1 gün sonra
Jungkook
Gözlerimi sabah açtığımda hemen Lisa'nın odasına koştum. Kapıyı açtım ama onu orda göremeyince aklıma dünkü olay geldi. Yüzüm asıldı ve kapıyı kapatıp mutfağa indim.
Kahvaltı yaptım ve hava almak için üzerimi giyip dışarı çıktım.
Yakınlarda bir sahil vardı ve ben de oraya gittim. Sahilde bir kayanın üzerine oturup düşünmeye başladım.
"Lisa bu zamana kadar bana sahte sevgi beslemiş olamaz değil mi? Acaba ben mi fazladan herşeyi abarttım? Ama Chan yeol ile onu öpüşürken görünce kafayı yemiştim. Güvenim parçalanmıştı.
Anlamıyorum neden onun gitmesine izin verdim. Gurur için mi yaptım? Hayır, sırf ona sinirliyim diye yaptım bunu. Onu dinlemedim belki bana söyleyeceği şeyde haklıdır ya da bana sahte sevgi beslemiştir bu zamana kadar."diye düşündüm."Jungkook"
"İrene?"
"Birşey konuşabilir miyiz?"
"..."Jennie
Sabah uyandım ve Suga'yı uyandırmaya çalıştım
"Suga!"
"..."
"Suga bitanem"
"..."
"Aşkım"
"..."
"Öküzüm"
"..."
"Odunum!"
"..."
"Öküz!"
"..."
"Kalk lan!"
"..."
"Uyan lan!"
"..."
"Koala!!!!!!!"
"..."
"Kalkk!!!!!!"
"..."
"Aman kalkma be!!!!"
"Öpersen uyanırım"
"Huh? Ya... Suga sabah sabah."
"Ne yani sabah sabah kocanı öpemez misin?"
"Suga bak hâlâ gözü kapalı. Kalk dedim."
"Nasıl kalkacağımı sana söyledim"
"Suga!"
"Aşkım!"
"İyi beh! (Suga'nın dudağına öpücük kondurur) Oldumu?"
"Ama çok kısaydı."
"Sabah sabah sapıklaşma lan!"Kalktım Min-Ji 'nin beşiğine gittim.
Suga arkadan bağırıyordu "Jennie!"diye.
Ben ise onu duymamış gibi yaptım ve Min-Ji'ye baktım.
"Min-Ji bitanem. (Kucağına alır.) Uyanmış mı benim kızım."
"Uyanmış. Ama babası bu sabah çok mutsuz."
"Suga -_-"
"(Min-Ji'yi kendi kucağını alır) Kızım artık annen beni sevmiyo"
"Suga abartma."
"(Dil çıkarır) Min-Ji sen büyüyüp evlenince kocanı... agh!"Min-Ji Suga'nın yüzüne kusmuştu.
XD işte benim kızım o da karşı bu fikre.
"Suga ahahaha! Min-Ji bile karşı bu fikre XD"
"Min-Ji aşkım bari dinleseydin sonra kusardın"Min-Ji'yi bana verdi ve tuvalete gitti. Ben ise hâlâ gülüyordum.
Min-Ji'nin ağzını silerken sanki o beni alıyormuş gibi konuşmaya başladım.
"Bana bak kızım baban şuan sana ne derse tersini yap. Çünkü o bu sabah biraz sapıklaştı. Ama kusmak güzel fikirdi. Haha... (Min-Ji'yi yanağından öper)
Ben şimdi sana mamanı hazırlayacağım."Mutfağa girdim Min-Ji'yi de Suga'ya verdim.
Rose
"JİMİN!!!! CHOI-KUN GELİYOR."
"Tamam. Şimdi gidelim"
"Odunum geliyor dedim"
"Aish! Heycandan bende..."
"Aşkım Choi-kun bir Japon biliyorsun değil mi?"
"Evet. Ama merak etme ona ülkesini felan gezdirmeyi unutmayız"
"Güzel."Zil çalınca kapıya koştuk. Kapıyı açtığımızda iki görevli geldi.
Adam görevli
"Merhaba siz Jimin bey ve Chan-young hanım olmalısınız"
İkimiz "Evet"
"Choi-kun'u getirdik. Ancak ilk başta sözleşme imzalamalısınız"
İkimizde sözleşmeyi imzaladık.
Kadın görevli bize Choi-kun'u verdi.
Görevlilere teşekkür ettikten sonra kapıyı kapattık.
"Ayy bu çok tatlı"
"Evet bitanem. Evimize tatlı bir melek geldi"
Jimin Choi-kun'u kendi kucağına aldı.
"Oğlum"
"Babası ^^"Jennie
Telefonum birden çaldı.
"Merhaba ben **** hastanesinin doktoruyum"
"Evet?"
"Gelmeniz gerekiyor. Babanız ölüm döşeğinde."
"Ne!? N-e diyorsunuz? Dün sapasağlamdı! Ne oldu?"
"Babanız kanserdi"
"T-tamam ben geliyorum!"1 saat sonra.
Hastahanedeydik. Jisoo,Tae,Jimin ve Rose gelmişti.
Lisa ve Jungkook telefonlara cevap vermediği için onların haberi yoktu.
Babamı ilk kez bu kadar güçsüz görüyorum.
Kabul ediyorum onu seviyorum ancak hâlâ ona kırgınım.
Ama onun ölmesi denince yine de içim titriyor.Rose choi-kun'a bakıyordu. Aslında onları çağırmayacaktım ama kendileri suga'dan öğrenip geldiler.
