12. BÖLÜM

3.1K 116 13
                                    

KELEBEK

Sabahtan beri sevgililerimizle Eskişehir’i turluyorduk. Gezmekten ayaklarımıza kara sular inmişti. Sanki bizim yorulmamızdan zevk alıyorlardı. 1 haftalık Eskişehir tatilimizde geriye sadece yarınımız kalmıştı ve biz sadece gezmiştik. Ailelerimiz zaten bu durum çok olağanmış gibi davranıyorlardı. Yıllar önce konuşurduk Mavi ile bizimkiler damatları hayatta kabul etmez diye. Ama bizimkiler hemen kabullenmiş ve eve almışlardı sevgililerimizi.Hayır o kadar da laf ederdik biz nasıl kurtulacağız ailemizden diye. Buluşur kafede oturur dertleşirdik. Kafe… Kafeeee!

‘’Asma Altı!’’ Birden aklıma gelen bu fikir ile hemen lafa girmiştim. ‘’Anlamadım sevgilim ne asması ne altı?’’ Uras bu soruları sorarken ne kadar da tatlı duruyordu. Anlamamıştı tabi ne demek istediğimi. Ama görünce bayılacağı kesindi. O sırada Mavi ile göz göze geldiğimizde anladığından emin olmuştum. Gözlerinden anlardım ben arkadaşımın düşüncelerini. Çocukluk arkadaşımdı o. Anlamam normaldi elbette. ‘’Kelebek! Ayy evet! Gidelim. Oraya gidelim. Sevgilim ve sevgili enişteciğim bizim küçükken gidip takıldığımız kafeye gidiyoruz.’’ Hemen kabul edilmişti bu fikir. Uras ve Aras bizim çocukluğumuzun geçtiği yerleri merak ediyor ve gidip gezmek için can atıyorlardı.

Asma Altı’nın önünde durduğumuzda öylece manzaraya bakıyorduk. Asmanın altına dekor edilmiş bir kafe. Hemen bir masaya oturduk ve siparişlerimizi verdik. Sevgililerimiz hala bu güzelliği seyrediyorlardı. ‘’Aşkım burası harika bir yer. Demek küçükken burada oturup dertleşirdiniz he? ‘’ Aras konuştuğunda ben eski günlere dalmıştım. Çok zor buluşurduk Mavi ile. Aynı şehirde birbirini göremeyen iki kişi gibiydik. Ama her şeyimizden de haberimiz olurdu. O zamanlar kurardık hayallerimizi. Bu kafe de, az önce geçtiğimiz sokaklarda… Kaçıcakdık. Gidecektik Eskişehir’den. Ailemize karşı gelip istediğimiz meslekleri yapacaktık ve asla gidemezsin denilen şehre gidecektik. Gittik de. Hiç kimse karışamadı. Ne çok kavga ederdik annelerimizle. Meslekler, seçilecek bölümler… Çok karışırlardı bize. Ama engel olamadılar. Bizim dediğimiz oldu sonunda. Ve dediklerimizi de yaptık. Ben  onu ve bana yaptıklarını unutacaktım. Mavi ise şerefsizleri… Biz sözlerimizi tutmuştuk!

‘’Beyler buradan da lunaparka gidelim mi?’’ Mavi’nin sözleriyle düşüncelerimden ayrılmıştım. Ne diyordu bu kız? Lunapark mı? ‘’Ay evet gideliiiim. Çok eğlenceli olur. Lütfen lütfeeen!’’ Beyler sadece bize bakıyordu. Lunaparkı çocukluğumdan beri çok severdim. Arkadaşlarla gizli gizli giderdik. Bir keresinde amcamlarla karşılaşmıştık. Kimse kızmamıştı ama. Ben yine düşüncelere dalmışken Uras’ın sesi ile düşüncelerimden ayrıldım. ‘’Gidelim de Kelebek hayatım sen iyi misin? Çok dalgınsın.’’ Demek dışarıdan da düşünceli olduğum anlaşılıyordu. Sanırsam bunu açıklamam lazım. Gerçekleri söylemezsem Mavi anlar. Uras da anlar. Zaten ben yalan söylemem. ‘’Eskiler canlandı gözümde birden. Eski anılar işte’’ herkes anlayışla karşılamıştı. Özümde hassas biri olduğumu bu grup biliyordu. Cadılar da hassas olabiliyormuş demek ki…

Kafeden sonra hemen lunaparka gittik. Eğleniyorduk. ‘’Hadi dönme dolaba binelim!’’ Mavi yine tutturmuştu dönme dolap da dönme dolap diye. Geldiğimizden beri tek dediği buydu. ‘’Ay Mavi anla işte. O sevgilinle tam tepedeyken dönme dolabın bozulması sadece filmlerde oluyor. Yani binersek dönme dolap bozulmayacak!’’ Doğruya doğruydu dediklerim. Dönme dolap sadece filmlerde bozulurdu. Bizde nerede o  şans! ‘’Bir dakika senin böyle bir hayalin mi var aşkım? Kelebek’in dedikleri doğru mu?’’ Al işte Aras şimdi dalga geçecekti bizimle. Küçüklükten kalma saçma hayaller işte. Bizde şans yok diyorum ya ben! Yok yani. Küçükken bir lafım vardı. Ben memur olsam atamalar durur diye. Öyle yani bizdeki şans o derece… ‘’Aras yürü lan kızlarla dönme dolaba bineceğiz!’’ Uras da olaya dahil olmuştu harika. Hayır hemen gidip jetonları da almışlardı.

DÜŞTEN GÜZELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin