"Hey, Jungkook!" Yoongi evinin koltuğunda televizyon karşısında tembellik eden sevgilisine seslendi. Sabahtan beri evden çıkmak için ısrar ediyordu ama Jungkook inatçı bir keçi gibiydi. "Yoongi,hayır, gelmeyeceğim dedim. Yeter artık zorlama ya." Jungkook Yoongi'yi kucağına çekti ve yanağına bir öpücük kondurdu.
"Başta utanıyordun çabuk alıştın sen şu sevgililik olayına." Genç adam güldü ve bir kez daha öptü. "Eh ne diyebilirim ki,insan da bağımlılık yapıyorsunuz Bay Min. Dayanamıyorum da denebilir." Yoongi sıkıntıyla sevgilisinin boynuna bir nefes verdi. Çabuk sıkılan bir yapısı vardı. "Jungkook, bebeğim, sıkılmadın mı resmî konuşmaktan? Zaten tüm gün herkes resmîlikten ölüyor, bir de sen yapma burada."
"Ama benim zaafım var. Bak, hem ne bileyim sana çok yakışıyor Bay Min. Sence de yakışmıyor mu?" Yoongi genç adamın kucağından kalktı ve olumsuz anlamda kafasını salladı. "Sana gerekli açıklamayı yaptım. Sen gelmiyorsan ben gidiyorum bak." Jungkook omzunu silkti ve tekrar televizyona döndü.
Yoongi inanamaz gözlerle onu seyrediyordu. "Vay be, demek her şey beni kapana kadarmış. Eh, iyi bari. Ben de Hoseok'a giderim." Sonra sinsice gülümsedi. Jungkook'un buna dayanamayacağını biliyordu, henüz genç bir adam olmamıştı Yoongi'nin gözünde; küçücük bir çocuktu daha çok. "Git Yoongi, beni böyle kandıramazsın."
"Jungkook cidden bir şey falan mı var? Hayır yani anlamıyorum. Sabahtan beri seni dışarı çıkarmak için yalvarıyorum ama sen beni kırıyorsun bile." Yoongi artık kızmıştı. O, onun istediği her şeyi yapmaya çabalarken Jungkook ara sıra bu kadar kırıcı olabiliyordu. Daha fazla bir şey söylemeden kendi dışarı çıktı.
Jungkook ise amacına ulaşmıştı. Gün boyu Yoongi'nin sinir olduğu şeyleri yapıp onun evden gitmesini sağlamıştı ki evde ona bir sürpriz hazırlamak içindi her şey. Yoongi ona fazla kızmıştı ve kırgındı ama sürprizi ile bunu halledebilirdi. Yani, o öyle düşünüyordu.
Hemen evin mutfağına girip dün aldığı malzemeleri dolaptan çıkardı. Sonuç olarak bir araya gelince pizzadan başka bir şey yemiyorlardı. Yoongi de Jungkook da et yemeklerini sebzeye tercih ediyorlardı. Bu yüzden Jungkook akşama bir et yemeği pişirmeye karar verdi.
O yemeği yapadursun bizim Yoongi'miz de dışarıda bir parkta genç adama olan kızgınlığını geçirmeye çabalıyordu. Çocuklar onu sakinleştiriyordu,onların gülüşleri ve mutlulukları. Bir çocuğu olsun isterdi. Arkadaşlarını aramak yerine oradaki yaşlı insanlarla sohbet etti. Kendisi de pek genç sayılmazdı gerçi. 30'una ayak basmıştı ve yaşlanıyordu. En azından birlikte yaşlanmak istediği insanın yanındaydı.
Hayata dair derin düşünmek hoşuna gidiyordu, sorgulamak onun vazgeçilmeziydi. Jungkook ondaki bu özelliği seviyordu. Sorgulamayan insanın bir köleden farksız olduğuna inanıyordu ikili.
Havanın soğuduğunu düşünüp eve gitmeye karar vermişti. Jungkook'un da kalbini kırmış olabileceğini düşünüyordu. Dışarıdan ışıklar yanmıyordu, evde olmadığını düşündü sevgilisinin. Kapıyı anahtarıyla açtı, içeri seslendi. Cevap gelmeyince gitmiş olabileceğini düşündü. Mutfağa girdi ve buzdolabını açtı. Jungkook, Yoongi buzdolabını açınca arkasından sarıldı. "Seni çok özledim, özürdilerimözürdilerim-" Yoongi onu dudaklarına kapanıp susturdu.
Jungkook'un bu ani öpücükle kalbi teklemişti sanki. Pek beklemeden o da sevgilisine karşılık verdi. Bir süre sonra ayrıldılar, alınlarını birbirlerine yaslayıp soluklandılar. "Beni yemek yerine iyi bir yemeğe ne dersin?" Cümlesinin sonunda kıkırdadı ve yanağını Yoongi'ye sürttü genç adam. "Hm, seni yemek de iyi bir seçenek ama acıktım."
