"Günaydın Esin "

157 19 5
                                    

*Selam. Şimdiye kadar ki bölümler de ağırlıklı bir şekilde Rüzgar yoktu arkadaşlar çünkü ne kadar ana kahraman olsa bile bu hikaye baş rol ölürse biter temalı bir hikaye değil o yüzden asıl önemli olan olan olaylar diye düşünüyorum❤️*

Oy verip yorum yapmayı unutmayın💜





Gözlerimin kapanışını engel olamıyordum. Kendimi ne kadar zorlarsam zorlayayım uykuya yenik düşüyordum. Tüm vücudumu saran yorgunluğun benliğimi istila edilişine gıkım çıkmıyordu. Beynim uyuşmuş ve son zamanlarda yaşananların yükü ile tükenmişti. Hayatımda oluşan değişiklikler ile daha ne kadar devam edebilirdim bilmiyordum. Ya da devam edebilir miydim? Sokakta yaralanan birisine yardım etmenin karşılığının, hayatının bir anda darma duman olacağını sanmıyordum. Uyumak ve uyanınca bunların hepsinin kabus olduğunu bilmek beni rahatlatırdı. Ama uyuyamıyordum bile. Stres beni öyle bir istila etmişti ki yorgunluğumu bile göz ardı etmek zorunda kalıyordum. Bunu istemiyordum. Bu ben değildim.
Gözlerimi açmak işkence gibi gelse bile bilincim kapatmak daha büyük bir tehlike gibi geliyordu. Güvenebileceğim neredeyse kimsem kalmamıştı. En başta da babam...

Onu gerçekten anlamıyordum. Ya da anlamak istemiyordum. Hiç bir zaman tam olarak onu tanıdım diyemeyecektim çünkü onu tanımıyordum. Belki de istemiyordum bunu. Sırtıma yüklediği yük, onu benden, kalbimden kilometrelerce öteye savurmuştu. Geri gelmesini istiyor muydum? Bunu bilemezdim. İsteyemezdim. Göz ardı edemezdim çoğu şeyi. Benim için bu hayattaki en değerli kişi annemdi. Ve onu kaybettikten sonra babamın gerçek yüzü ile karşılaşmıştım. Bana kötü davranmamıştı. Çünkü aramızda bir iletişim yoktu. Çok isterdim beni kollarına alıp teselli etmesini. Ama o başka kadınların kollarını tercih etmişti ve şimdi şöyle bir baktığım da ondan ve onun evinden ayrılmam benim için, kalbim için, bir değişiklik değildi.

Ondan çoktan kopmuştum ben. Daha fazla beni yaralaması mümkün değildi.

Yanımda oturan Akın'ı düşündüm. Onunla sık sık görüşme imkanım olacak mıydı acaba? Geride bıraktığım bir kaç saat şaka gibi geliyordu. Onun bana zarar vereceğini sanmıştım. Beni gerçekten kaçırdığını... Şimdi buna sadece gülebilirdim. Nasıl daha yeni tanıdığım birine güvenebiliyordum bilmiyorum ama sanki hiç var olmamış ve var olmayacak abim gibiydi. Delilikti ama güveniyordum ona.

Hafifçe gözlerimi araladığımda evime geldiğimizi anladım. Bir süre buradan ayrı kalmanın hayatımda ne gibi değişiklikler getireceğini merak ediyordum açıkçası.

Arabanın kapısını açtığımda içeride ki hafif nilüfer kokusu ile dışarıda ki temiz hava aynı anda nüfuz edince afallasam da kapıya kadar giden Akın'a yetiştim. Bir iki adım arkasında yavaşça onu takip ettim. Sanki benim değil de onun yıllarını çürüttüğü evdi burası.

Durmadan kapıya yönelince ona fark ettirmeden bahçeye göz attım. İşte kazak ve not oradaydı. O nerden bulduğunu sonra soracağım anahtarlar ile kapıyı açarken ben hızla kazağı pakete sokuşturdum, notu pantolonumun arka cebine sıkıştırdım.

"Esin?"

Akın'ın şüphe içeren sesine karşın karanlıkta gözlerimle onu zorla da olsa buldum ve yanına gittim.
Sanki kaşla göz arasında ne yaptığımı merak eder gibi bakıyordu ama bunu sormaya da hakkı yoktu. O yüzden o da benim tam olarak istediğim gibi bir şey demeden içeriye girdi önden.

Bir oh çekmeden edemedim. Bu paketin ve notun sırrını kendim çözmem gerekiyordu. Zaten hayatım yeterince karışmıştı. Daha fazla heyecana gerek yoktu.

Yıllardır yaşadığım ve tüm acılarımla mutluluklarımı gömdüğüm eve yeniden dönüş yapmıştım. Ama gitmek için. Gözlerimle evi taradım. Bu sabah buradan kursa gitmek için çıkmıştım. Kursa gitmiş, not tutmuş ve sadece yağmurun dinmesini beklemek için bir kafede vakit geçirmiştim. Sonra o sokakta onu bulmuştum. Rüzgar'ı... Ve bir gün içinde hayatım neredeyse değişmişti. Kısa süre içerisinde geri dönecek olmamı göz önüne alırsak bir kaç parça kıyafet ve özel eşya gerekiyordu.

KesikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin