4.Bölüm

105 112 5
                                    

Güneş amca her zamankinden dahada farklı vuruyordu yüzüne bu sefer direk gözüne vuruyordu. Normalde karavanın içinin tamamını doldururdu. Yavuz gözlerini kırparak açtığında karavanda değilde çadırda olduğunu fark ettiğinde bir ufak afallama geçirip oturur pozisyona geldiğinde kendine gelmeye çalışıyordu. ince bir şiltenin üzerinde yattığından mı yoksa gecenin ayazından mı belli olamayan sırt ve boyun ağrılarını geçirmek için boyununu ve belini esnettikten sonra aklı başına gelmeye başlamıştı. Dün Sedat ve Cansu ile normalden fazla içmişlerdi. Alkollü oldukları için onların gitmesine izin vermemiş ve karavanı Cansu'ya bırakıp Sedat ile çadırda yatmışlardı. Saate baktığında daha sabah beş buçuk olduğunu gördüğünde çadırda yalnız olmasına şaşırmıştı. Acaba bunlar her şeyi aşıp sevgili oldular da benden mi saklıyorlar yani göreve öğlen gideceklerini söylemişlerdi. Sabahın köründe burada yalnız olduğuma göre kesin bunlar benim karavanımda ve benim yatağımdalar diye kendi kendine çıkarımlarda bulunduğu esnada çadırın girişindeki ufak aralıktan burnunu sokmaya çalışan keita görüp kendi kendine konuşmayı kesti.

Çadırın fermuarını aralayıp keitayı içeri aldığında çadırın önündeki masanın etrafında dolaşan bir çift ayak gördü. Başını uzatıp dışarı baktığında Sedat'ın masayı yerleştirdiğini Cansu'nun da karavandan dışarı bir şeyler taşıdığını fark etti. Üstelik masanın yanında ufak sehpa üzerinde dumanı tüten bir de semaver vardı. Keitayı dışarı gönderip kendi üzerini toparlayıp dışarı çıktı. Dışarı çıktığında Cansu ve Sedat aynı anda günaydın abi seni uyandırmak istememiştik dediler. Sedat sanki Yavuz'un neler düşündüğü biliyormuş gibi açıklama yapma girişiminde bulunup kusura bakma abi doğada olunca akşamdan da kalsan erkenden ve dinç bir şekilde uyana biliyormuşsun deyince Yavuz kendine hakim olamayıp gülerek gece sarhoşum diye içeri kızın yanına gitmedin demi diye sordu. Sedat sanki çok değerli bir şeyi kırmış çocuk gibi başını yere dikip kızarmış bir şekilde abi onun hiç bir şeyden haberi yok zaten bu aralar böyle bir şeyi ne ben söyleyecek ne de o duyacak halde diye açıklama yaparken Cansu'nun haydi kahvaltıya diye seslenmesiyle ikisi birden başlarını çevirip sallamakla yetindiler. Cansu eline aldığı su bidonuyla yanlarına gelip buradaki tek bayan ben olduğuma göre önce eller ve yüzler yıkanacak diye azarlayıp bidonu sert bir şekilde Sedat'ın kucağına tutuşturdu.

Sedat ve Yavuz bir birlerinin ellerine su döküp ellerini ve yüzlerini yıkadıktan sonra masaya geçtiler. Uzun zamandır böyle güzel bir masada kahvaltı yapmamıştım daha doğrusu düzgün bir kahvaltı yapmamıştım sağ olun çocuklar dediğinde ikisi de Yavuz'u ne kadar özlediklerini anlamışlardı. Sedat abi aslını istersen akademiden mezun olduğumdan beridir bende ilk defa böyle kahvaltı yapıyorum tabi izinde bizimkilerin yanında geçirdiğim günleri saymazsak diye konuşup bir yandan da yemeğe gömülmüştü. Cansu elindeki çatalı kenara koyup bardağını eline alıp bir feminist kimliğine bürünüp siz erkekler kadınlar olmadan yaşamanız imkansız gibi görünüyor diyerek karşısında yemeğe gömülmüş duran erkeklere bakıyordu. İkisi birden yediklerini yutmakta zorlanmışlardı. Yavuz çayından bir yudum alıp Cansu'nun yaptığı gibi arkasına yaslanıp sence biz yaşamıyor muyuz bak ben ve babam hayatımızda bir kadın olmadan yıllar geçirdik bense beş yıldır tamamen yalnız yaşıyorum. Sedat'ta akademiden mezun olduğundan beri yalnız yaşıyor hayatımızda bir kadın yok ama yaşıyoruz gördüğün gibi deyip elini Cansu'ya uzattı. Cansu abi beni yanlış anladın siz erkekler yalnız olduğunuzda kahvaltı, yemek ve temizlik gibi konularda kendinize bakmıyorsunuz benim kast ettiğim bu abi kusura bakma ama dün o kafayla yatmadan önce tüm karavanı yıkayıp pakladım. Şu poşette de oturağın altında bulduğum gerçekten pis kokan kıyafetler var dün orayı temiz çarşaf aramak için açınca direk kustum. Sen benim hiç olmayan abimsin o yüzden bir kız kardeş olarak onları götürcem yıkayıp ütüleyip geri getireceğim. Bana kalsa direk çöpe atmak lazım tabi sende onaylarsan atarım yoksa yıkayıp getiririm.Sedat genelde getirip ofisin ortasına bıraktığı için alışkınım deyince Sedat içtiği çaydan boğuluyordu.

FF NOKTASI #wattys2019 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin