"Bak şimdi itiraf et. Hoşuna gitti yaptığım." Koridorda yürüyüşümü yavaşlatmadan kısa bir şekilde yüzüne bakıp tekrar önüme döndüm. "Ne?" Dedigimde güldü ukala bir yüz ifadesiyle.
"Sana yaptığım harika jest." Dediğinde kaşlarımı kaldırarak baktım alayla. "O yaptığın şey jest miydi? Bana daha çok rezillik gibi geldi." Deyince ben yürümeye devam ederken durdu aniden. Onun duruşuyla bende yürümeyi bırakıp yüzüne baktım. Gözlerini kapayıp sinirle nefes aldı. "Her şeyi küçük görmen senin hakkında sevmediğim bir şey. Benim seni düşünmüş olmamı hiçe sayman beni üzüyor, sinirlendiriyor. Biraz kibar olmayı denesene Hazal." Deyince ani ciddileşen ruh hâli duraksamama sebep olmuştu.
"Ne yapsaydım Ozan? Teşekkür edip elini öpüp alnıma mı koysaydım?" Dediğimde az önceki ciddiliği toz duman olurken güldü gevşekçe. Birkaç adımda yanıma gelip yürüyerek beni geçtiğinde göz devirerek bende ilerlemeye başladım. "Yok canım estağfurullah. Yanağımı öpüp teşekkür etmen yeterdi."
"Teşekkür ederim." Diyerek ağzımın içinden mırıldandığımda gülerek başını iki yana salladı. Evet bunları görebiliyordum ve asla gizli gizli bakmamla bir alakası yoktu. Bakmıyordum.
"Teşekkür etmene gerek yok. Onun için yapmadım." Diyerek gülümsediğinde sinirle derin bir nefes alıp baygın bakışlarla döndüm Ozan'a. "Yahu adam sen az önce demedin mi teşekkür etsen yeterdi diye?" Omuz silkip ellerini cebine koydu.
"Yo." Diyerek sinir bozucu bir şekilde güldüğünde ya sabır çekip elimdeki dosyayla hafifçe göğsüne vurdum. "Sen beni ciddi ciddi delirteceksin Ozan." Gerçekten kafayı sıyıracaktım bu çocuk benim yakamdan sıyrılmazsa.
"Farkındaysan yanağımı öpüp de dedim." Diyerek imayla baktığında alayla gülüp bir adım yaklaştım. "Farkındaysan öyle dediğinde ameliyathaneden neşteri kapıp böbreğime saplamadım." Deyince gülerek başını olumlu anlamda salladı. Ozan'ın bu çocuksu tavırları bir yandan güldürürken insanı, diğer yandan sinirlerini bozuyordu. Sinirlerini bozmak deyince aklıma gelen hamilelik dedikodusuyla tekrar sinirlenip sertçe baktım.
"Bak o farkettiğim harika bir detaydı. Bana kör kütük aşık olacağını biliyordum ama bu kadar hızlı çıkacağını bende tahmin etmezdim Hazal hemşire. Hazal yaz 1111 e gönder anında karşı cinse yürümen 2 kat hızlansın." Diye yüksek sesle konuştuğunda yutkundum. Bu adamın hareketleri rezil etmek içindi.
"Senin derdin beni rezil etmek mi?" Diyerek sertçe çıkıştığımda güldü ellerini cebine koyarken. "Benim derdim senin gönlüne girebilmek." Dediği şeyle bir an kalakalırken gözlerimi kaçırıp dudaklarımı ıslattım. Vereceğim cevabı gözlerime dikkatle bakarak dinlerken önüme döndüm hemen.
"Neyse ne işte." Diyerek elimi önemsiz anlamında salladığımda güldü hafifçe. Bir cevap beklediği belliydi. Peki benim cevapsız bırakcağımda belli değil miydi zaten?
Öğle arası olduğu içindi bu rahatlık bizdeki. Daha doğrusu bendeki rahatlığın sebebi buydu. Ozanda ki rahatlık yine herhangi bir bölümden aldığı randevudan da geliyor olabilirdi. Aramızdaki sessizlik devam ederken karşımıza Tayfun'un çıkmasıyla derin bir nefes alıp yanından geçecekken hafifçe sağa kayıp engelledi beni. Hiç cevap vermeyip diğer taraftan geçecekken bu seferde sola kayıp engelleyince baygın bakışlarla baktım ona kafamı kaldırıp. "Terslerken bile sesini duymama izin vermeyecek misin?" Diyerek yüzüme doğru eğilip sorduğunda göz devirdim.
"Sen benim sesimi sana karşı en son ağlarken duydun ya.. Yetmez mi bu sana bir ömür?" Dediğimde gerildiğini belli edecek şekilde sinirle dudaklarını ıslattı. Her zaman sinirlendiğinde yaptığı gibi işaret parmağıyla dudağının kenarını kaşıyıp bana baktı tekrar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefesim Kalbinde Sensiz
Teen Fiction"Buyrun?" "Ömrüne mi? Olur..." •°•°•° Ozan ÖNAL, sevdiğini gözü gibi sakınan, her göz yaşına karşılık kahkaha atan attırabilen birisi. Ozan ömründe ağlamayı unutmuş bir genç... Ne olursa olsun her zaman gülmeyi başaran. Hazal YAMAN, onun tek derdi...