6. Hazalcı/Ozancı

40 5 40
                                    

Aklımdakileri hızlıca başımı sallayarak defettikten sonra apartmanın ağır hatta fazla ağır kapısını açtım. Ayağımda ki topuklu ayakkabılar sağ olsun ve kısa tırnaklarım için Yağmur'un taktığı göze batmayan takma tırnaklat sağ olsun normalde belim çıka çıka açtığım kapıyı saçı başı dağıtarak açmıştım.

Üzerimdeki elbiseye göre fazla bir rezillikti bu.

"Vay... Girişine büyülendim. Kafamın içinde adeta only you şarkısı çaldı." Diyerek güldüğünde göz devirip sesimi çıkarmadan baştan aşağı süzüp aldığı elbisenin nasıl durduğuna bakmasına izin verdim Ozan'ın.

Tamam. Belki azıcıkta tepkisini merak ediyordum.

"Bu ne Hazal?!" Diyerek kaşlarını çatarak sorduğunda ağzım anın şaşkınlığıyla aralandı. Ben içeride bir saat bu tepki için mi meraklanmıştım? Bu ne ne ya?

"Davar mısın Ozan ya?... insan bir çok güzel olmuşsun der." Diyerek bende kaşlarımı çattığımda derin bir nefes alıp arabasının kapısına yasladı sırtını.

"Hadi bekliyorum." Dedi ellerini göğsünde birleştirirken. Bir ben mi anlamıyordum bu adamı? Neyi bekliyordu ki şimdi? Kapısını açmamı falan mı?

"Neyi?" Diye sordum kaşlarımın havalanmasıyla beraber. "Içeri gidip benim aldığım elbiseyi giyip gelmeni." Dediğinde kalkık olan kaşlarım mümkün olduğunca dahada havalandı.

"Ben ne giydim acaba? Örümcek adam kostümü mü? Bunuda sen aldın ya.. üşütük müsün be adam? Madem diğerini istiyordun bunu neden yolladın?" Deyince kaşlarını çatıp olduğu yerde dik bir hâle geldi. "Bunu biri mi yolladı?" Deyince dudaklarımı birbirine bastırıp başımla onaylarken yüzüne baktım.

Seyriyen göz kapağına bakılırsa bu elbise ile onun bir alakası yoktu. Tabi içip içip bana sürekli hediye yollayan sapık rolüne girmediyse...

"Bunu ben almadım." Diyerek tekrar ettiğinde göz devirip ağzımın içinde mırıldandım. "Hadi canım..."

"Hazal hemşire... Git ve benim aldığım elbiseyi giy." Diyerek apartmanı gösterdiğinde alayla kaşlarımı kaldırıp 'yok ya...' der gibi bakarak bi adım geri çekildim. "Hekes gelinin kız kardeşi gibi gelecek, bense düğünden çerez araklamaya gelen yeni uykudan kalkmış mahalleli gibi... Hadi ordan be." Dediğimde hâlâ aynı duran yüz ifadesine karşı camdan çaktırmamaya çalışarak -ki perdenin bir ucundan annem bir ucundan Yağmur kafasını uzatmışken direkt baksalar daha az dikkat çeker- bize bakanları gösterdim.

"Babamdan zor yırttım. Geri beni o yere gönderme..." diyerek umutla baktığımda cevap vermesini beklerken aklıma gelenle eğdigim omuzlarımı dikleştirdim. "Hem seni ne ilgilendiriyor?" Diyerek ucunu kaçırdığım ipleri tekrar elime aldım. Bana ne oluyordu yahu bu akşam?

Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldıktan sonra sert hareketlerle kapımı açıp içeriyi gösterdi. Bende göz devirip ters hareketlerle eteğimi toplayarak ön koltuğa oturdum. Ozan kibar bir hareketle camda hâlâ gizlice baktığını düşündüğüm anneme selam verince gülümsememek için dudaklarımı birbirne bastırdım. Çünkü belli olmamak için selamı görünce alelacele perdeyi bırakıp içeri kaçan annem kesinlikle gülünesiydi...

Uzun ve şaşırtıcı bir gerçeklikle sıkıcı olmayan yolculuktan sonra yemeğin olduğu yere gelince arabanın içinden doğru ortama baktım. Kapının kolundan hafifçe destek alıp dik bir şekilde ön camdan karşımdaki binaya bakarken kapının açılmasıyla yana doğru devrildim.

"Seni bir gün kendi ellerimle döveceğim. Olmadı adam tutacağım. Bu ne ya? Insan insana bunu yapar mı?" Diye söylenirken eteğimi toplayaral ilerledim az kalsın düşecekken hafifçe sendelemeyle kurtulunca. "Içeri girecekken arabadan doğru mekana bakmanın amacının boş olduğunu farkedince..." diye gülerek koluna girmem için kolunu uzattı. Benim bakışlarım koluyla gözleri arasında giderken o da bana bakıyordu. "Girmeyecek misin koluma?" Dediğinde ona baktım usulca.

Nefesim Kalbinde SensizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin