22. BÖLÜM

2.6K 107 10
                                    

VEE BÖLÜM GELDİİİ. AMA TEKRAR KONTROL ETME FIRSATIM OLMADI. YAZIM YANLIŞLARI VARSA ÖZÜR DİLERİM.

BÖLÜMÜN İTHAFİ BENİM BİRİCİK ABLAMA. FISTIK HATUN ÇİTLENBİK SENİ ÇOK SEVİYOR :*

URAS

Ne düşünmem gerekirdi şimdi. Dün gece olanlar… Tamamen kendimi kaybetmiştim. O ise kendini bana emanet etmişti. Benim kalbim ona emanetken o kendini bana emanet etmişti.

Onu o ize bakarken görmek beni kötü hissettirmişti. Pişman olmasından korkmuştum. Onu hiç bırakmayacaktım. Niyeydi bu pişmanlık? Ya da pişmanlık değilse neydi? Dediklerime katılıyor muydu gerçekten? Saçmalamayı kes Uras!

Kahvaltı boyunca kızarmış bir Kelebek izlemek çok hoşuma gitmişti. Aynı evde yaşamak. Aynı yatakta uyumak. Sabah birlikte kahvaltı yapmak…

Kelebek’i evine bırakıp ben de Aras’a geçtim. Mavi çoktan eve gelmişti. Kelebek ile konuşurlarsa verecekleri tepkileri merak ediyordum.

Sakince Aras’a geldim. Kapıyı açtığında bana pis pis sırıtması olanları duydu mu acaba tepkimi vermemi geciktirmemişti. Şimdi düştük mü eline...

‘’Aras konuşmamız lazım’’ direk lafa girdim. En iyisi düşüncelirimi kardeşime anlatmaktı. Küçüklüklerinde kimse kardeş istemez. Belki büyüdüklerinde de devamlı kavga ederler. Ama bilirlerki o kavgalar gerçek değildir. Kardeş candır. Kardeş kandır. Ne olursa olsun, her durumda gidebileceğin tek kapıdır…

‘’Uras iyi gözükmüyorsun abim ne oldu anlat’’ durumun ciddiyetini fark ettmişti Aras. Kolay kolay demezdi ‘abim’ diye.

‘’Aras. Dün ben çok güzel bir şey yaptım. Bakma bana öyle. Kelebek de izin verdi. Ve fark ettim ki ben kalbimi ona emanet etmişim. O kendini bana emanet etmiş. Aras biliyorsun. Birkaç gün sonra Eskişehir’e gidiyoruz. Bana yardım edeceksin!’’

MAVİ

Yarım saattir yüzüme bakan Kelebek beni korkutuyordu. Bakışlarından neler olduğunu anlıyordum. Ama korkuyordu o korkuyu görüyordum. Neden korkuyordu? İstememiş miydi? Canını mı yakmıştı o öküz?

‘’Kelebek? Bana bak. Doğruyu söyle. O öküzü istemedin mi? Zorla mı yaptı?’’ Birden kafasını kaldırıp bana baktı. Gözlerinde oluşan korku gitmiş ve yerini tanımlayamadığım bir duygu bıraktı. Koltukta eğildi ve bana bakarak derin bir nefes aldı.  Şimdi anlamıştım o bakışları. Tepkimden korkmuştu benim kuzum. Şaşkındı bildiğimden ve hala korkuyordu. ‘’Kelebek ben o bakışları gördüm. Karşımdaki Kelebek’in gücünü kaybettiğini gördüm. Kelebek ben anlarım senin bakışlarından. O bakışlardda aşkı gördüm. Bedenini emanet ettiğini gördüm. Ama gücünü göremedim ne oldu anlat bana?’’

‘’Mavi ben… Ben çok mutluydum dün. O kadar mutluydum ki. İlk defa koşulsuz güvendim bir erkeğe. İlk defa teslim oldum. Ama sabah uyandığımda o izi gördüm. Mavi ben birden geçmişe döndüm. İyi değilim.’’

Ağlıyordu benim miniğim. Kolay kolay ağlamazdı ki o. Kalkıp yanıma geldi ve sıkıca bana sarıldı. Yine onu toparlayan ben olacaktım. Her zaman yaptığım gibi. Kolay değildi insanın  kardeşini toparlması. Onun üzüldüğünü görmek beni öldürüyordu. Bir de ağlıyorsa…

‘’Neden korkuyorsun Kelebek! Kalk ve toparlan! Sen demedin mi evlendi o mutlu ben onu unuttum diye. Nerede o güçlü Kelebek? Kendine gel sen onun düğününe gittin. Aşkı buldun Kelebek sen. Sevdiğin adama teslim olduğun günün sabahı neden böylesin? Bana bu anı gülerek anlatman gerekirken neden ağlıyorsun? Lanet olasıca benden ne saklıyorsun!’’

DÜŞTEN GÜZELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin