tebessüm ederek " küçük hanım sen bu çocuktan hoşlanmaya mı başladın " biraz yüzüm kızarmış olsam da kalbimde o var mı varsa neler hissettiriyor bilmiyordum. " Ne hissettiğimi inan hiç bilmiyorum teyze " bardaktaki son sıcak çikolatayı içerek " Yatsam iyi olacak " dedim. Yanağına öpücük kondurarak balkondan ayrıldım ve yatacağım odaya gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OKYANUS MAVİSİ
Novela JuvenilGece'nin mutsuzluğu ve acısı o doğduğu gün başlamıştı. Her şey güzel ilerlerken hep bir yerden yıkılıyordu mutluluğu peki bu kimin hatasıydı? Hiç görmediği o şahısın mı, babası mı yoksa üvey annesi ve üvey kardeşinin mi bunu oda bilmiyordu. Tek bil...