Jisoo
Salona gerginlik ve sessizlik hakimdi. Konuşmayı seven kocam bile ağzını açmıyordu şu an. Kapıda tam yarım saat sarılma-ağlama seansından sonra salonda oturuyorduk.
Rose öksürerek dikkati üzerine çekti.
" ıhm şimdi.. çok garip ne oldu size? Bunca zamandır beraber miydiniz? Lalisa, sen iyi misin?"
Elleri titreyerek cümlelerini bitirdiğinde Jimin elinden tutup onu göğsüne çekti. Bu hallerine minik bir tebessüm edip Konusan Jungkook a döndüm.
"Uhm aslında Lisayı bu gün buldum. Ormanda Chanyeoldan kaçıyordu. "
Lisa kafasıyla onaylayıp tekrar yere bakmaya başladı.
"Jeon JungKook. Sen neredeydin bunca zaman?"
Konuşurken hafif sesini yükseltmişti Jimin. Haklıydı. Haklıydık.
Elini ensesine atıp bıkkınca konuştu.
"Ailemle ilgili problemlerimi düzeltmeye çalışıyordum hyung"
Yoongi tüm soğuk kanlılığı ile sordu,
"Elindeki ne?"
Jungkook telaşla ellerini birleştirip parmağındaki alyansı gizlemeye çalıştı. "H-hiç hyung"
"Sana. Onun. Ne. Olduğunu. Sordum."
Pekala Yoongi yi ilk defa bu kadar sinirli görüyordum. Resmen burnundan duman çıkıyordu.
"Nişan yüzüğü Oppa"
Geldiğinden beri ilk defa adam akıllı konuşan Lisaya baktık.
Jungkook telaşla Lisaya bakıyordu. Ellerinin hafifçe titrediğini görebiliyordum.
"S-sandığınız gibi değil. G-gerçekten. Z-zorla"
Yanımda iki saattir sessiz sakin oturan kocam derin bir nefes alıp yerinde dikleşti.
"Sakin ol ve şu lanet şeyi düzgün anlat."
Kook ile bi kac saniye bakıştıktan sonra derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.
"Ailem eğer Irene ile evlenmezsem bir daha yüzüme bakmıyacaklarını söyledi. Lisamı bulmamı engelleyeceklerinide. Size gelemezdim çünkü bana sinirli olduğunuzu düşünmüştüm . Ç-ok özür ddilerim"
Hıçkırarak ağlıyordu.
Taehyung a baktığımda gözlerinin dolduğunu gördüm.
Yoongi dudaklarını birbirine bastırmış Jennie ye sarılıyordu.
Jimin ise ağlıyordu. Jungkook onun için çok değerliydi ve onu anlayabiliyordum.
(Yazarınız jikook a tapar fjpakdmw )
Jungkook ile göz göze geldiklerinde zaten daha fazla dayanamıyacağını anlayıp sarıldı uzun zamandır görmediği dostuna.
Yanımda kopan hıçkırık ile Şaşkınca Taeme baktım. Elleriyle yüzünü kapatmış ağlıyordu oda. Ellerini yüzünden çekip göz yaşlarını sildim. Önce yanaklarına sonra gözlerine birer öpücük kondurup sarıldım .
Rosé ve Lisa da sarılmışlardı. Rose ağlıyordu fakat Lisa sakindi. Onu bu konuda anlamam imkansızdı.
Içeri giren choikun ve minji ile duygusal ortam biraz dağılmıştı. El ele gelmişlerdi ve Minjinin elinde Rosénin zamanında özene bözene bahçesine ektiği güllerden vardı. Choi kun ise sırıtıyordu.