Günler büyük bir hızla ilerlemiş ve okulların açılma zamanı da gelip çatmıştı. Günlerden Pazar akşamıydı. Tüm evlerde acısıyla, tatlısıyla -çoğunlukla acı- bir telaş vardı. Tüm öğrenciler ertesi gün açılacak okul için hazırlanıyordu. Bütün yazı verimli kullananlar, boş boş oturanlar, çalışanlar, tatil yapanlar ve tabii ki de nadir kumaş olan ders çalışan öğrenciler.
Kristal sitesinde ki A blokta, altıncı katta ki 17 numaralı dairede hiçbir telaş yok. Bilakis sessizlik hâkim. Uzay son zamanlarda ailesinde sevinçten çok telaş uyandırmaya başlamıştı. Hayatı boyunca doğru dürüst kitap okumayan Uzay, son iki haftadır elinden düşürmediği kitabını bitirmeye çalışıyor.
Aileler ne tuhaf! Çocuklarını ders çalışmadıkları için, kitap okumadıkları için suçlayıp duruyorlar veya azarlıyorlar. Ama çocukları birden okuyunca veya çok fazla okuyunca -ailelerine göre tabii ki- hasta oluyorlar, bir sorun oluyor bir sıkıntı çıkıyor.
Bu düşünceler içerisinde Uzay'ın kapısında dikilen Aylin Hanımı da alarak oturma odasına götürdü Celal Bey. Aylin Hanım istemese de kocasının onu sürüklemesine izin verdi. Koltuğa oturur oturmaz;
"Celal kalk şu çocuğu bir psikoloğa götürelim" deyiverdi.
Celal Bey ise önce tuhaf bir şekilde karısını süzdükten sonra gülerek;
"Hanım çocuğun bir şeyi yok sadece okuyor. Bizde bunu istiyorduk değil mi?"
"Evet ama birdenbire bu şekilde, yani ne bileyim sanki bir sorun varmış gibi."
"Hiçbir şey olmaz sen karışma ona, gör bak ona çok iyi gelecek bu kitap okuma."
"Peki sen öyle diyorsan..."
Aylin hanım kabullenmişti ama aklının bir yanı halen odasında kitap okuyan Uzay'da kalmıştı.
*
Uzay gayet memnun bir şekilde kitabının son birkaç sayfasını okuyordu. Bu durum çok fazla hoşuna gitmişti. O daha önceleri sanal ortam dışında eğlenebileceğine dahi inanmıyordu. Ama kitap okumak ona o kadar güzel gelmişti ki artık sadece oturup kitap okumak istiyordu.
Kitabın son sözlerini de okuyarak yanında ki masanın üstüne bıraktı. Saat gece yarısına doğru ilerliyordu. Okul için hazırlanmak adına ayağa kalkacaktı ki hem üniformalarının hem de çantasının hazır bir şekilde çalışma masasının orada olduğunu fark etti. Muhtemelen annesi hazırlamıştı.
Daha fazla oyalanmadan gece lambasını söndürdü ve yatağına girdi.
Yavaş yavaş göz kapakları ağırlaşıyordu ki birden kafasına bir şey dank etti. Okuduğu bu kitap oldukça güzeldi. Evet ama okulda bir türlü dinlemediği öğretmenlerinin anlattığı o şeylerde kitaplardan alıntıydı. Bu bilgilerde okuduğu kitap kadar güzel miydi gerçekten.İçinden "deneyip göreceğiz" diye geçirdi ve kendini yavaş yavaş uykunun kollarına bıraktı.
*
Sabah saat 7.38 civarı annesi Uzay'ı kaldırmıştı. Saat'in bu kadar erken olması sebebiyle ve akşamda geç yatmasının etkisiyle Uzay uyku modunda hazırlanmaya başladı. Üstünü giyindi cep harçlığını aldı ve çantasını da alarak evden çıktı.
Site girişine ilerleyen Uzay her zaman tam saatinde gelen servis şoförü Aslı Hanım'ın gelmesini bekledi. İlk duyduğunda Uzay'a garip gelmişti bu isim. Hatta kadından servis şoförü olur mu diyerek ön yargıyla da yaklaşmıştı. Ama diğer servis şoförlerinden daha dikkatli, daha dakik ve işine bağlı biri olduğunu görünce sözünü geri almıştı.