{ Kurtuluş Yok! }

48 12 0
                                    

Elindeki bıçağı gördüğü ilk çöp konteynırına atmıştı. Olanca gücüyle koşuyordu Uzay. Hemen eve yetişmek istiyordu.

Ara sokaklar sanki onu yuhalıyordu. Peşinden gelen gölgesi bir polis misali onun ensesinde gibiydi. Sokakta gördüğü her arabayı polis arabası sanıyor ödü patlıyordu.

Köşe başını döndükten sonra geriye sadece birkaç sokak kalmıştı. Önüne çıkan bir kedi yüzünden sırtüstü yere düştü. Korkarak birkaç adım geriledikten sonra kaçan kedinin arkasından bakakaldı.

Sonra aklına Rüzgâr geldi. Zeynep’in annesinin kedisi. Ve sonra Zeynep…
Tekrar ayağa kalktı ve koşmaya başladı. Kristal sitesinin önüne geldiğinde güvenlik tuhaf gözlerle ona baktı. Hızla asansöre binip altıncı kata çıktı.

Anahtarıyla eve girdikten sonra

annesi içeriden bağırdı.

“Oğlum nerelerdeydin?”

Uzay onu duymamıştı bile, kendini direk banyoya attı ve soğuk suyun altına girdi. Ne yapmıştı böyle? Herkes onu tanıyınca ne olacaktı sanki. Hâlbuki Zeynep ona ne kadarda sıcak davranmıştı. Onu evine almıştı, kimse onu sevmiyorken belki de o Uzay’ı gerçekten sevmişti. Bunu yapmamalıydı, Zeynep’e yapmamalıydı.

Ama o Uzay’ı ele verecekti. Belki de onun yüzünden Hasan Uzay’ı öldürecekti. “Hayır” diye düşündü, Zeynep bunu hak etmişti.

Öksürünceye kadar soğuk suyun altında kalmıştı. Daha sonra suyu kapatarak ağlamaya başladı. Bunu yapmamalıydı, ne olursa ne için olursa ne sebeple olursa olsun bir insanın hayatını bu kadar basite almamalıydı.

Şimdi pişmanlık duyuyordu. Ama bu pişmanlığı onu kurtarmayacaktı. Kıyafetlerine baktı, göleğinin koluna biraz kan bulaşmıştı.

Gömleğini bir poşete koyduktan sonra üstünü giyinerek banyodan çıktı. Poşeti çöp kovasına attı ve odasına kapandı.

Saatlerce Zeynep’in ölüm anı aklından gitmemişti. Annesi yanına geldi ve onunla konuşmaya çalıştı. Ama başarılı olamadı. Yavaş yavaş ağırlaşan göz kapakları ona en ihtiyacı olan şeyi sunuyordu. Uykuyu!
Nede olsa İnsanların özgür oldukları iki yer vardı;

Birisi hayaller.

Diğeri ise rüyalar.

*

Ertesi sabah gazetelerin manşetlerinde, televizyonlarda, internet sitelerinde, Zeynep’in ölüm haberi yer alıyordu.

“Cani katil 16 yaşındaki lise öğrencisini öldürdü!”

“İstanbul tekrar genç bir kızın ölümüyle sarsıldı!”

“Genç kız en son arkadaş gurubundan bir erkek arkadaşıyla ayrılmıştı!”

“Polisler evde yüzlerce parmak izine rastladı!”

“Evde Zeynep’in kanı dışında bir başka kan daha bulundu!”

“Polis otopsi raporunu bekliyor!”

“Polis baş şüpheli olarak Zeynep’in pazartesi günü gezdiği arkadaşlarını sorguya çekecek!”

*

Uzay her şeyi bir kenara bırakmış uyuyordu. Annesine hasta olduğunu söylemiş ve okula gitmemişti. Onu tanıyan birisi bir gün içerisinde 10 kilo verdiğini söyleyebilirdi. Bir anda çökmüştü.

Kırılırcasına çalan kapının sesine uyanan Uzay korku içerisinde yatağından fırlamıştı.

Annesine “kapıyı açma” dese de annesi sesini duymamış ve kapıyı açmıştı.

UZAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin