-1-

484 48 17
                                    

|:| Kaza |:|


Kelimelerin yetersiz kaldığı yerde gözler devreye girer. Söylemek istediklerimizi bir kaç kelimeye sığdıramadığımızda hissetsin isteriz. Kelimelerle anlatmaya çalıştığımızdan daha fazla çabalarız hissetsin diye. Niye tüm bu çaba? Süslü kelimelerimizin tükenmesini engellemek istediğimizden mi, kendimizi diğerlerinden ayırmak istememiz mi, onu anlayıp kelimelerin yetersiz kalacağını düşünmemiz mi?

Düşüncelerim bu yöndeyken sadece sarıldım ona. Kelimelerle avutmak değil de yanında olduğumu hissetsin istedim.

Sarılışıma anında karşılık verip şekeri elinden alınmış küçük çocuk gibi ağlamaya başladı. Koskoca, gülüşüne muhtaç kaldığım, kimsenin onu üzemeyeceğini düşündüğüm adam omzumda hıçkırarak ağlamaya başladı.

"Hayır ya!"

Arkadaşımın isyan dolu sesine tepki veremeden arabanın sarsılmasıyla ellerim torpidoyu buldu.

Kucağımda ki kağıtlar ayaklarımın dibine saçılırken tedirgin bir nefes verdim.

Ölümüm yanımdaki trafik magandası olan arkadaşımdan olmamalıydı.

"Hayır ya! Hayır, hayır. Büyükbabam beni gebertecek."

Ellerimi torpidodan çekip şoför koltuğunda oturan arkadaşıma döndüm. Arabada giderken yazı yazdığım için bulanan midem sarsıntının şiddetiyle artsada bunu önemsememeye çalıştım.

Önce açtırdığı sonra mora boyattığı ona ayrı bir hava katan saçları dağılmıştı. Kahverengi gözleri irice açılmış çarpmanın etkisini üstünden atmaya çalışıyordu.

Umutsuzca yere düşen kağıtlarımı alıp aynı hizada olmaları için kağıtları iki yanından tutup tabanını torpidoya çarptırmaya başladım. Kağıtlar bir hizaya gelince torpidonun üstüne güneşten yanmamalarını umut ederek bıraktım.

Kafasını direksiyona koymuş 'hayır' diye mırıldanan arkadaşıma baygın bakışlar attım. Büyükbabasına arabayı alabilmek için yalvarmıştı. Büyükbabası tam bir klasik severdi. Arabasına gözü gibi bakar, tek çizik olsa ortalığı ayağa kaldırır, o çiziği ortadan kaldırana kadar evdekilere rahat nefes aldırmazdı.

Mercedes Pagoda'nın kapısını açarken arabanın almış olabileceği hasarı teyit etmeye çalışıyordum.

Arabanın kapısını kapattıktan sonra üstümdeki kot şortta elimi gezdirip şapkamı düzelttim.

Karşımda beyaz BMW m3 cabrio görünce farkında olmadan tuttuğum nefesimi geri bıraktım.

Biri klasik biri BMW harika olmuştu. Ömrümüzün sonuna kadar çalışıp hasarları karşılardık artık.

"Merhaba."

Eğildiğim yerden doğrulup arabalara bakmayı kestim. Fazla hasar görünmüyordu.

Sesin sahibine döndüğümde bizim yaşlarımızda veya bizden birkaç yaş büyük uzun boylu bir çocuk olduğunu gördüm.

Çocuk bana yüzündeki gülücükle bakarken acele etmeden süzdüm. Kahverengi saçları rüzgarla birlikte karışmıştı. Kahverengi gözleri kısılmış parlarken yanağındaki minik çukur dikkatimi çekmişti. Üstüne yeşil baskılı bir tişört, altına da siyah şort giymişti.

Acele etmeden gözlerimi gözlerine çıkardım. "Merhaba."

Çocuk neşeyle gülümserken arkamdan kapı kapanma sesi duyuldu. Arkadaşım korkudan açılmış gözleriyle yanıma geldi.

Aradığım KarakterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin