ଘ(੭ˊᵕˋ)੭* ੈ✩‧₊˚

5.8K 669 346
                                    

6 Mayıs 2018

from Taehyung,

Bir yanağını masaya yaslamış yaptığı çizime odaklanmaya çalışıyordu. Çalışıyordu diyorum çünkü gelen uykusu ona zorluk çıkarıyor gibiydi. Tatlı uykusuna yenik düşmemek için parmakları ile gözlerini kaşıdığında ise ne kadar sevimli olduğunu belki sadece o gece yüzüncü kez düşündüm. Karşımdaki masalardan birinde oturduğu için pembe saçları bana kiraz görüntüsünü anımsatıyordu. Sahi saçları gerçekten yumuşacık gözüküyordu. Bu ilk kez onların bu denli parmaklarımın arasında dolanmalarını istiyor oluşumdu. Saç telleri de ince gibi duruyordu. Her bir teline ayrı ayrı öpücük kondurmak istediğim için kim beni suçlayabilirdi ki şimdi? Ben buradaki iş haricinde yeterince boş zamanı olan bir adamdım. Dakikalarımı, saatlerimi ve hatta günlerimi saçlarının her bir telinin hak ettiği öpücüğü alıp almadığından emin olana kadar ona adayabilirdim.

Yüzü önüne gelen saçları ve aramızdaki mesafe yüzünden çok fazla belli olmuyordu, ben de parmaklarının kalemi nasıl nazikçe tuttuğuna odaklandım. Oraya gitmek istedim. Elinden saatlerdir düşürmediği kalemini yavaşça alıp büyük ihtimalle artık sızlayan her bir parmağına yumuşacık öpücükler vermek. Elleri benimkilerin aksine her zaman çok sıcaktı. "Serçe parmak sözü" diyerek yanıma koşup ellerini bana uzattığında hissederdim bunu en çok. Belki ellerimin onun elleri arasında ısınmasını istiyor olmam ya da parmaklarının parmaklarıma nasıl da güzel uyduğunu düşünmem fazla klişedir ve biz de ödüllü romantik bir filme ait değilizdir yine de bunlar engel olabilir miydi ki o tam karşımdayken benim tüm bunların hayalini kurmama.

Onu izlemeyi belki dakikalar sonra bırakıp bar sandalyesinde ne kadar sarhoş olduğunu gözlerinden okuyabileceğiniz adama içkisini hazırlamak için döndüğümde belki bir ya da iki dakika geçmişti, sadece bu kadardı. Gözlerimi artık ezberlediğim yere tekrar çevirdiğimde ise kolu masadan dışarı sarkıyordu, kalemi de yere düşmüştü. Ne kadar üzülürdü, biliyordum. Üzülürdü işte. Biri üzerine basabilirdi ve bu onu üzerdi. Bense kalemini yerden alıp kalemliğine geri koyacaktım bu kadardı. O halde neden ona giderken attığım her adım sanki tam da kalbime geliyor gibiydi. Derdinin ne olduğunu sormak istedim. Kalbime derdinin ne olduğunu kesinlikle soracaktım.

Yüzü görüş açıma tamamen girdiğinde ise sadece "Tanrım..." diyebildim. Pembe saçlarının masaya gelişigüzel dağılışı, aralık kalmış saçları kadar pembe dudakları ve o tanrının özenle dizdiğini düşündüğüm kirpikleri ile buradaki en güzel şeydi o. Buradaki değil, evrendeki. Evrendeki en güzel şeydi.

Kalemi almak için yere eğildiğimde bile çekememiştim gözlerimi üzerinden. Parmak uçlarım karıncalanıyordu. Ona sadece bakmak bile parmak uçlarımı karıncalaştırmaya yetiyordu. Bu kadar mı acınası haldeydim?

Kalemliğinin fermuarını açarken elim eline değmişti. Size tıbbı açıdan mümkün olmadığını söyleyenler olacaktır elbette ya da imkansız olduğunu, uydurduğunuzu ve aptal olduğunuzu ama "onlar" durmuştu. Gerçekten durmuştu. Az önce, biraz sakinleşmeleri için dua ettiğim kalp atışlarım onun hissettiğim pürüzsüz teni ile aklımı biraz daha başımdan almak istercesine durmuştu. Ellerinin bu sefer soğuk olduğunu algılamam bile saniyelerimi almıştı.

Sonrasında üzerimdeki deri ceketi omuzlarına örtmek için ikinci kez düşünmedim bile.

🍒

Jeongguk, üzerine giydiği uzun kollu bol kazağının içinde kaybolurken bir yandan da ellerini göğsünde kavuşturmuş önüne eğdiği kafasını bir an olsun kaldırmadan hızlıca ezbere bildiği yolları arkasında bırakıyordu. Belki bu sokağa son adım atmasının üzerinden çok fazla süre geçmişti ama "randevulaştıkları" pizzacıyı eliyle koymuş gibi bulmasına da engel olamamıştı tüm bu zaman.

love cherry motionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin