{ SON }

48 7 1
                                    

Geniş bir avlusu ve bahçesi bulunan akıl hastanesinin her tarafı insanları korkutacak derecede dizayn edilmiş gibiydi.

  Hastanenin avlusu kafayı sıyırmış deli hastalarla doluydu. 5. Katında ki bir odada, bir doktor çocuk bir hastanın etrafında dört dönerken stajyerine bir şeyler anlatıyordu.

“Gerçekten yazık. Bu gördüğün hastanın adı Uzay. 17 yaşına geçtiğimiz pazar günü girdi. Bu çocuk zamanında bir cinayet işledi, yaklaşık olarak 6-7 ay önce filan. Sınıfındaki kız arkadaşını bıçaklayarak öldürdü. Daha sonra yakalanınca annesi şoka girip felç geçirdi. Yatağa bağımlı bir halde şu an zavallı kadın. Babası ise mahkeme günü çıkan kararı duyunca kalp krizi geçirip oracıkta ölüvermiş. Bu garibanda böyle işte, ben ünlüyüm ben ünlüyüm diye etrafta gezinir durur.”

“Gerçekten çok ilginç efendim, peki teşhisiniz nedir?”

“Sana bir şey soracağım stajyer, bu mesleği neden seçtin?”

“Çünkü akıllı insanlarla aram pek iyi değildir efendim, bende şansımı delilerde denemeye karar verdim.”

“Hah işte sana şans, bu hastaya doğru teşhisi koyarsan stajyerlikten terfi edersin. Ama teşhisi koyamazsan çaycılığa terfi edersin. Sana bol şans, hahhahahha!”

Doktor çıktıktan sonra stajyer arkasından bakakaldı.

“Buda burada kala kala delirmiş.” Diye düşündü. Haksızda sayılmazdı.

Uzay’ın etrafında bir tur attıktan sonra önünde durarak kulağına eğildi ve sordu;

“Senin sorunun ne evlat?”

Uzay ise cevap olarak son 6-7 aydır en mantıklı cümlesini kurdu;

“Benim hayallerim vardı. Şimdi ise hiçbir şeyim kalmadı.”



>SON<

UZAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin