/:/ Favori Çift /:/
Ufak bir gülümseme yanılsama yaratıp mutlu olduğunu düşündürse bile işin aslı pek öyle değildir. Saçlarınla karışan rüzgarda bile hüznün kokusu yayılırken; hüzün savrulup bırakmaz yakanı. Sahi bu yanılsamayı fark edip insanlarla aramıza koyduğumuz aynayı kim kırabilir? Kırıkların zarar vermemesi için kendi gönlünü araya koyabilecek biri var mıdır? Yoksa bu isteğimiz sağıra masallar anlatmaktan daha mı çaresizce?
Kafenin cam kapısındaki yansımamı göz ardı ettim. Kapıyı açtıktan sonra gözlerim mavi gözleri aradı. Cam kenarında arkadaş grubuyla oturan kardan adamı görünce dudağımda benden habersiz minik bir tebessüm oluştu.
Ezgi yanıma geldikten sonra, "Şimdi ne yapacağız?" diye soludu.
Ona dönüp iri kahverengi gözlerine baktım. "Görmemiş gibi yapacağız."
Onların iki masa arkasında boş bir yere geldik. Ezgi oturduktan sonra elimle arkamda rastgele bir yeri gösterdim. "Ben lavaboya gidip geleceğim. Sen bana kahveli pasta ve limonata sipariş et."
Kafasını salladıktan sonra etrafını incelemeye başladı. Arkamı Ezgi'ye dönüp az ilerimde ayakta bekleyen garsona ilerledim.
"Pardon. Lavabolar ne tarafta acaba?" dedim tatlı çıktığını düşündüğüm sesimle.
Bana gülümsedikten sonra eliyle sol tarafında kalan koridoru gösterdi. "Koridorda dümdüz ilerleyin karşınıza tuvaletler çıkacaktır."
Kafamı sallayıp teşekkür ettim ve gösterdiği yöne ilerledim. Lavabolar temizdi. Bu şirin kafe benden geçerli not almaya emin adımlarla ilerliyordu.
Çantamı lavabonun yanındaki boş yere koydum ve içinden highlighterimi çıkarıp fırçayla elmacık kemiklerime sürmeye başladım. Burnumun ucuna, kaşlarımın altına sürdükten sonra yeterince parladığıma kanaat getirip sevindim.
Dudaklarıma kırmızının en güzel tonlarından olan flormarın çıkardığı kiss me more'den sürdüm.
Çıkardığım eşyaları çantamın içine attıktan sonra tuvaletten çıkıp Ezgi'nin olması gereken masaya ilerledim. Ezgi'yi masada bulamayınca kaşlarım kendiliğinden çatıldı. Mor saçlar endişeden büyüyen gözlerime takılınca Geray ile Hakan'ın oturduğu masada oturduğunu farkettim.
Ah be güzel kızım, hani görmemiş gibi yapacaktık?
Yanlarına doğru ilerleyip tatlı olduğuna emin olduğum bir gülümseme bahşettim masadakilere. "Selam millet."
Herkes hep bir ağızdan selam derken, "Ben de seni arıyordum," dedim Ezgi'ye.
Ezgi göz kırpıp çenesiyle Hakan'ı işaret etti ve "Hakan davet etti beni. Onlar da buradaymış. Ne tesadüf değil mi?" deyip kıkırdadı.
Evet, güzel tesadüf.
Çoğu kişinin anlayamayacağı ama Ezgi'nin saniyesinde tanıyacağı sahte gülümsememi kondurdum dudaklarıma. "Evet."
Bana ayrılan boş sandalyeye oturdum. Sandalyenin tam Geray'ın yanında olması tesadüf müydü yoksa Ezgi'nin bir oyunu mu, bilemiyordum. Tek bildiğim şey tesadüflere inanmadığımdı.
"Kendini tanıtsana güzel kız," diye seslenince biri merakla güzel kıza baktım.
Herkesin bana baktığını farkedince kimin konuştuğunu anlamadığım için ortaya, "Bir daha sorabilir misin, anlayamadım pek," dedim.
Geray yanımda kaşları çatık bir biçimde, "Nesini anlamadın, kendini tanıt diyor," diye homurdandı.
Sağıma dönüp Geray'ı şaşırtacağını bildiğim gülümsememi koydum ortaya. Beklediğim gibi şaşırırken insanın soğukluğuyla bile içini ısıtan mavi gözlerini kaçırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aradığım Karakter
Teen Fiction"Ben, kırk derecelik sıcağın altında yanarken bile, senin yaktığın kadar yanmamıştım."