Beraber yemek masasına geçtiler. Yoongi pek klasik şeylerden hoşlanmadığı için Jungkook masaya kırmızı güller dökmemişti, mum yakmamıştı. Oldukça sade ama yine de şık olan şeyler her ikisinin de tercihiydi.
"Nereden aklına geldi böyle bir şey?" Yoongi ve Jungkook yemeğe başlayalı pek olmuyordu. Jungkook kalkıp ışığın seviyesini düşürdü ve masaya döndü. Loş ortamlar tabii, biraz daha romantikti. "Hiç bana kendinden bahsetmedin ya da ben sana. Sadece gördüğümüz kadarıyla birbirimizin hayatında bilgi sahibiyiz. Biraz paylaşmalıyız bir şeyleri... Ne bileyim, kendinden bahsetsene bana."
"Hmm. Nereden başlasam? Yani, Daegu'danım. Ortaokul yıllarımdan beri müziğe ilgi duyuyorum. Annem ve babam orada yaşıyorlar, bir de ağabeyim var, o da orada. Seul'e üniversite için gelmiştim. Sanırım bu kadar. Sen bahset biraz da." Jungkook derin bir nefes aldı. Fazla konuşkan biri sayılırdı ve sevgilisini pek de sıkmak istemiyordu.
"Ailem Seul'de yaşıyor. Eğlencesi için yurtta kalmak istedim. Tabii yönetim bunu kabul etmeyince de biliyorsun para her zaman konuşabilir. Benim de bir ağabeyim var ve ah, o da eşcinsel. Yani şey, annemler pek tepki vermedi sana-" Yoongi bir heyecanla onun lafını kesti. "Nasıl yani? Annene benden bahsettin sen? Ne dedi?" Jungkook sevimli bulduğu için güldü Yoongi'ye karşı. Sanırım onu daha çok heyecanlandıracaktı çünkü bu hâline bayılmıştı.
"Seni seviyor, sakin ol. Benim kahramanım olduğunu falan da düşünüyor da.. Neyse, konumuz bu değil. Devam edecek olursam; müzik dışında ilgim olan şeyler resim ve sen. Bir de 'ölmeden önce yapılacaklar' listem var. O kadar." Yoongi şimdi bunu merak etmişti. Annesini, ağabeyini, babasını ve en çok da o listeyi fazla merak etmişti. "Beni tanıştırırsın herhalde?" Biraz sakıngan bir sesle sordu, biraz tereddütlüydü de. Henüz erken olabileceğini düşünüyordu doğrusu Yoongi. Şu hayatta acele ile zarar görmeyen pek az insan görmüştü.
"Tabiiki. Annem buna çok sevinecektir. Senin ailen biliyor mu peki?" Yoongi olumsuz anlamda kafasını salladı. Jungkook'tan önce pek ciddi ilişkisi olmamıştı ve bilmelerini de istediği söylenemezdi. "Yaani, söylemedim. Söylemek istemiyorum. Yetişkin biriyim ve düşünceleri umrumda değil." Yoongi omuz silkip yemeğine döndü. Jungkook ailesi ile arasında belki de bir sorun vardır, diye düşünüp bunu sonra derinleştirmeye karar verdi.
Jungkook yemeğini bitirince eşzamanlı olarak Yoongi de bitirmişti. Birlikte masayı topladılar ve koltuğa yerleştiler. Jungkook yattı ve Yoongi'yi de göğsüne çekti. "Uyumayalım burada, bir yerlerimiz falan tutulur." Yoongi bir an doğrulup üzerlerine örtü aldı. Yeri rahattı ve kalkmaya niyeti yoktu. "Bir şey olmaz, ben göğsünde uyumak istiyorum." Jungkook gülümsedi ve onun saçlarına öpücük kondurdu.
"Tıpkı bir kedi gibi." Yoongi gülümsedi ve onu tekrar etti. "Tıpkı bir kedi gibi."
●
Herkese merhabalar. Üç beş bir şey söyleyip kaçıyorum. Kurgu 2K okunmaya ulaştı. Normalde bu 1K özel bölüm olacaktı. Ben çok teşekkür ederim, değer verdiğiniz için. Çok klasik olacak ama bu kadar okunacağını düşünmemiştim çünkü planlı bir kurgu değildi.
Gerçekten minnettarım ve sizleri seviyorum♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
art ' yoonkook ✓
FanficMin Yoongi sanat akademisinde bir akademisyendi ve Jeon Jungkook'sa onun dersinden özellikle kalan bir öğrenci. tamamlandı!