Birden hemşire dışarı çıktı.
"Jennie hanım burda mı?"
"B-benim"
"Babanız sizi görmek istiyor"Ben babamın odasına girdim. Bir koltuğa oturdum. O ise konuşmaya başladı.
"Bana bak Jennie sen gördüğüm en güçlü kızsın. Biliyorum ben berbat bir babayım. Bana kızmakta,bağırmakta hatta nefret etmekte bile sonuna kadar haklısın.
Jennie benim için torunuma iyi bak. Hiçkimsenin seni üzmesine izin verme. Yine yap yapacağını kurallara uymana gerek yoktur. Ki zaten sen bunu biliyorsun.
Jennie ben sana babalık yapamadım. Sen baba şefkati olmadan büyüdün.
Jennie ben üzgünüm. Lütfen ağlama benim için deymez."Ben ilk kez babam için ağlıyordum.
Birden tiz bir ses duydum.
Ekg'de düz çubuk çekiliyordu.
"BABA!!!!!!"Suga
Birden içeriden bir bağırış geldi.
Tae koşup doktoru çıkardı.
Ben ise zorla Jennie'yi ordan çıkardım. Birden heryeri yıkıp dökmeye başladı.
"Jennie yapma!"
"Suga! Bırak!"Jennie'yi durdurup kucakladım.
Jennie'ye biraz sonra durmuştu ancak öyle çok ağlıyordu ki kalbim acıyordu.Bir süre sonra onu Jisoo çağırdı.
Zaten Jisoo onun annesi gibi olduğu için onunla uzunca konuştular.
"Bitanem sakin ol..."dedi ve Jennie'yi kucakladı. (Jensoo zbsbbs)Doktor çıktı ve dediki.
"Hastayı hayata geri döndürmeyi başardık ancak onu yoğun bakıma alıcaz."
"O iyi olacak mı?"dedi Jennie
"Bilmiyorum."dedi doktor ve gitti.4 saat sonra....
Choi-kun Jimin'in kucağında uyuyordu. Aynı şekilde Min-Ji'de benim kucağımda uyuyordu.
Jennie dokunursan ağlayacak hale gelmişti.
"Tae az önce sen Jungkook ile konuştun ne dedi sana?"
"Lisa ile kavga etmişler. Lisa evi terk etmiş. Ve şimdi evde yalnızmış. Ama sanki bir kız sesi duyuluyordu"
"Ne!? Lisa evi mi terk etmiş?"dedi Rose.
Jennie birden ayaklandı ilk başta biraz sendeledi ve sonra konuştu "Bir dakika... bir kız sesimi dedin sen?! Tae ne oluyor birşey biliyorsan söyle!"
"Bilmiyorum yemin ederim ki bir bilgim yok"
"Ama bu kız nereye gitti? Jungkook'un yanında ki kız kim!? Neden kavga ettiler!? Off! Ne oluyor yaa..."
Jennie birden çantasını aldı ve ilerlemeye başladı.
"Jennie nereye?"
"Ben bir Jungkook beyi görücem!"
"Hayır bak çok yorgunsun!"
"Suga! Gidicem. Tae,Jisoo sizde gelin."Hepsi beraber gittiler. Ben de Min-Ji'yi kucaklayıp "umarım birşey yoktur" diye dua ettim.
Jungkook
İrene benimle konuşup beni teselli ediyordu. Aslında onu eve almayacaktım ancak kendisi zorla geldi peşimden.
"Jungkook anlıyorum çok yoruldun ama biliyor musun bence bu iyi oldu."
"Neden?"
"O kızın ne biçim bir b*k olduğunu gördün işte."dedi bir süre sustu. Ve sonra şöyle dedi;
"Lisa'yı affedicek misin?"
" Lisa'yı affedip affetmememden sanane..."
"Çünkü sen bu defteri kapattın kookie... benimkini açsak diyiyorum."
Sonra elimden tuttu.
"Benim vaktim gelmedi mi sence?..."
"..."Birden birisi yakama yapışıp beni kaldırdı.
"J-jennie!"
"Hayvan! Lan sen Lisa gitti İrene'ye mi yavşıyorsun!"
"B-ben öyle bir şey yapmıyorum!"
"O zaman biz yanlış gördük öyle değil mi!? Sen onun elinden tutmuyordun! YA SEN NE KADAR KARAKTERSİZ BİR İNSANSIN YA! SENİN KADAR REZİL BİRİSİNİ GÖRMEDİM! YA SEN NASIL BİR İNSANSIN?!"dedi ve bana tokat attı.
"Hop! Sevgilime nasıl tokat atarsın!?"
"Bak şöyle tokat atarım İrene"
Bir kere daha attı.
"Sen ve sevgilin! Çekilin hayatımızdan! Lan Lisa'ya hiç mi gitme demedin sen!? Ona hiç dur demedin mi!?"dedi ve beni bırakıp gitti.
Tae giderken bana öyle bir bakış attıki içimde büyük bir parçalanma oluştu.Rose
"Bu kız nerde!?"diye dönüyordum.
Sonra telefonum çaldı. Jennie bana bütün olanları anlatmıştı. Ben ise onu şaşkınlıkla dinliyordum.
Bana bunları söylerken polisi aramamı söyledi.
Ben de hemen polisi aradım.
Tanrım lütfen Lisa'yı bulsunlar!1 yıl sonra....
