(f) seninle olmak beni güçlü yapıyor.

1.9K 128 22
                                    

Jungkook'un yıllardır gördüğü yüz Min Yoongi'ydi. Peşinde koşup belki de yüzlerce defa rezil duruma düşüyordu ama her defasında daha da fazla aşık oluyordu. Uzun zaman önce kabul etmişti onun hayatının aşkı olduğunu. Bu kabulleniş pek de zor olmamıştı.

Akademiye kabul edildikten sonra ilk dersi onunlaydı, Yoongi o sıralar asistan olarak çalışıyordu. Gördüğü gibi dersi boşverip tüm ders onu izlemişti. Jungkook onu ilk olarak okul seçmelerinde görmüştü ve şimdi burada karşısına çıkıyor olmasını Tanrı'nın bir işareti olarak sayıyordu. Sınıftaki ders bittiği gibi dışarı çıkıp onu araştırmaya başlamıştı ki öğrendiği bilgiler onu hayal kırıklığına uğratmıştı.

Yoongi, akademide hiçbir öğrencinin sevmediği, huysuzun teki olan biriydi. Jungkook buna inanmak istememişti çünkü yüzüne bakarak bile onun fazlasıyla sevimli olduğunu ve insana güven verdiğini söyleyebilirdi. Bu yüzden onu tanımak istedi.

Başlarda her şey öylesine bir aşk gibiydi ama gün geçtikçe Yoongi'ye daha fazla kapıldığını fark etti. Fiziksel olarak Jungkook'a göre kesinlikle kusursuzdu. Pamuk gibi cildine uyumlu siyah saçları ile birlikte öylece dersi anlatırken ondan başka birine, bir şeye bakmak ona saygısızlık gibiydi Jungkook için.

Yıllar geçip dönemler ilerlediğinde ise onun içinde çok güzel biri olduğunu fark etmişti. Dışarıda bazen Yoongi'yi izliyordu (birazcık, takip ediyor da diyebiliriz) ve onun insanlara davranışlarını gözlemliyordu. Akademidekinden farklı olduğunu biliyordu ve bunu insanlara göstermek için çabalıyordu. Yoongi'nin öyle davranmayı bir nevi alışkanlık hâline getirdiğini düşünüyordu ya da bir kabuktu belki de. Jungkook'un asıl amacı bunu dışarı çıkarmaktı.

Vakit ilerledikçe bu, Yoongi'nin gözüne batmaya başladı. Yıllardır ördüğü duvarın arkasına kimse bakmaya dahi tenezzül etmemişken birdenbire bu çocuğun gelip duvarı delmeyi denemesi hiç hoşuna gitmemişti. Bu yüzden, başlarda diğerlerine davrandığından daha da sert davranmıştı Jungkook'a. Kişisel alanına giriliyor gibi hissediyordu ki genç adamın yaptığı sadece onunla konuşmaya çalışmaktı.

Uzun bir zaman bu böyle devam etti. Yıllarla birlikte Yoongi akademide derecelerini yükseltiyordu ancak Jungkook hâlâ ona vakit harcayarak aynı yerinde sayıyordu. Yoongi, buna daha fazla göz yumabileceğini düşünmüyordu. Böylece Jungkook, Yoongi'nin telefon numarasını da bir şekilde almış oldu.

Yoongi bir gün gelip ona derslerine yardımcı olabileceğini, kendisi yardım edemeyecek olsa bile yardım edebilecek arkadaşları olduğunu söylemişti. Jungkook iletişimde kalmak için telefon numarasını istemişti ki Yoongi şaşırtıcı bir biçimde telefon numarasını vermişti. Mail adresi yeterliydi, Jungkook Yoongi'nin bunu neden yaptığını anlamamıştı. Yoongi de anlamamıştı. Bir an için bunu yapmak daha doğru gelmişti.

Jungkook Yoongi'ye başka insanlardan ders alıp fakülteyi başarıyla bitireceğini söylemişti ama kimseyi aramamıştı. Bunun yerine Yoongi'ye her sabah, öğlen, akşam mesaj atıyordu. Jungkook'un çabalamıyor oluşu Yoongi'yi sinirlendiriyordu çünkü Jungkook üzerine yapışmış gibi hissediyordu.

Jungkook'un yetenekli bir sanatçı olduğu barizdi, içindeki o sanatçıyla ilgilenmek yerine Yoongi ile ilgileniyor olması Yoongi'yi çıldırtan asıl şeydi. Hayatı boyunca başarılıydı Yoongi, etrafındaki insanların da öyle olmasını isterdi fakat Jungkook bunun aksine öyle sorumsuz biriydi ki birkaç dakika aynı ortamda kalmak bile Yoongi'nin delirmesine sebep oluyordu.

Hayat, sürprizlerle doluydu ve elbette Yoongi'nin Jungkook'a olan bu ön yargılarının tamamını yıkacak kadar güçlüydü. Jungkook Yoongi'nin yaptığı onca şeye rağmen asla pes etmemişti. Yoongi'ye hissettikleri gerçekti. Bunun küçücük bir şey olmadığını yıllar boyu hiç azalmayan ilgisi, düşkünlüğü kanıtlıyordu.

art ' yoonkook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin