Şüpheler Ve Gerçekler

40 4 12
                                    

Çok çok kısa sürede yeni, upuzun ve heyecanlı bir bölümle geri döndüm. Umarım sizde kırmadan yorum yapmaktan ve oy vermekten geri kalmazsınız. Seviliyorsunuzzzzzzzz






İYİ OKUMALAR

Mutfak masasında önümde duran,ellerimin arasında tuttuğum soğuk bardağın içindeki çay benimdi. Her seferinde içine kaşık kaşık şeker katar fakat sadece bir yudum almakla yetinirdim. Çay sevmediğimdendi bu huyum ama yine de her kahvaltıda olduğu gibi önümdeydi. Neye ait olduklarını bilmediğim daha doğrusu hatırlamadığım kokularla mest olmuş ben, masanın bir ucunda gelecek şeyleri koca bir aç karınla bekliyordum. 

Az sonra büyük bir iştahla mideye indireceğim şeyleri hazırlayan annemi izliyordum. Dizlerine kadar uzanan sade bordo elbisesi vardı üzerinde. Benim aksime o evde de her zaman ne giydiğine dikkat eder bakımlı,hoş olmaktan mutlu olurdu. Bense burda pijamalarım ve yarı çözülmüş örgülerimle oturmuş yere değmeyen ayaklarımı sallıyordum.

Şimdi yaşanacakları düşündüm. Nefes nefese fırından gelen babam, benim gitmememe sitem ederek mutfağa girecek ardından fazla güneş ışığından rahatsız olup perdeleri kapatmak için camlara yönelecekti. Hayal ürünü değildi bu benim anımdı. Yaşadığım ve bir daha yaşayamayacağım bir anı. Koptum onlardan, ellerimin içinde çay bardağının soğukluğunu hissetmiyordum artık. Üzerimde pijamalarım yoktu ya da saçlarım örgülü değildi. Çocuk değildim. Bugünüm oturuyordu masada.

Kalkmak istedim ama engel olan bir şeyler vardı. Sanki sarmaşıklar ayaklarımı sarmış izin vermiyordu kalkmama. Annem ve babama baktım, onların garibine giden hiç bir şey yoktu. Sadece ben farkındaydım bir şeylerin, keşke olmasaydım. İçimden geçen buydu. Bende keşke onlar gibi anılarda yaşayabilseydim.

Ama bir yandan çok geç olduğunu hissediyordum. Uyanmam lazımdı.
Ve uyandım.

Derin  bir kaç nefesle artık rüyada olmadığımı kavradım. Rahatlamak isteyerek gözlerimi kapasam da görüntüler,anılar tek tek zihnime düştüğünden geri açtım göz kapaklarımı. Gözlerimin kenarlarındaki hafif ıslaklığı hissedene kadar tavana baktım. Ağlamaktan ziyade gözlerim yaşarmıştı. Belki daha uzun sürseydi rüyam ağlayarak uyanabilirdim de.

Hemen sağımda yatan Rüzgar'ı uyandırmamaya dikkat ederek yataktan ayaklarımı dışarı çıkardım ve hemen sehpada duran suya yöneldim. Boğazlarım susuzluktan yanıyordu resmen. Bu yangını söndürdüm ilk önce. Ardından ses çıkarmadan bardağı yerine koyup sıcacık yatağa geri döndüm. Uykum ister istemez çok uzaklara kaçmıştı ve ne yaparsam yapayım bir kez uyandım mı çok zordu geri uyuması benim için her zaman.Hava aydınlanmamıştı, karanlıktı ama yakındı güneşin doğuşu. Bende denemeden kabullenerek Rüzgar'ı izlemek istedim.

Bir kaç dakika onun düzenli nefes alış verişlerini dinlemek beni de sakinleştirmişti. Göğsünün inip kalkışına odaklandım biraz sonra saçlarının dağınıklığına birazda kaşlarının çatıklığına.

O da benim gibi kötü bir rüya mı görüyordu? İçine düşmekten hep çekindiği korkuları ile yüzleşiyordu belki de. Ya da sadece uyumadan önce izlediğimiz gerilim filminin etkisi bilinç altını kolayca etkilemişti. Yine de ona kıyamıyordum

Ben onu uyandırıp uyandırmamak arasında git gel yaparken duyduğum ses ile kaskatı kesildim. Birisi gayet rahat bir şekilde eve giriyordu. Anahtar sesini ve kapanan kapının sesini duydum. Kendimi yatıştırıcı şeyler düşünerek rahatlatmaya çalışarak yattığım yerden doğruldum. 
Artık Rüzgar'ı uyandırma konusunda emindim. Tekrardan duyduğum ayak sesleri daha da ürkütmüştü.

KesikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin