4k okunma olmus ve bu beni o kadar mutlu etti ki belki de cidden duz yazi YAZMAYi denemeliyim diye dusundum!!!! ne kadar olmus bilmiyorum ama umarim cok seversiniz <333 ilyallll
🍒🍒🍒🍒🍒🍒🍒Taehyung, kendisine sorar gözler ile bakan çocuktan gözlerini kaçırdı çünkü kendisinin bu konuşma için hazır olmadığını bildiği kadar çocuğun da hazır olmadığından emindi ama daha fazla böyle devam edemeyeceğini düşündü, bir yalan ile yaşamak gibiydi tüm bunlar. Onun çok fazla uğraşarak yüzüne yerleştirmeyi başardığı sevimli tavşan gülümsemesinin başkası tarafından kırılmasının sadece birkaç saniye alması ona çok fazla zor gelmeye başlamıştı çünkü.
Bu yüzden buradalardı, anlaştıkları gibi Jeongguk'u şehir dışından çokta fazla uzak olmayan sirke götürmüş ve onun için panayırdan küçük bir tavşan oyuncağı bile kazanmıştı. İşte onu mutlu etmek bu kadar kolay diye düşündü çünkü bu kadar kolaydı da, ellerini çırpışını ve yüzündeki aynı o oyuncağı anımsatan gülümsemesini aklından atamıyordu bile, aynı kareler dönüp duruyordu. Jeongguk ve gülümsemesi.
Cümleye başlamak ve kelimeleri toparlamak zaman geçtikçe daha çok zorlaşıyor gibiydi şimdi çünkü karşısındaki çocuk kucağında sıkıca tuttuğu oyuncak tavşanı ile ona meraklı gözler bakıyordu, elbette bakacaktı çünkü Taehyung ona "Jeongguk, seninle bir şey konuşacağım" demişti, hem de ikisi de mutlu olduklarını düşündüğü bir şekilde pamuk şekerlerini yerken. Bu da elbette onun gerilmesine sebep olmuştu üstelik kim gerilmezdi ki? Yanlış bir şey yaptığını düşünüyordu ve hyungunun da artık onu aptal olarak göreceğini.
Taehyung, derin bir nefes aldı. Düşüncelerinden kurtulmak ve belki de işini çok daha kolaylaştıracağını düşündüğü için gözlerini Jeongguk hariç diğer her yerde gezdirmeye başladı. Zaman kazandığını düşünüyordu ki öyle de oluyordu, belki Jeongguk ona "Hyung, ne oldu?" demeseydi böyle birkaç dakika daha zaman öldürürdü. En azından öyle umdu.
Söyleyemeyeceğim, diye düşündü Taehyung çünkü ona da soracaktı. Neden ondan sakladığını hatta nasıl ondan saklayabildiğini ve belki de daha kötüsünü düşünecekti; Jonbin ve onun arkasından güzelce gülüp gülmediklerini. Aklından aynı anda çok fazla senaryo geçiyordu ve hepsinin sonunda Jeongguk'un ağlıyor oluşu onu bitiriyordu, içten içe bitiyor gibi hissediyordu.
Sanki zaman geçmiyordu, zaman durmuştu ve ilerlemek için onun konuşmasını bekliyordu. Konuşamadı çünkü Jeongguk ondan önce davrandı. Biliyordu, en azından bir şeyler olduğunu, belki ne olduğunu değil ama biliyordu, Taehyung ona belki de onu üzecek bir şeyler söylemek üzereydi yoksa neden dakikalardır parmakları ile oynayıp ona bir kere bile bakmamış olsundu ki?
Jeongguk, hyungunun hızlıca inip kalkan göğsüne ve sıklanan nefes alışlarını sessizce izledi ama "Bugün değil, bugün hiçbir şey beni üzemeyecek" diye düşündü. Buna izin vermeyecekti, onu üzecek şey her ne ise bugün de bekleyebilirdi. Hem kim bilir ne zamandır bekliyordu.
İşte tam olarak o anda gözleri sadece birkaç saniyeliğine Taehyung'un dudaklarına kaymıştı. Tekrardan düşündü; bugün olmayacaktı, bugün üzülmeyecekti, bugün o gün değildi ve olamazdı. Bugün güzel başlamıştı çünkü ve hatta ilerlemiş ve güzel bitmek zorundaydı.
En çok üzülmekten korkuyordu ve kırılmaktan ve belki biraz da hepsinin sonunda yalnız kalmaktan. Tüm bunlar onun minik kalbinde büyüyüp taşıyamayacağı boyuta geldiğinde ise hyungunun boynuna sıkıca sarılmak için ikinci kez düşünmedi bile. Çünkü onu üzecek şey her ne ise bugün olmayacaktı. Bugün sadece mutlu ve değerli hissedecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love cherry motion
Fanfictioni have fallen love cherry motion into a purple midsummer night's dream