art ' yoonkook ✓

hm,peki.

"Jungkook." Yoongi odasına gelip de sabahtan beridir ona kırgın olan çocuğa dönüp baktı. Birazcık onu kırdığı için üzülmüştü.

Birazcık değil,çok üzülmüştü.

Jungkook ona bakmak yerine yeri izliyordu ve de dudaklarını büzdüğü için en azından Yoongi'ye çok sevimli geliyordu.

"Jungkook." İkinci kez seslendiğinde Jungkook dayanamayıp baktı. "Efendim?" İstemeyerek de olsa bir cevap verdi. Yoongi'ye bakarsa kırgın kalamayacağını biliyordu. "Imm,şey... Lanet olsun. Saat 5'e kadar işlerini hallet."

Jungkook artık emrivakilerden bıkmıştı. Bu durum cidden canını sıkıyordu. "Bay Min,yeter-" Yoongi sandalyesinde kalktı,kapısını kilitledi ve Jungkook'u masanın üzerine itti. "Bak bana,gözlerime bak." Jungkook oraya baktığında Yoongi'nin cidden sinirlendiğini anladı ve sustu. "Burada bir şeyler yapmaya çabalıyorum,hem gururumu yenmeye hem de bazı şeyleri kabullenmeye çabalıyorum. Bu yüzden lütfen zorluk çıkarma."

"Hm,peki." Jungkook'un bu kadar çabuk kabul etmesiyle şaşırıp kaldı Min Yoongi. Israr etmesini bekliyordu. "Ne? Nasıl yani? İtiraz yok mu?" Jungkook usluca kafasını salladı. "Hayır,yok. Madem bir şeyleri kabullenmeye çabalıyorsunuz,ben de size haftaya kadar mühlet veriyorum."

"Ne mühleti bu?" Yoongi'nin iyice kafası karışmıştı. Karşısında bir an eski Jungkook'un olmadığını anladı,ancak gözden kaçırdığı şey insanların sabırlarının taşabildiğiydi. "Ya siz kabullenirsiniz hislerinizi ve bana gelirsiniz ya da ben sizi sonsuza dek kalbime gömerim. Tercih sizin."

Yoongi kaşlarını çattı sonra da alaycı bir gülüş taktı suratına. "Hah,ne? Yok artık. Haftaya yine saat 4'te ofisimde-" Jungkook bu kez biraz sertçe onun lafını böldü. "Uh, hayır. Bu kez saat 4'te benim yurdumun önünde olacak. Orada görüşmek üzere."

Yoongi'yi yavaşça üzerinden itti,hızla çarpan kalbine sahip çıktı ve odadan ayrıldı. Arkasındaki sinirli Yoongi ise... Sinirden çıldırıyordu işte.

•