jeongguk:
mhmmm
öpücük karşılığında!
öpücük sözü???taehyung:
öpücük sözüÖpücük karşılığında.
Jeongguk'un beyninde adeta dönüp duran bu iki kelime onu ve midesindeki kelebekleri rahat bırakmaktan oldukça uzaktaydı. Bu sefer gerçekten olacak mı, diye düşünmeden edemiyor; kendini sürekli dudaklarını diliyle ıslatırken buluyordu. Sanki kalbi birazdan kanatlanıp midesindeki kelebekler ile birlikte uçacak gibiydi.
Hızlı ama minik adımlarıyla mekana, Taehyung'un çalıştığı yere gidiyordu. Onunla arkada buluşacaktı. Bunun için ilk dersini ekmişti. Eh, ekecekti de. Son birkaç gündür hyungunu sadece birkaç saat görmek ile yetinmiş ve çoktan kendine yeterince işkence çektirmişti. Pekala kayıp küpesi mi? O sadece bir bahaneden ibaretti. En azından Jeongguk için öyledi. O sadece Taehyung'unu görmek istiyordu ve hayatında ilk kez taktığı küpeyi de olabildiğince abartmıştı.
Görüş açışına giren soluk renkteki küçük yer ise nefes alış verişlerini şimdi daha çok arttırmış ve parmak uçlarını uyuşturmaya başlamıştı. Aptal aşıklar gibiydi. Son birkaç gündür onu tanımlayabileceğiniz en doğru kelimeler tam olarak da buydu. Aptal aşık.
Hyungu ile ilgili gördüğü rüyalar o kadar çok artmıştı ki Jeongguk için uyumak evrenin en güzel aktivitesi haline gelivermişti. Onu görmek için uyuyor, bunun sonucu da onu düşünerek uyanıyordu. Çoğunlukla soyut çizimler ile dolu olan çizim defteri sayfalar ilerledikçe yerini Taehyung'un elleri, dudakları ve hatta o belki de tapabileceği kadar güzel olan yüzüne bırakmıştı. Hiçbir detayı atlamadan çiziyor, yüzündeki herbir benini dahi tam olarak bulunduğu yere ekliyordu. Oh, eklediği bir de öpücüğü vardı. Tüm bunlar ile gerçekten, aptal bir aşıktı.
Yaptığı çizimlere minik öpücükler konduran aptal bir aşık.
Derin bir nefes alıp kapıyı aralayacağı sırada ise aklına gelen şeyle aniden adımlarını durdurdu. Eli önce çantasına, orada bulamayınca da cebine gitmişti. Dudak nemlendiricisini titreyen elleri ile yerinden çıkardı. Bunu gerçekten yapıyordu. Gerçekten, Taehyung'un yanına gitmeden dudaklarını nemlendiriyor kendini sonunda alacağını düşündüğü ya da umduğu öpücüğü için hazırlıyordu.
Dudaklarını son bir kez gergince emip içeri girdiğinde, daha fazla vakit kaybetmek istemeden adımları arkaya doğru yönlendirdi. Görüş açısına giren bedenin arkası dönüktü. Gri saçları, üzerindeki mavi kot pantolonun içine sıkıştırdığı beyaz gömleği ile nefes kesici duruyordu. Başı önüne eğikti ve elindeki uzun küpeyle oynamak ile meşguldü. Jeongguk, yutkunmadan edemedi. Ardından da geldiğini belli etmek istercesine ince çıkan sesi ile "hyungie" diye mırıldanmıştı.
Taehyung'un duyduğu ses ile yüzünde oluşan gülümsemesi ise görülmeye değerdi. Arkası dönüktü ve Jeongguk'un bu andan mahrum kalmış olmasıysa çok üzücüydü.
"Gelmişsin" dedi, Taehyung. Yanaklarının neden birden pembeleştiğini anlayamadığı çocuğun yüzüne bakarken. Onun hyunguna yaptığı gibi o da çocuğu süzüyordu. Üzerindeki toz pembe t-shirt ve beyaz dar pantolunu ile bir başkası sevimli olduğunu düşünebilirdi ama Taehyung'a göre fazla etkileyici duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love cherry motion
Fanfictioni have fallen love cherry motion into a purple midsummer night's dream